Vatan sizi sevmiyorsa...
Çetin Altan son dönemde o kadar yoğun yazıyor ki, her yazısı "konsantre meyve suyu" gibi... Su koy, çoğalt, bir bardak "usare" den on bardak meyve suyu çıksın! Hepsi de ayrı lezzette... Tek bir tema etrafında "sözcük kalabalığı" yaparak "laf olsun torba dolsun" kabilinden "köşe" dolduran yazar(!) taifesine inat; bir köşeye on yazı sığdırıyor sanki. Sebepsiz acele ediyor. Oysa daha çok vakti olacak yazı yazmaya... Lakin... İyi ki de öyle yapıyor. Türk matbuatında yazıp çizenler ikiye ayrılıyor aslında... Çetin Altan ve ötekiler... Biz "ötekiler" taifesinde yer alanlar arasında; okuduğunu görmesini bilenlere ufuk açıyor durmadan. Onun için; "İyi ki de öyle yapıyor... İyi ki de yoğun yazıyor!"
*** Dün de; bir paragraf, sıkışmış duruyordu daldan dala gezinen yazının arasında... Siyasal yaşamında bir kez bile "espri" yaptığına tanık olmadığımız Bülent Ecevit'in, gerçekte "mizah yazarı" olduğunu anlatan ve bizi de hayli şaşırtan satırlardan söz etmiyoruz. 1950'lerin başından aktardığı anıya "dokunmak" istiyoruz. Ulus gazetesine yazdığı bir yazıdan sonra iki inzibat eri, "genç yazar"ı alıp Savunma Bakanlığı'na götürür. Müsteşarın karşısına çıkarılır. Müsteşar sorar (ya da sorgular): Sen vatanını seviyor musun? Çetin Altan'ın yanıtı düşündürür soranı da: Bizim uğraşımız, vatanın bizi sevmesi içindir!
*** Lakin "sevmek kolay, sevilmek zordur" işte, yazara göre de... Sevilmiyorsannafile... kadar sevin... Vuslat ne kelime! Hasrete mahkum geçer günler, seneler! Naz Hikmet sözgelimi; binlerce şiirini yazd"memleket" ini sevmenin... Neye yarardmemleket onu sevmedikten sonra... Tarifsiz acçektiyse gurbetin cenderesinde; onun vatansevdikadar vatanonu sevmemesinden asl
*** Bu ülkede binlerce kişi mahpus damlarboylad Hepsine de aynsoruldu hep: Vatansevmiyor musun yoksa? Vurulanlar koldu, vatanlaryeterince sevmedikleri san Mesele o da deyalnYüz binlerce kişi de karda kşta sürgünlere gönderildi "devlet hizmeti" nde... Devletlerini yeterince sevmedikleri sanHiçbiri de dönüp soramad"müsteşar"a sorulan soruyu: "Devlet bizi ne kadar seviyor ki" diye. Devlet ne kadar koruyup kolluyor ki! Hatta... Mesele o da deyalnVaroşlardan gelenler mesela; "şehirlerin huzur ve güvenli bozuyor diye çarm Hiçbiri de dönüp sormuyor "müsteşar" a sorulan soruyu işte: "Şehirler, bizim huzur ve güvenli ne kadar koruyor ki" diye...
*** Uzar gider işte bu hikaye... Herkesin karşbir "kara sevda hikayesi" vardbu topraklarda. Lakin... Herkesin de çoktan ögerekirdi ki; siz istedikadar sevin "o" sizi sevmiyorsa şayet, gideceyer, ya sürgün ya mahpushanedir, bu co Zeynep'in "belals"cehalet"i de buradan bellidir.
|