İtalya'da kazanır
* Beşiktaş neden kazanamadı? Rakibi kaybetmemeyi o kadar çok arzuladı ki, Beşiktaş'ın kazanma arzusunun önüne geçti. İki takım için de var olma savaşıydı. Açık bir savaştı. Öyle bir maç oldu ki, üç neticeye de bir Allah'ın kulu çıkıp da niye böyle oldu diyemezdi. Steaua maçından sonra Beşiktaş iki maçtan dört puan çıkarır demiştik. Bu kanaatimde bir değişiklik yok. Beşiktaş'ı bir üst tura taşıyacak puan son iki maçta dörttü. Bu şansı büyük ölçüde devam ediyor. Beşiktaş bu mücadeleyi, bu isteği, hırsı gösterirse Parma'yı yener. Çünkü bu grupta her şey açık beyan ortada. Parma bu grubun en zayıf takımı. Ama kazanma koşullarını Beşiktaş'ın mutlaka ortaya koyması gerekiyor. * Sahaya çıkan yabancısız 11'i nasıl buldunuz? Özellikle Pancu'nun yokluğu doğru mu? İç saha maçlarında Beşiktaş'ın önde oynayan yabancı adamları önemli silahlar. Bunu kimse yadsıyamaz. Pancu da, Ahmed Hassan da.. Gerçi Carew yok ama diğer ikisi Beşiktaş'ın gole en yakın adamları. Bu bir gerçek. Ben, Del Bosque'nin oyunun ilerleyen stratejisi içerisinde onları maçın kaderini değiştirecek oyuncular olarak sahaya süreceğini düşündüm. Ama Ahmed Hassan'ın girdiği dakika kurtaracağı dakika değil. Geç kalınmış bir hareket. İkisi için de geç kalındığını söyleyebiliriz. * Beşiktaş evsahibi.. Liege'in şutlarda özellikle 1-1'e kadar niye ezici üstünlüğü vardı? Beşiktaş'ın bu kadrosuyla araya oynanan dip topların en geçerli atak silahı olduğu gözlendi. Okan'ın araya yaptığı mükemmel atak gol oldu. Bundan kısa süre sonra İbrahim'in aynı şekilde kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyon da gol atağıydı. İbrahim biraz dikkatli olabilse 2-0 olurdu ki, maçın dönmesi mümkün olmazdı. Beşiktaş bu kadrosuyla kanat toplarına itibar etmemeliydi. Oyun göbekten şekillenecekti. Nitekim tehlikeleri hep oradan yarattı. İki takımın enterasan bir karşılaştırması var. Beşiktaş, Türkiye Ligi'ndeki durumu ne olursa olsun ismiyle ve kadrosuyla Beşiktaş'tır. Oysa 2002'den beri Belçika futbolu Avrupa'da yok. Şartlar ne olursa olsun Beşiktaş'ın kazanacağını düşünüyordum. Aslında keyifli bir futbol gecesiydi. Mücadele, hırs, iki takımın da kaybetmeme arzusu ön plandaydı. Beşiktaş çok kötüydü diyemeyiz. Ama maçı kolay kazanacak kadar da iyi değildi. Rakip ceza alanı civarına kadar iyi geldi. Mücadele ederek, kazanarak, topu kullanarak geldi. Bütün bunlar gol için yapılanlardır. Yine de golden uzak bir görüntü verdi. Çok fazla net pozisyon üretemedi. Liege'in de önemli gol atakları, şutları vardı. Ki Ramazan oyunun büyük bir bölümünde başarılıydı. Beşiktaş'taki en iyi maçlarından biriydi, bir-iki hatası dışında. * Pancu'ya yapılan hareket ceza alanı içinde değil mi? Penaltı olması gerekmiyor mu? Hakem oyunun o dönemlerinde futbolcuların hareketlerini çok inandırıcı bulmuyor. Esasında o pozisyonda faul yok. Pancu, rakibin duran ayağına çarptı. Yere basan ayak müdahaleci değildir. Rakibin ayağı yerdeyse o ayağın üzerine gidilir. Benim pozisyonu görüşüm bu. Ama eğer faulle değerlendiriyorsan ceza alanı içindeydi, karar penaltı olmalıydı. * Tribünler yine boştu. Ne zaman dolacak? Türkiye'de futbol seyretmeye giden seyirci çok az. İddialı takımının yanında olmak isteyen seyirci profili var. Lig bu sene böyle iddialardan uzak gözüküyor. İşimiz zor. Esasında bir şeyi vurgulamak lazım: Türkiye'de oynanan kötü futbol nedeniyle kararsız bir seyirci çoğunluğu vardı. Beşiktaş tribünündeki bir hadise vesile oldu. Bu son olay olmasa da seyirci sayısı azalacaktı. Onları stada çekecek futbol oynanmıyor. Aslında sorun burada. Tribün terörü kadar futbol kalitesi de önemli. Biri var, diğeri yok. Adam geliyor, futbol seyredemiyor, bir de istenmeyen durumlarla karşılaşıyor. Seyirciyi tribüne çekmeyecek bütün faktörler mevcut. Bunu elbirliğiyle düzelteceğiz. Tribünler de, futbol da eski günlerine dönecek.
|