| |
Demirel felsefesi
Dün Ankara'da "gençlerin düzenlediği" bir tören vardı... Konu: Süleyman Demirel'in Adalet Partisi Genel Başkanlığı'na seçilişinin 40. yıldönümü. Madem ki konu "bunca yıl ayakta kalabilmek..." Öyleyse biz de "tanığı olduğumuz" bazı olayları aktaralım. Seneler önceydi. Önemli bir yerden, önemli bir bilgi almış ve "27 52 31 numaralı telefonu" çevirmiştik: - Beyefendi, size kötü haber... Sürgüne gönderileceksiniz. Demirel, "Zincirbozan'a, sürgüne gideceği haberini" bizden almıştı. - Nereye sürecekler?.. Yurtdışına mı? - Hayır, Çanakkale taraflarına. - Oh, buna da şükür... Vatanımda kalacağım ya.
*** Sürgüne gideceği sabah, tan ağarırken, evindeydik. Karayolları haritasını açtı: - Çanakkale oldukça uzak... Ve havaalanı da yok... Yeniden iktidara gelince ilk işim Çanakkale'ye havaalanı yapmak olacak. "Sessiz, şaşkın" dinliyorduk. "Şaşırdığımızı" fark etti: - Siyaset, iddia işidir... İddian olacak, inancın olacak... Sürgünden döneceğim, mücadele edeceğim ve yeniden Başbakan olacağım... Çanakkale'ye de havaalanı yapacağım... Bak, göreceksin. Ve "gördük."
*** Özel sohbetlerde "siyaset bir güreştir" der: - Bazen, göbeğin güneş görür... Bu tuş oldun demektir... Yılmayacaksın... Çalışacaksın... Yeniden güreşe tutuşacaksın... Ve rakibinin göbeğini güneşe getireceksin... Bu da iktidar oldun demektir.
*** Demirel "verdiysem ben verdim" sözünden dolayı çok eleştirildi. Ama o, bu sözden "hiç pişmanlık duymadı." "Demirel felsefesi" şöyle: - Baş ağrısı, baştakine aittir... Ben baştaysam, sorumluluk da baş ağrısı da bana ait... Verdiysem, ben verdim... Siyasi sorumlu benim... Ne bürokrasiden hesap sor, ne bakandan... Bir şey varsa, hesabını ben veririm.
Sık sık "yakın bir adamını" çağırır: - Ulus'taki hale git... Sebze, meyve, zeytin, peynir, yumurta, et, deterjan fiyatlarını öğren... Yaz, bana getir. "Dün" Mehmet Dülger, Atila Peynircioğlu gibi isimler "bu işi" çok yaptılar. "Bugün" de Türker Sanal "yapmaya devam ediyor." Demirel felsefesi: - Çarşıdan, pazardan, milletin yediğinden, içtiğinden, giydiğinden haberin olacak... Bu sadece siyasetçiler için değil, siz gazeteciler için de geçerli.
*** Demirel'in "siyaseten" kıran kırana kavga ettiği de çok oldu. Kavga ettiği kişiyle "kucaklaştığı... Ortaklık ettiği de." Demirel felsefesi: - Barışmayı beceremeyeceksen kavga etme.
*** Demirel'in, zor durumdakilere (siyasetçi de olabilir, işadamı da) tavsiyesi şöyle olur: - Postu deldirmemeye bak. Bu konuda "Demirel felsefesi" şu: - Bu günler gelir geçer... Yarın toparlanırsın... Ama yarına, sağlam çıkmaya bak... Ayakta kalmaya bak.
*** Sık sık Demirel'e "akıl sormaya" gelen olur."Efendim, şu partiye gireyim mi" veya "partimde genel başkanlığa adaylığımı koyayım mı" diye. Demirel onlara "bir şeyler" söyler. Ve dışarı çıkan "Demirel'den icazet aldım... Demirel böyle yapmamı tavsiye etti" diye konuşmaya başlar. Oysa "durum" çok farklıdır. Demirel sadece "şunu" söylemiştir: - Kardeşim, sen akıllı adamsın... Ne yapacağını bilirsin. Herkes bu sözü "kendine göre yorumlar durur." Bugün "hala yorumlamaya devam edenler" olduğu gibi.
|