|
|
|
|
|
Minderin iki efsane şampiyonu
|
|
Mustafa Dağıstanlı ve Mithat Bayrak... Türk güreşinin önemli isimleri, 1956 ve 60 yıllarında üst üste iki kez olimpiyat şampiyonu oldu. Mustafa Dağıstanlı olimpiyat tarihine "Yenilmez sporcu" olarak ismini yazdırdı. İki şampiyon ile güreşi ve Yaşar Doğu'yu konuştuk.
Mustafa Dağıstanlı: Yaşar Doğu bana küsmüş haberim yok
Biri olimpiyat tarihine 'hiç yenilmeyen şampiyon' olarak geçen Mustafa Dağıstanlı diğeri gönül verdiği futboldan Yaşar Doğu sayesinde kopup güreşçi olan Mithat Bayrak. Sabah için bir araya geldiler.
* Yağlı güreş mi zordur yoksa minder güreşi mi? Yağlı güreşte kispet giyer, yağlanırlar. Karakucak güreş mindere daha yakındır. Karakucakta oyun yapmak daha kolaydır tabii. Yağlı güreşte eliniz kayar. Bilmeyen tutamaz. Hepimiz zaman zaman yağlı güreş yaptık. Düğünlerde derneklerde. Yağlı güreş yapan minder güreşi zor yapar, hali kalmaz. Açık hava, kapalı salon farklıdır. Ben eğitirken, güreşçilerin çoğu yağlı güreşe kaçarlardı. Kızardık tabii ama onlar da ne yapsınlar yağlı güreşin ucunda para var tabii.
* Güreşirken ne düşünürsünüz? Rakipler birbirlerinin kulağına bir şeyler söyler mi, yani küfür falan olur mu? Hiç kimse hiçbir şey söylemez. Müsabaka bittikten sonra sarılırız birbirimize. Güreş stiline göre düşüncelerin olur. 'Ne yapsam, nasıl bir oyun oynasam' diye...
* Evde hanımla kavga edilmiş, bunu düşünmez misiniz? Yok o biter, evde kalır. Güreş anında bütün düşünceler durur. Bir kez görememekten korkmuştum. O heyecandan sonra bir daha heyecanlanmadım. Hep 'Rakiplerim benden korksun' diye düşündüm güreşirken. Hep karşımdakine bakıp 'Hadi bakalım kolaysa yen' diye gözlerimi diktim gözlerine.
* Bizim sporcular hemen her dalda, işin sonuna kadar gelip sonunda pes ediyorlar. Öyle güzel karşılaşmalar yapıyorlar ki "Tamam bu iş" diyorsunuz sonra bir şey oluyor. Sadece güreş için söylemiyorum. Nedir bu? Şampiyonluk psikolojisine sahip olmamak mı? Tam tersine, dersine iyi çalışmamış birinin imtihana girmesine benziyor. Ben güreşirken kendime çok güvenirdim ama bu güven üstün yeteneklerim yüzünden değildi. Çok çalışıyorum diye düşünürdüm, o kadar çalışıyorum ki rakibim benden korkmalı. 56 Olimpiyatları'ndan döndükten sonra yine hummalı bir çalışmaya girmiştim. İsmail Hakkı Güngör dedi ki 'Niye kendini paralıyorsun, sen olimpiyatlardan yeni dönmedin mi hem de altın madalyayla?' Herkes dinlenmem gerektiğini söylüyordu ama ben 'Dünya rakiplerim artık sadece beni yenmek için çalışıyor ben daha çok çalışmazsam yenilirim' dedim. Mesele bu.
* En zor karşılaşmanız hangisiydi? Melbourne, yani 1956. O zaman kilo düşmemiz gerekiyor. Yani tartıya çıkacağız benim 57 kilo olmam gerekiyor ama o zamanki kilom 62. Tabii bir takım oyunu bu olimpiyatlar. Ben aslında 62'de de birinci olurum ama amaç çok madalya götürmek. 62 kiloda Bayram var. Yaşar Doğu o da altın alsın istiyor. Bana diyorlar ki 'Kilonu düş'. Saunaya gittik, kilo düşüyoruz. Düştüm düştüm, 500 gramım kaldı. Ama mümkün değil düşemiyorum. Celal Atik dedi ki: '200 gramın kaldı, ağzına bir şey koymayacaksın sabaha kadar bir şeyin kalmaz.' Ben kendimi biliyorum mümkün değil olmaz bu hesap. 'Olmaz hocam ben biraz daha kalayım' dedim. Yaşar Doğu araya girdi 'Adam senin yaşın kadar güreşmiş sen daha mı iyi bileceksin' dedi bana.
* Ertesi gün ne oldu? Sabah oldu, benim dediğim doğru kiloyu düşememişim. Saunada ölüyorum. Nasıl bir stres nasıl bir sıcak. Yaşar Hoca '1000 sayıyoruz deyin, ama 3000 sayın, düşsün o kilosunu' diyormuş. Benden gram ter çıkmıyor. En sonunda Celal Atik aldı havluyu benim omzuma koydu. Nasıl sert testere gibi geldi aman dedim beynim zonkluyor bana dokunma. O sırada Rusların güreşçisi beni yattığım yerde gördü ve bana masaj yaptı. Meğer Yaşar Doğu bunu görmüş ve bana çok kızmış, 'Hocasına dokunma diyor, elin gavuruna masaj yaptırıyor' diye. Neyse sonunda ben inat ettim ve o kiloyu düştüm. Maçın öncesinde ağzıma su bile koymadan güreştim. 57 kiloda altını kaptım. Yaşar Hoca müsabakadan sonra beni kucağına aldı dedi ki 'Şimdi seni affettim.'
Kilo atmak için saunada bütün gün kaldım. Olmuyor da olmuyor ne yapsam 200 gram veremiyorum, ertesi gün de tartıya çıkacağım.
|
|
|
|
|
|
|
|
|