|
|
Çevreyi koruyan yiyecekler
Geleneksel tarım yöntemlerinin erozyona ve su kaynaklarının kirlenmesine neden olması organik ürünlere ilgiyi artırdı. TEMA da kurutulmuş meyve ve bakliyattan oluşan 25 ürününe yenilerini ekliyor
Çevre bilincini yaygınlaştırmayı tek bir alanla sınırlamayan TEMA Vakfı, ekolojik tarım felsefesini halka anlatmak ve iç pazarda yaygınlaştırmak amacıyla başlattığı ekolojik ürün satışını genişletiyor. Dört yıldan bu yana 25 çeşit kurutulmuş meyve ve bakliyatı tüketiciye ulaştıran TEMA, 5 yeni ürünü yelpazesine ekliyor. Bu ürünlere 100'ü aşkın satış noktasında ve www.temadukkani.com adresinden ulaşabilirsiniz. "Organik tarımla elde edilen ürünleri seçin" çağrısında bulunan vakıf yöneticileri, şu açıklamayı yapıyor: "Tarımsal üretimde yapay gübre ve tarım ilaçlarının, hava, su, toprak kirliliğine neden olması, kullanılan kimyasalların besin maddelerine geçmesi, flora ve fauna kaybı ya da azalması, erozyon, fosil yakıtların tüketimi gibi çevreyi tehdit eden pek çok etkisi var." Tarımın çevre üzerindeki etkisinin en aza indirilmesi için toprak ve su yönetiminin bir arada ele alınması gerektiğine değinen yetkililer, "Organik madde kaybı, doğal humustaki azotu azaltır; toprağın su tutma kapasitesini düşürür. Böylece toprak, sıkışma ve erozyondan kolaylıkla etkilenir. Toprağa uygulanan yapay gübre hiçbir zaman organik maddelerin yerini tutamaz" diyor.
HER AŞAMASI KONTROL EDİLİYOR Tanımı "üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimi" olarak yapılan ekolojik tarımın tercih nedenleri ise şunlar:
* Toprak erozyonunu önlemek,
* Su kalitesini korumak,
* Enerji tasarrufu yapmak,
* Kimyasalların insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak,
* Çiftçilerin ve tarımsal işletmelerde çalışan insanların sağlığını korumak,
* Küçük çiftçilere yardım etmek,
* Ekonomiyi desteklemek,
* Daha nitelikli ürün elde etmek,
* Gelecek nesilleri korumak. TEMA Vakfı Danışmanı Mahir Gürbüz'ün "Organik Tarım" başlıklı raporu, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Doğal Hayatı Koruma Derneği ve Cine Tarım dergisi web sitelerinden derlenen bilgilere göre, ekolojik tarımın temelleri 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında atıldı. Ancak 1970'te pestisitlerin ve kimyasal gübrenin keşfi, olumsuz etkilerde bulundu. Pestisitlerin 1979'dan başlayarak önce ABD'de ardından da diğer ülkelerde yasaklanması ile yeniden gündeme gelen ekolojik tarım, 24 yıl önce de tüketicilerin baskısıyla aile işletmeciliğinden çıkarak, ticari bir boyut kazandı. Dünya ölçeğinde piyasanın yüzde 20'si organik tarıma yöneldi ve ticaret hacmi 20-25 milyar dolara çıktı. Önümüzdeki yıl bu hacmin 30 milyar olması bekleniyor. 120 ülkede 17.2 milyon hektarda yapılan üretimin 3.8 milyon hektarlık kısmı Avrupa'da. Avustralya ise 6-7 milyon hektar ile ilk sırada yer alıyor. Bunu 2.8 milyon hektar ile Arjantin izliyor. Araştırmalara göre Avrupalılar'ın organik tarımı tercih etmelerinin ilk nedeni sağlık. Almanlar'ın yüzde 70'i, İngilizler'in yüzde 46'sı sağlık nedeniyle bu ürünleri adığını söylüyor. Tüketicilerin bu tercihi Avrupa ülkelerinde organik tarımı sürekli geliştirdi. Ancak bunu destekleyen nedenleri de "üreticilerin maddi kazanç sağlamaları, üretici ve tüketicinin bilinçli olması, ürün çeşitliliği ve planlı üretim" olarak sıralamak mümkün.
TÜRKİYE İHRACATTA ÜÇÜNCÜ Akdeniz ülkelerinde organik üretim yapanların yüzde 96'sı AB'ye üye. Geriye kalan yüzde 4'lük kesimin gerçekleştirdiği üretimin yarısı ise Türkiye'den. Ekolojik tarım ihracatında da Türkiye Çin ve Hindistan'ın ardından üçüncü sırada yer alıyor. Bu yöntem Türkiye'de yaklaşık 25 yıl önce yabancı ülkelerden gelen talep üzerine başladı. Daha sonra ithalatçı firmalar Türkiye'de irtibat büroları açarak burada eko-tarım projelerini yürütecek, takip edecek, danışmanlık hizmeti verecek ziraat mühendisleriyle çalıştı. Zamanla ekolojik tarım projeleri Türk ihracat firmaları tarafından yürütülmeye başlandı, üretim, iç piyasadan çok ihracata yöneldi. İhracat firmaları, üreticiler ile yaptıkları sözleşmelerde ekolojik tarım esaslarının yerine getirilmesi için eko-proje danışmanlarıyla çalışıyor. Genellikle ziraat mühendislerinden oluşan bu danışmanlar üreticileri eko-tarım konusunda bilgilendiriyor. Önceleri 6 bin 800 hektar alanda 10 bin ton olan üretim, şimdilerde 120 bin hektarda 257 bin tona çıktı. Bu arazi miktarı toplam işlenen alanın binde 5'ini oluşturuyor. Türkiye, üretiminin yüzde 10'unu ihraç ediyor. Organik tarım üretiminin yüzde 39'u Ege, yüzde 24'ü Akdeniz, yüzde 11'i İç Anadolu, yüzde 8'i Karadeniz, yüzde 7'si Marmara, yüzde 6'sı Güneydoğu ve yüzde 5'i Doğu Anadolu bölgelerinde gerçekleştiriliyor.
Halime Sürek Kahveci
|