Her yaşa bir kurşun
Bir güvenlik operasyonu (?!) sırasında 12 yaşındaki çocuğun vücudundan 13 mermi çıkmışsa haberi ' tam haber' yapan soruların anlamı kalmaz. Orada ne, nerede, ne zaman, nasıl, kim tarafından diye saçmalamanın alemi yok! Bir çocuğun vücudundaki 13 kurşunu hiçbir şey açıklayamaz. ABD'nin Irak'ta yaptıklarından ötürü yüreği dağlanan hiçbir insan böyle bir operasyonun üstüne bir bardak soğuk su içemez.. Herhalde Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir hadiseden sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmayacaktır. Zaten devlet istese bile bu işin örtülmesine profesyonel ve yarı profesyonel ' insan hakları birim ve örgütleri' kadar, vicdan sahibi yalın vatandaşlar da izin vermeyecektir. Bu olay karşısında eski amansız ve imansız bir sorgu yine bomba gibi beynimin ortasına düşüverdi. Otuz bin insanımızın kaybına yol açan, dışarıdan stratejik ve lojistik destek alan, içeriden bilinçli veya bilinçsiz beslenen bölücülük tasarısının mimar ve uygulayıcıları mı Türkiye için daha zararlıdır, yoksa bizzat bu devletin iç ve dış güvenliğini üstlenen hukukun üstünlüğüne duyarsız kadrolar mı? Fikrim zaten sorunun ikinci şıkkına verilecek 'evet' cevabı yönünde iken bu olay bir kere daha 'gizli ihanet' sorgusunu öne almayı zorunluluk haline getirdi. Düşünüyorum: Eğer ben, PKK ile işbirliği yapmayı aklından hiç geçirmemiş, tehdit görmedikçe de ona asla yardım etmemiş, suçtan uzak durmaya çalışmış Kürt kökenli bir Türk vatandaşı olsaydım bu 13 kurşun yemiş çocuk vücudu karşısında ne yapardım? Üstelik farz edelim ki daha önce devletim hakkında bu veya benzeri infazlara ilişkin gerçek veya palavra hikayelerin hiçbirini duymamışım veya duymuşsam bile ihtimal vermemişim.. Ne hissederim? Bu çocuğu delik deşik edenlerin barbarlığına duyduğum öfkeyle kalır mıyım? Yoksa, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti görevlilerinin terör bahanesi ile her zaman katliamlar yaptıkları' yolundaki PKK propagandasına artık teslim olarak son olayda masum bir Kürt çocuğunun bile bile katledildiğine hükmedip diş mi bilemeye başlarım.. Hiç şüphesiz mevzii bir öfkeyle yetinemem.. TC düşmanı olmamak için sürdürebildiğim inanılmaz direnci yitiririm.. Bu şartlarda eğer devlet, Mardin'de 12 yaşındaki çocuğun vücuduna saplanan 13 kurşunun sorumlusunu bulup tez elden cezalandırmaz ise, kendi toplumuna karşı en büyük suçlardan birini daha işlemiş olacaktır. Çünkü bu olay, güvenlik operasyonlarında her zaman rastlanabilecek türden bir 'kaza' olamaz.. Binde bir ihtimal; karmaşık bir senaryo ile gerçekte öyle bir kaza olduğuna bazı vatandaşlarımızı inandırsak bile bir tek Kürt ikna olmayacaktır.. Yükseltilen değer aydınlarınca ' komplo teorisi' diye bir çizikle iptal edilmek istenen 'karanlık yorumlar dünyası'nın uzmanlarına göre, bilirsiniz, bir olayın, bir eylemin failini ' kime yaradığı' sorusu ile belirlemek adeta altın kuraldır.. 12 yaşındaki bir Kürt çocuğunun bedeninde 13 güvenlik görevlisi kurşunu.. Bir de bu gözle bakalım, olayın kime yaradığını kestirelim: PKK'nın bile bundan karlı çıkmayı midesine sindirebileceğini düşünmek istemem. Bundan ancak, Türkiye'de şu kitlenin bu kitleye karşı kinle dolup taşmasında stratejik çıkar gören ve böyle tasarılar geliştiren Siyonist-Evangelist ittifak memnun olur, kazançlı çıkar. Efendim bu çocuğa yargısız infaz yapıldı diye hemen devlete ve güvenlik birimlerine yargısız infaz uygulamayın! Birileri böyle dedi mi, demedi mi takip edemedim ama derse hiç şaşırmam! Hayal gücümüzü zorlayarak bu hadisenin kasıtlı olmadığını, taksirli suça girdiğini, tamamen kaza sonucu 12 yaşındaki çocuğun delik deşik edildiğini farz edelim. Ne fark edecek; gerçeğin gerçeği bile olsa böyle bir açıklama, bölünmüşlük duyguları tahrik edilen Kürtlere inandırıcı gelecek mi? Bırakın bu özel duyarlılık zeminini, ortalama vatandaşın vicdanını rahatlatmak ve mesela benim durduğum yerdekilerin yargısız infaz şüphelerini gidermek için acil yargı şart.. Devletin en azından işi ciddiyetle sorguladığını göstermesi lazım.. Kabul edelim artık: İnce eleyip sık dokuyamayan.. bunu yapamadığı için kesinleşmiş şiddet suçlusu ile suç işlememiş ayrılıkçıyı sık sık birbirine karıştırabilen... bazen masum çocukları bile telef edebilen ' ortalama güvenlikçi kalitesi', bu toplumun barışı için büyük çapta örgütlü ve dış destekli çeteler kadar muzır bir gerçekliktir.
|