|
|
|
|
|
Müsteşarın zamanlaması
|
|
İsrail Dışişleri Müsteşarı Prossor gelmek için kötü gün bir seçmişti. Dışişleri Bakanı Gül Avrupa'daydı. Daha önemlisi Filistinli kızın öldürülüşü gündemdeydi. Müsteşar, Gül'ün bu yıl içinde İsrail'e gideceğini söylüyor.
İsrail'den Gül'e davet
İsrail Dışişleri Müsteşarı Prossor, Gül'ü İsrail'e, Türkiye'yi ise barışa davet etmek için geldi. İsteklerinden biri de İran'ın nükleer programının durdurulması oldu.
İsrail Dışişleri Müsteşarı Ron Prossor, Ankara gezisi için bundan daha kötü bir gün seçemezdi. Ariel Sharon kabinesinin etkin müsteşarının Türkiye'ye geldiği Perşembe günü Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Avrupa'daydı. Daha da önemlisi, aynı gün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gazeteler İsrailli bir askerin "3 yaşında olsa bile vururum" diyerek ateş açtığı 13 yaşındaki Filistinli kız İman el-Hams'ın görüntüleriyle doluydu. Refah mülteci kampındaki küçük kız, okula giderken önce ayağından vurulmuş, sonra da üzerine boşalan mermilerle can vermişti. Ama Prossor'un kritik Türkiye gezisinin asıl gündemi ne İsrail'in Türkiye'de gittikçe bozulan imajı, ne de Filistin mülteci kamplarındaki şiddet çıkmazı. İsrailli diplomatın bir numaralı gündemi Abdullah Gül'ün 17 Aralık'tan hemen sonra yapması beklenen İsrail gezisi. İsrail hükümeti uzunca bir süredir AK Parti hükümetinden "üst düzey" bir ziyaret istemekteydi. Ankara'nın Sharon hükümetine uzak hissettiği bir sır değil. Dışişleri Bakanı Gül de, bu zamana kadar ancak Yaser Arafat'ı da aynı gezi çerçevesinde görebilecekse gideceğini söylüyor, İsrail'de buna sıcak bakmıyordu. Ama Arafat'ın ölümüyle "üst düzey ziyaret" meselesi yeniden gündemde. Bu hafta Dışişleri Bakanı'nı resmen davet eden İsrailli yetkili, Gül'ün muhtemelen "yıl sonuna kadar" gelebileceğini söylüyor. Prossor'a neden İsrail'in ısrarla AKP'- den "üst düzey bir ziyaret" istediğini soruyorum. Türk yetkililerin bu tarz geziler sayesinde "oradaki durumu daha iyi anlayabileceği" ve "barış sürecine ciddi katkıda bulunabileceğini" söylüyor. Bu da İsrailli yetkilinin gezisinin ikinci gündemi. İsrail hükümeti Türkiye'nin Arafat sonrası yeniden canlanması beklenen İsrail-Filistin barışında "ciddi bir rol" oynamasını istiyor. Prossor bu talebi Dışişleri Müsteşarı Ali Tuygan'a da iletmiş. İsrailliye göre 9 Ocak'ta yapılacak Filistin seçimlerinden sonra barış için "fırsat penceresi" var. Türkiye'nin seçimlere gözlemci göndermesini, yeni Filistin liderliğiyle irtibat içinde olmasını, "meşru seçimlerle demokratik düzene geçmek isteyen" Filistinli liderleri seminerlerle eğitmesini istiyor.
NÜKLEER TEHDİT UYARISI Ama belki de gezinin en çarpıcı yönü, İsrailli yetkilinin İran'ın nükleer programı konusunda nabız yoklayarak İsrail'in görüşlerini aktarmış oluşu. İran'ın atom bombası yapmakta olduğu görüşünde olan İsrailli yetkililer, geçmişte medyada bu programın diplomatik yollarla (örneğin AB Troykası'nın girişimleri) ya da olmazsa güç kullanarak (örneğin İran'daki nükleer tesislerin hedef alınması) durdurulması gerektiğini söylemişlerdi. Prossor, Türkiye'- de olduğunun bilinciyle kelimelerini dikkatli seçiyor; ama mesajı net: "Nükleer silahların Ayetullah rejiminin elinde olması İsrail devleti için bir varoluş tehdidi." İsrail'in bu konudaki kaygısını belirten kilit kelime "varoluş tehdidi." Prosso Türk makamlarının da, Avrupa'nın da kaygılı olduğunu söylüyor. "Ama kimse bizim kadar olamaz" diye ekliyor. Uluslararası camianın İran'ın programını durdurmak için daha aktif olması gerektiğini söylüyor. Ve tüm bu kocaman konular yanında, 13 yaşındaki İman... Prossor'a İsrail'de Channel 2 kanalında yayınlanan İman'ın vuruluşu esnasında İsrailli askerler arasında geçen konuşmaları izleyip izlemediğini soruyorum. "Çok üzüldüm" diyerek olayı kınıyor. Prossor'a göre İsrail "ateş altında bir demokrasi." "Kendi vatandaşlarımızı korumakla aşırıya kaçmak arasında hassas bir denge var." İşte İsrail'in yalnızlığını arttıran, İman'ın vuruluşu gibi o dengenin bozulduğu anlar... İsrail'in tüm ısrarına rağmen Türk kamuoyunda artan kızgınlığı, hatta devlet nezdinde bile ilişkilerde eski "sıcaklığın" kalmadığını hatırlatıyoruz. "Ben bunu hissetmiyorum" diye ısrar ediyor. Ve Türkiye'nin barış sürecine dahil olması teklifini yineliyor Ron Prossor: "Arafat dönemi kapandı. Yeni ve sorumluluk sahibi bir liderlik oluşuyor. Türkiye İsrail'in hatırına değil Filistinliler için orada olmalı."
|
|
|
|
|
|
|
|
|