kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İstanbul'u marka yapma fantezileri
İstanbul'u marka yapma fantezileri


Günün konusu İstanbul... İçinde yaşamaya mahkum olduğumuz, hırçın bir sevgili gibi hem sürekli şikayet edip hem de kopamadığımız, mutluluklarımız kadar mutsuzluğumuzun da kaynağı olan dev megapol. Onsuz da, onunla da olamadığımız görkemli sevgili. Ona ayrılan her sütun ya da sayfa yerindedir. Çünkü o, dünyada eşi ve benzeri olmayan bir ülke-kenttir ve medyanın bence ona daha da çok ve sık eğilmesi gerekir. Bu açıdan, SABAH'ın son zamanlarda açtığı İstanbul sayfalarına ve bunları gayet iyi yönetip dolduran Mahmut Övür'e içten teşekkür ve başarı dileklerimle... Bense bu kente mimar; üç yıl belediyenin imar ve planlar bölümünde çalışmış bir şehirci ve bir tercümanrehber olarak zaman zaman değinmeye çalıştım hep... Bu yazıda da, yeni dönemde artan ve basına yansıyan "İstanbul'u marka yapma" çabalarına değinmek istiyorum.

TURİZM MERKEZİ BİLİNCİ
Evet, İstanbul tüm görkemi ve önemine rağmen henüz marka-şehir olamadı. Bir Paris, Londra, Venedik, New York, Singapur veya Madrid olamadı örneğin... Türkiye'ye gelince uğranılan kent oldu, tek başına bir büyük turistik amaç ve hedef olamadı. Yılda gelen 3-4 milyon turist sayısını büyük Batı kentlerindeki gibi 30-40 milyona çıkarmak gerek. Ama nasıl? Nasıl olsun ki? İstanbul'u yönetenler bu kentin büyük turistik potansiyelini farketmişe ve yapılan her işte bunu hesaba katma alışkanlığını edinmişe benzemiyor. Örneğin, diyelim ki Eminönü- Kabataş arasında tramvay yapımına başlanıyor. Ama bu yolun aynı zamanda turistik Sultanahmet yöresini büyük oteller yöresine bağlayan ana arter olduğu ve bu açıdan turizm için önemi düşünülmüyor. Belki tramvay yerine metro gerekirdi ama tramvay yapılsa bile bunun bir an önce bitmesi gerekirdi. Oysa ağır aksak gidiyor, iki yılı aşkın zamandır sürünüyor. Bunun turizm hareketinin gündelik akışına verdiği zararı kimse görmüyor, hesaplamıyor. Büyük turistik merkezler gereken özenden, bakımdan yoksun. İspanya'nın Endülüs yöresini gezerken farkettim: Tüm merkezlerde yol ve meydanlar, eski usül taşlarla kaplıydı. Oysa İstanbul'un ana tarihsel merkezi Sultanahmet Meydanı bile asfalt kaplı!.. Tüm bu yöreler, Batı kentlerindeki gibi geceleri aydınlatılmıyor. Endülüs'teki Alkazar bahçeleri geceleri ışıl ışıl ve ziyarete açık. Bizse tüm yaz boyu, içinde Aya İrini ve arkeoloji müzelerindeki sayısız etkinlik nedeniyle yerli yabancı birçok insanın geldiği bir Topkapı Sarayı dış avlusunu bile aydınlatamadık, kapkara duruyor. Bizans sanatının büyük merkezleri yine ilgiden yoksun...

Kariye çevresinde hala yıllanmış gecekondular var. Fethiye veya Zeyrek kilise yapılarını (ki bunlar şimdi ya cami ya da müze diye anılıyor) açık bulup görebilirseniz, çok şanslısınız.... En eski Bizans yapılarından İmrahor'u ayağa kaldırmak ya da mutlaka gerekli olan bir Bizans müzesi kurmak için ne bekleniyor? Onca ikon, mücevher, tas, kutu vb. değerli şeyler depolarda çürürken... Osmanlı eserleri sanki daha iyi durumda mı? Topkapı Sarayı'nın büyük bölümü, yıllardır "eleman yokluğu" nedeniyle kapalı duruyor. Hem de giriş ücretleri son zamanlarda hayli yükseltildiği halde... Ya camiler? Sinan eseri Edirnekapı Mihrimah neredeyse çökecek... Rüstem Paşa'nın çevresinde pislikten geçilmiyor. Süleymaniye evlerinin onarımı derken, evler birer ikişer yanıp yıkılıyor. Caminin çevresindeki büyük külliyenin haliyse içler acısı... Gün geçmiyor ki bir hamam yıkılmasın, bir han kapanmasın, bir türbe işgal edilmesin... Oysa sivil mimari de elbette dinsel olan kadar önemli. Çeşitli projelere karşın Zeyrek veya Fener-Balat evlerinin restorasyonuna başlanamadı. UNESCO'dan geldiği bildirilen onca paraya rağmen...

Niye, bütçe de sağlandığına göre, niçin hemen uygulama başlayamıyor? Neden bu kentin birer mücevher gibi eşsiz yapıları, Bizans veya Osmanlı demeden ciddi bir bakım, onarım ve düzenlemeyle gerçek anlamda turizme açılamıyor? Niçin en önemli yollar geceleri hala ışıksız? Havaalanını kente bağlayan E5 ya da Boğaz gibi dünya çapında bir doğa ve turizm harikasını kente bağlayan arka yol, Maslak'tan itibaren 4. Levent'e kadar niçin kapkaranlık? Hem de yıllardır... Üstelik bu arter üzerinde Princess'ten Mövenpick'e artık onca önemli otel varken...

FANTEZİ DÜŞÜNCELER
Ve bütün bu eksiklikler kentle ve turizmle biraz ilgili herkesin gözüne batarken, Anakent belediyesinin en son topladığı "İstanbul'u marka yapma" kurulundan, bakınız hangi kararlar çıkıyor: Ünlü modacı Cemil İpekçi'ye özel bekçi veya satıcı giysileri ısmarlamak... Ve de ünlü Lübnanlı yazar Amin Malouf'u çağırıp İstanbul üzerine kitap yazdırmak... Fantezilere bakınız, hayal gücünün zenginliğine bakınız... Elbette bunlar da düşünülebilir, yapılabilir. Ama rica ederim, İstanbul'un bunca eksiği varken ve bu kent pislik içinde kalmış bir eski soylu görünümünden kurtarılamamışken, bu fantezileri düşünecek zaman mı? Tevekkeli değil, eskiler "Ayranı yok içmeye..." diye başlayan o ünlü tekerlemeyi boşuna söylememişler!
DİĞER HOBİ HABERLERİ
 Uçağa Mercedes'li servis
 Pasaportlu dünyaya tarihsel gezi
 İmkansız bir sefer
 Hem herkesten şişman hem dersine çalışmamış
 Otomobil dünyasının doğuşu
 Chirac Ve Blair
 Hava yolcu ve kargo trafiği arttı
 Süpersonik yolculuklar yakın
 Paris'te Veda
 Top ense, süzgün gözler, vişne kravat
 Uyuyorum, uyuyorum günler çabuk geçmiyor
 Artık eskisi gibi değiliz bu film bizi değiştirdi
 Jumbo jet A380 şubatta uçacak
 Kraliyet sistemiyle bale öğretiyorlar
 Pırıltılı, şıkır şıkır, metalik 2005
 Geçmiş Unutulmuyor
 Dubai sanki zaman tüneli
 Hayatta hep bir adım önde olmayı seviyor
 Uykunuz sizi ele veriyor
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜNTAY ŞİMŞEK
Uçakta mantı neden tutmadı?
Çok değil, yaklaşık 3-4 yıl...
REFİK DURBAŞ
Ay, buluta girdiğinde...
Ömrümün kaçıncı yılıydı,...
STELYO BERBERAKİS
Cehalet Üzerine
Batı Trakya'da yağmura yakalanıp ıslanan...
YASEMİN TAŞKIN
Duvar Nostaljisi
Berlin duvarının yıkılışının üzerinden...
Sağlığımızın sigortası enzimler
Sağlığımızın sigortası enzimler
Enzimler birçok hastalığın tedavisinde önemli rol oynuyor. Vücudun...
O bizi yalnız bırakmaz
O bizi yalnız bırakmaz
İrfan Korkmazlar geçirdiği beyin kanamasının ardından komaya girdi.
Karımı kıskandım ben de kanser oldum
Emre Altuğ'un son klibinde oyunculuk dersi veren Erol Günaydın,...
Tutku benim pusulam
Tahtakale'den aldığı boncuklarla takı tasarlamaya başlayan Tansa...
Yansımalar Pervane'yi tanıtacak
Bab-ı Esrar ve Serzeniş albümleri ile geniş bir dinleyici kitlesine ulaşan...
Ama Dablam'a çıkan ilk Türk
Dört yıl önce Everest'e tırmanan Tunç Fındık geçtiğimiz günlerde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.