AİHM'deki dava bitmeden zor...
Çankaya Köşkü'nde önceki gün verilen resepsiyona damgasını vuran iki konu vardı; AB'nin Türkiye hakkındaki İlerleme Raporu'ndaki "azınlıklar" kavramına devletin zirvesinin yaklaşımı ve getirdikleri yorum, PKK/Kongra-Gel'in son dönemde artan eylemleri ve Apo'nun İmralı'dan avukatları aracılığıyla örgütü yönetmeye devam etmesi... Fenerbahçeli olan Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt ve Galatasaraylığını geçen yıl "gönlüne gömen" Jandarma Genel Komutanı Org. Fevzi Türkeri ile keyifli bir taraftarlık sohbeti yaparken kısa bir esten faydalanıp soruyu yönelttik: "PKK/Kongra-Gel Kuzey Irak'ta varlığını sürdürürken, içerde de eylemlerini arttırdı. ABD ile terör örgütünün eylemlerine son verilmesi için varılan mutabakat ne durumda?..." Yanıt Org. Büyükanıt'tan geldi: "ABD her halde oradakilerin hepsinin Türkiye'ye gelmesini bekliyor..." Hemen ardından da sözü Apo ve avukatlarına getirip ekledi: "Dünyada bir terör örgütü var mı ki lideri cezaevinden rahatlıkla onu yönetebilsin... Avukatları aracılığıyla örgütü yönetmeye devam ediyor..." Yukarıda yer alan diyalog ve Org. Türkeri'nin, "Şam'dan daha rahat bir şekilde yönetiyor, çünkü can korkusu yok" sözleri dünkü gazetelerde yer aldı. Bir de her iki komutanın gündeme getirdi- ği, Güneydoğu'daki bir belediye başkanının kardeşinin örgüte destek olurken yakalanması olayı... Belli ki bu iki konu çarşamba günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu'nda da gündeme gelmiş. Kurulun asker kanadı, Apo'nun avukatları hakkında bugüne kadar açılan 30 davanın uzun süredir sonuçlanmamış olmasından yakınıyor. AİHM'deki dava Hükümet kanadının meseleye bakışına gelince; Hükümet de bu konuda sıkıntılı ve 1.5 yıldır nasıl bir çözüm bulanacağı konusunda for mül arıyor. Ancak, herhangi bir şekilde çözüm bulma olanağı da bugün için görülmüyor. Neden ise Apo'nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde mahkumiyeti ile ilgili açmış olduğu dava... AİHM'deki dava sonuçlanmadığı için Apo'nun avukatları ile görüşmesine herhangi bir engel konulamıyor. Nitekim, hava şartları dolayısıyla İmralı'ya ulaşım olanaksız hale geldiğinde yaratılan gürültü de hafızalardaki tazeliğini koruyor. Durum böyle olunca, Apo da "Leylagiller"in kuracağı partinin programından, dağdaki teröriste kadar istediğine talimat gönderme rahatlığını elde ediyor. Avukatlar açısından bunların bir suç teşkil edip etmediğine gelince; Tutuklu ve avukatı arasında geçen konuşmaların bir suç teşkil etmesi için kesin delillerin olması gerekiyor. Nitekim, yaptığı konuşmaların internet site- lerinden Leyla Zana ve arkadaşları ile dağdaki teröristlere ulaşması doğrudan bir kanıt olarak kabul edilemiyor. Delil oluşturan unsurlar bulunup, avukatlar hakkında dava açılıp, İmralı'ya girişleri yasaklansa, hatta meslekten men edilseler dahi, yeni gelenler kuryeliğe devam ediyor. Daha ilerisi ailenin giriş çıkışına bir engel koyma ve kulaktan giren mesajları sansürlemek de söz konusu olamıyor. Sonuç olarak, AİHM'de devam eden dava sonuçlanmadan, kurye avukatlar sıkıntısının giderilmesi olanağı bulunmuyor. Nitekim, Apo'nun 17 Aralık sonrasına dönük tehditlerini içeren geçen haftaki sözleri de internet sitelerinde yayınlanmaya devam ediyor. Aselsan telsizler Belediye Başkanı'nın kardeşi olayına gelince; Bölgede terör örgütü eylemlerini son dönemde uzaktan kumandalı patlayıcılar ile gerçekleştiriyor. Bir süre önce bir kişi çok sayıda Aselsan marka telsiz ile yakalanıyor. Bunları Diyarbakır Belediye Başkanı'nın kardeşinin örgüte götürmesi için kendisine teslim ettiğini söylüyor. Suçlanan taraf ise iddiayı ret ediyor. Sonuçta, Aselsan telsizleri piyasada serbestçe satıldığı ve göz altına alınan kişinin beyanının da tutuklama için yeterli delil oluşturmayacağı savından hareketle herhangi bir şey yapılamıyor. AİHM'deki dava uzadıkça, bu sıkıntılar daha çok yaşanacağa benziyor.
|