| |
|
|
Kahramanlar ve palavracılar
Önce şunu söyleyelim: Hem bizim tarihimizde, hem de 20'nci yüzyıl tarihinde Çanakkale Savaşı çok ama çok önemli bir yere sahiptir. Ancak... Savaşın biz Türkler'in benliğine, gönlüne, vicdanına kazınması başka şeydir... 89 yıl sonra birilerinin bu savaşı 'kullanarak', hatta 'istismar ederek' siyaset yapması, gerçekleri saptırması başka bir şeydir. İşte örnek: Şu sıralar internette bir e-posta dolaşıyor. Bu mesajı Reha Muhtar dün köşesine taşıdı. 'Çanakkale Kahramanları' diye başlayan mesajda 43'üncü Alay, 1'inci Piyade Taburu, 1'inci Bölüğünün 1917 yılı yaz aylarındaki yemek listesi yer alıyor. Mesela 15 haziranda askerler sabah sadece üzüm hoşafı içmiş. Öğle yemeği hiç çıkmamış. Akşam yağlı buğday çorbası verilmiş. Tam ekmek, 21 temmuzdan itibaren 500 grama indirilmiş. Bu veriler Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun ne kadar zor şartlarda mücadele ettiğini gösteriyor. Ne var ki... Bu mesajı hazırlayanların, listenin üstüne 'Çanakkale Kahramanları' başlığını niye koyduğunu anlamış değilim. Çünkü Çanakkale Savaşı Şubat 1915'te başladı, Ocak 1916'da bitti. Yukarıdaki liste ise 1917 tarihini taşıyor. Yanlış anlamayın: Çanakkale Savaşı sürerken de askerin yemek açısından durumu kötüydü. Üstelik 'iaşe' konusu sadece topların patladığı Çanakkale'de değil, başkent İstanbul'da da en önemli meseleydi.
Cumhuriyetin 81'inci yılında 'servise sunulan' bu tuhaf mesajı hazırlayanların ne gibi bir niyeti var acaba? Çünkü bildiğiniz gibi Çanakkale'nin, Kurtuluş Savaşı'yla doğrudan bir alakası yok. Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı'nın sonunu getirdi. Kurtuluş Savaşı ise Cumhuriyet'e giden yolu açtı. Bu mesajı dolaşıma sokanlar Kurtuluş Savaşı'nda çekilen zorluklara ilişkin verecek bir örnek bulamamış mı? Sanırım Muhtar'ın da belirttiği gibi "bu vatanın nasıl kazanıldığını bilmeyenler, anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler" var! Bir soru: Sahi Çanakkale Savaşı'nda Osmanlı kuvvetlerini yöneten 'başkomutan' kimdi?
|