Bu nasıl dünya!
Malumunuz; kabaca şöyle bir "küresel düzen" var: Birleşmiş Milletler, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi "uluslararası örgütler"e de ya ev sahipliği yapan yahut benzerleriyle birlikte yönlendiren ABD, düzenin lideri. "Düzen"in iki ayağı, "serbest piyasa ekonomisi" ile "demokrasi". Bunların varsayımları; temel hak ve özgürlükler, girişim özgürlüğü, piyasa serbestiyeti, seçme özgürlüğü, demokratik seçimler ile kurumlar. Bunlara hukukun güvencesi ile bilginin kıymeti de ekleniyor. Hepsinin güvenliği adına da, "askeri-teknolojik üstünlük" mevcut. Merkezi de ABD. İnsan hakları, demokrasi, özgürlük, piyasa, serbest ticaret ve finansal düzen adına, "askeri-teknolojik" üstünlük, ya açıkça, şiddetli ya da dolaylı, yumuşak müdahalelerde bulunuyor.
*** O zaman, ABD'de demokrasinin nasıl işlediği, yönetimin nasıl bilgi ve bilinçle seçildiği dünya için hayati önem taşıyor. ABD halkının neyi bildiği, nelerin farkında olduğu, nasıl oy kullandığı çok önemli. Oysa; "Demokrasinin ve serbest piyasanın merkezi" ABD'de, halkın, en iyimser oranla sadece yarısı oy kullanıyor. Ve böyle "tıkır tıkır işleyen" demokrasi ile, sadece ABD'nin değil, dünyanın kimler tarafından nasıl yönetileceği belirleniyor. O "yarısı"nın en azından "yarısı"nın hangi kafayla oy kullandığına bir bakın isterseniz.
*** 1991'deki savaştan bu yana, ABD halkının çoğu, Irak'ın kitle imha silahları olduğuna inanıyordu. O gün için yanlış olmayan bir bilgiydi. Çünkü eski dostu Saddam'a, bunların çoğunu zaten ABD ve şirketleri temin etmişti. 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra, Bush yönetimi kitle imha silahı ile Irak'ın "El-Kaide'yi desteklediği" tezleriyle savaş ile işgali inşa etti. Öyle ki, ABD'lilerin önemli kısmı, Irak'ın ABD'ye saldıracağını bile düşünüyordu. Sonraki üç yıl boyunca, işgal de, araştırmalar da, her ikisinin "yalan" olduğunu ortaya çıkardı. Mesela, 1 milyar dolar harcamayla 15 ayda resmileşen "Duelfer Raporu", Saddam'ın 1991'den sonra kitle imha silahı programını bıraktığını kanıtladı. Bunlar ABD medyasında da yer aldı.
*** Geldik 2004 seçimlerine. Bush, her şeye rağmen favori gibi. Maryland Üniversitesi'nin yürüttüğü araştırma, "Bush seçmenleri"nin neyi bildiğini, neye inandığını gösterdi: 1.Yüzde 75'i hala, Irak'ın kitle imha silahları veya programı olduğuna inanıyor. 2.Yine yüzde 75'i hala, Saddam'ın El-Kaide'yi desteklediğini, yüzde 20'si 11 Eylül'ü bizzat yaptırdığını "biliyor". 3. Yüzde 63'ü, araştırmaların, raporların da bunu kanıtladığını sanıyor. 4.Yüzde 72'si, Bush yönetiminin aslında reddettiği kara mayınları anlaşmasını yönetimin istediğini zannediyor. 5.Yarısından fazlası, yine yönetimin karşı çıktığı Kyoto çevre sözleşmesini ve uluslararası ceza mahkemesini yönetimin arzu ettiği kanısında. 6.Yüzde 60 kadarı dünyanın da Bush'u istediğini, üçte ikisi diğer ülke ve halkların savaşı onayladığını sanıyor. Ve, "bilgi, medya, teknoloji çağı"nın merkezinde bu derin cehalet, o salak kafa ile, "demokrasi ve serbest piyasa" adına, ABD ve dünyayı kimlerin nasıl yöneteceği belirleniyor. Bu nasıl dünya!
|