Cici mafya-öcü mafya
Burası yüzsüzlük ve ölçütsüzlük mülkü olduğu için, sadece militanlığın değil mafyanın da öcüsü ve cicisi var. Ne zaman iyi, hangisi iyi, ne kadar iyi; şartlara bağlı.. Amma yine de, medyamıza ısmarlanan veya medyamızın işkembeden yaptığı sınıflandırma ile belirlediği birtakım 'kemik göstergeler' vardır: Mesela 'ülkücü mafya' hiç tereddütsüz kötüdür! Hatta 'yeraltı alemi' denince akla hayale gelebilecek en korkunç facia bu tür yaratıktır. O kadar böyledir ki bu, çağdaş Fransız gazeteci-yazar Jean Christophe Grange bile, 'Kurtlar İmparatorluğu' isimli -şimdi de bir kısmı Türkiye'de olmak üzere filme çekilen- başı düzeylice, dibi salakça polisiye romanında bu 'kemik göstergeler'den olabildiğince etkilendirilmiş.. Medyamızın genel ve yazara aracılık yapan plastik solcu bilir-bilmez kişilerin ize özel himmet ve delaletiyle bu roman aslında doğurgan bir konuyu rezil etmiştir.. Çünkü gerçekten de 'ülkücü mafya' çok sürükleyici roman ve film konuları kotarılacak pek çok hikayenin yaşandığı bir vadidir; orada her türlü kanlı ve karanlık entrika vardır. Ama Grange, muzun kabuğunu özü zanneden bu rehber tayfa tarafından iğfal edilmiş ve söz konusu kitapla yeteneğinin altına düşmüştür. Bunun tarafgir bir yorum olmadığının kanıtı romanın abes kere abes sonudur.. Orada ülkücü mafya lideri, sıkı tetikçi, iyi eğitilmiş gözü pek fedai, kutsal olarak meğerse Nemrut Dağı'ndaki Kommagene Kralı Antiochos'a ait heykelleri bilirmiş, onlara taparmış.. O kadar ki romanın kötü kahramanı şehit olmak (!) için ya da mistik gücünden yardım almak için bu taştanrıya sığınırmış..
*** İlginçtir, birkaç istisna hariç mafya liderlerine karşı medyatik kabadayılık ancak haklarında büyük iddialar ortaya atıldığı ve uzun zaman içeride kalacaklarına hükmolunduğu zaman sergilenir.. Lakin değişen polis kadroları ile iyi geçinebildikleri sürece mafyaya, ülkücü bile olsa yan bakacak medya mensubunu zor bulursunuz. Ayrıca da yalakalık eden, hatta ellerinden geldiği kadar bu 'baba'ların emel ve isteklerine koşturan da az değildir.. Mafya lideri veya yardımcıları bir de büyük kulüp başkanı veya yönetim kurulu üyesi olmuş iseler, görün gazeteci-yeraltı muhabbetini.. Yol bellidir: 'Baba'lar cömerttirler; bol bahşiş verirler.. Çevrelerindeki herkese bir şeyler dağıtırlar.. Şehir Ağalığı böyle gerektirir.. Gazeteci kendisini 'maraba' yapacak olduktan sonra.. Gazetecinin mafya karşısındaki ikinci kanadı da böyle kırılır.. Gazetecinin bir kanadı cesaretidir, öbür kanadı minnetsizliği; öyle uçar.. Yeterince cesaret yoksa ve 'baba'lara minnet duymak durumunda kalmışsa iki kanadı da kesiktir; yeraltı denen vadide özgürce uçamaz, ötemez..
*** Bir başka 'daha kötü' mafya türü de, şu veya bu şekilde devletle ilintili olan veya öyle zannedilendir.. Ama mesela bölücü terör örgütü ile bağlantılı bir mafya teşkilatı iseniz, sadece içerideki ayrılıkçı siyaset unsurlarından ve devlete sızmış ajan yahut nüfuz ajanlarından değil, kutsal AB kurmaylarından bile destek görürsünüz.. Varsın o arada AB'nin çocuklarını zehirleyen eroini pazarlamak gibi bir marifetiniz de olsun. Hem zaten bu zıkkım bir yerden gelecek değil mi? Nasılsa AB gençliği bol miktarda uyuşturucuyu kullanacak, bari bunu getirenlerin elde ettiği gelir Türkiye'yi bölmek isteyen unsurların kasasına gitsin. Ayrıca, mafya eğer asker kökenli 'derin' zevatla ilintili ise en önce onun başı ezilmelidir. Ama başka devletlerin derin kurumları ve gizli servisleriyle ilintili ayrılıkçı mafya örgütlenmeleri o kadar da zararlı değillerdir..
*** Elbette herhangi bir gerekçe ile, yasadışılar dünyasının herhangi bir kesimini ötekinden daha iyi veya daha az gayr-i meşru görmüyorum.. Aksine, herhangi bir sebeple bu tür bir ayrım yapanları lanetlemiş oluyorum. Siyasetçi veya medya adamı her kim o mafya olacağına bu mafya olsun tavrını sergiliyorsa 'hukuk devleti ülküsü'ne en büyük ihaneti işliyor. Şu an devletin bazı birimleri bu ihanetin faili durumundadırlar.. Bu birimlerdeki insanların pek çoğu da, yaptıkları işin aslında 'karmaşık bir yabancı gizli servis tasarısı' olabileceğini akıl edemeyecek kadar kördürler.. Önemli bir kesimi de zaten 'nüfuz ajanı' olarak harici efendilerine hizmet etmektedirler. Görelim bakalım bu hükümet 'mafyaya karşı ayırımsız savaş'ı deneyebilme iradesini sergileyebilecek mi?
|