Balıkçı Salih Amca
Ne vatan kurtaran nutuklar atmak, ne AB batıran veya yücelten yazılar döktürmek bugün Beylerbeyili Balıkçı Salih Amca'nın güzelliklerinden söz etmek kadar anlamlı değil.. Bütün kalbimle inanıyorum ki, dün sadece benim için değil, İstanbul için, ülke için, insanlık için abidevi bir insanı sessiz sedasız sonsuz aleme yolcu ettik.. Salih Amca tanıdığım en sade insandı.. 'Sade' kelimesinin en 'sade' anlamıyla sade insan. Salih Amca Beylerbeyi Camisi'nin görkemli bahçesini, ayakta durabildiği son günlerine kadar fahri olarak tek başına koruyan, kollayan, güzelleştiren, bakımlı halde tutmaya çalışan fahri bir aydınlık timsaliydi.. Ne geçirdiği kalp ameliyatı, ne bel fıtığı, ne feleğin cilveleri ile yaşadığı kazalar onu çiçeklerden ve ağaçlardan uzaklaştırıyordu.. Dallarla gölgeleniyor, güllerle ıtırlanıyordu.. Cennet'in sözlük anlamı bahçeydi; o da dünyasını cennete çeviriyordu. Ömrüm boyunca tanıdığım sayılı 'ölümsüz'den biri olan Salih Amca tabii ki sadece bahçedeki meşgalesi ile anılacak biri değildi.. O bir âşıktı.. Yunus gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş gibi.. Aşık olduğu için de kendisiyle birlikte olanlar sevgiyi somut bir nesne gibi algılama bahtiyarlığına erişirlerdi.. Öyle meleksi bir hali vardı ki, onu ilk tanıyanlar uhrevi görüntüsü karşısında ürperti duymaktan kendilerini alamazlardı.. Öyle olduğu için Ramazan'ın bu ikinci cuma gününde ondan söz etmek kadar anlamlı bir konu hissedemiyorum, düşünemiyorum.. Salih Amca ne konuştu, ne de yazdı, ne vaaz verdi, ne nasihat etti.. Ama susarak herkesten daha güçlü şekilde meram üretti.. Bir ömür boyu dinledi, anladı ve sadece sevdi.. Onun müthiş bir esenlikle susuşundan öğrendiklerimi, kitaplardan öğrendiklerimin tamamına değişirim.. Çünkü o susarken insan bir meleği izlediği duygusundan kendini kurtaramazdı.. Oysa bilmediği için, söyleyecek sözü olmadığı veya kalmadığı için susmazdı.. Yüzüne baktığınız zaman kitabeler okurdunuz.. Bir tebessümü ile gönlünüzün bütün dağdağası kaybolurdu.. Kendisinden öğrenmeye çalıştığım pek çok hikmetten biri şuydu: 'İncitmemeyi öğrenmek zordur ama incinmemeyi öğrenmek ondan çok daha zordur.. Bunu öğrenmemiz lazım..' Bana böyle söylediği gün ortak bir tanıdığımızın çok fazlasıyla gücenilecek işler yaptığına hükmetmiş bulunuyordum.. Onun eskilerin sehl-i mümteni dediği imkânsız kolaylık biçiminde yaşadığı ve yansıttığı bu engin hoşgörü karşısında sözden başka bir gücün etkisiyle irkilmiştim.. On beş yıldır kendimi şayet bir zerre derleyebilmiş isem Salih Amca'nın bu kökten uyarısının payı büyüktür. O günden sonra öyle zamanlar oldu ki, en çok sevdiğim kişilerin beni hayal kırıklığına uğratan davranışları karşısında hep Salih Amca'yı hatırlayarak incinmemeye çalıştım. Hâlâ çok iyi biliyorum ki, incinmemeyi öğrenmek, belki de hayatta insanın iyi insan olması için muhtaç bulunduğu her şeyi öğrenmesi demek.. İncinmemeyi öğrenmek gibi bir derdi olanın, incitmeye vakti olabilir mi? Salih Amca'yı uğurlarken hem inancımı ve hem de Mevlana'ların, Yunus'ların yolunu bir kez daha sevdim. O bir ayet gibi yaşadı. İnsana ibret teşkil etti, Allah'ın varlığına kanıt oluşturdu. Hakiki sufiliğin hiç kimseyi rahatsız etmeyen sade güzelliğini abideleştirdi. Müslüman olmanın zorlaştığı, sadece güzelliklerle anılacak Müslüman kişilerin nadirleştiği, ahalinin sokakta görünce ve tanıyınca 'Aman Allah'ım ne hoş insan' diyeceği türden Müslümanların büsbütün seyreldiği bir çağda Salih Amca sayesinde beşeriyete olan umudumu, gerçek İslam'a duyduğum güveni bir daha sevdim. Onun mezarına son toprakları attıktan sonra vakit daralacak endişesiyle koşup yazımı yazmaya başlamıştım ki dizüstü dedikleri alet çalışmaz oluverdi. Hadi gazetedeki köşeyi bir gün başka şeyler doldurur, bir özürle sıkıntıyı telafi ederler.. Ya setlerde senaryo bekleyen onlarca insan ne olacak? İyi bir ders tabii.. Sen misin sükkutbu olan Salih Amca'yı yolcu ettikten dünya paniğiyle eli ayağı birbirine dolaşan.. Bir dolaştıralım da sen gör! (Farkındalık için bu dolaştırma da bir lütuf..) Bilgisayarı kapıp tamire koşturdum, hemen olası değil.. Zar zor bir F klavye bulup yazıyı tamamlamaya çalışıyorum.. Bu büyük insanla ilgili olarak tanıklık ettiğim güzelliklerden birkaçını, umduğum kadar derin bir tatla anlatamadığımı fark ediyorum.. Salih Amca, daha ayrılığın ilk saatlerinde eksikliğini fena hissettirmeye başladı.. Eskiden veya şimdi, tamamen veya geçici olarak sevdiklerinden ayrı düşmüşlere selam olsun, ferahlıklar gelsin...
|