| |
Petrol, kömür, nükleer
Tam da Avrupalı Yeşiller'in İstanbul'da toplandıkları gün petrolden, nükleer enerjiden söz etmenin zamanlama açısından hiç de isabetli olmadığını biliyoruz. Birbiriyle ilgisiz gibi görünen ama aslında tavuk-yumurta örneği kadar sıkı ilişkili iki haber bizi bu konuyu ele almaya zorladı. Haberlerden ilki petrol fiyatlarının yeni bir rekor kırması. İkincisi ise Akkuyu'da olmayan nükleer santralın ilk emeklilerini vermesi. Ham petrolün varili dün 55.33 dolara çıktı. Neden? O kadar çok ki... Nijerya ve Norveç'te petrol işçilerinin grevi, Irak'taki belirsizlik, Çin'deki hızlı büyümenin piyasalardaki arz-talep dengesizliğini kamçılaması, İvan kasırgasının Meksika Körfezi'ndeki üretimi aksatması... Ve bunlara ek olarak ABD'nin kalorifer yakıtı stoklarının mevsim normallerinin yüzde 15 altına indiğinin açıklanması...
İyimserler-karamsarlar Yüzyılın en sert kışının kapıya dayandığı bir dönemde petrol fiyatları daha nerelere tırmanacak? İki görüş çatışıyor. İyimserlere göre, yakın gelecekte, en geç 6 ay içinde 35-40 dolar aralığına gerileyecek. Örneğin, Avrupa Merkez Bankası ortalama fiyatı bu yıl 34.6 dolar, gelecek yıl ise 31.8 dolar olarak tahmin ediyor. Kötümserler ise fiyatların çok uzun süre yüksek düzeyde kalacağını söylüyor. Örneğin Alman Merkez Bankası'nın (Bundesbank) dün açıklanan aylık konjonktür raporunda, petrolün 50 doların altına düşmesini beklemenin hayal olacağı belirtiliyor. "Kim haklı çıkacak" sorusunun henüz yanıtı yok ama bugüne kadar hep karamsarların tahminlerinin doğrulandığını hatırlatalım... Petrol fiyatlarında müthiş tırmanışın önemli bir yararı oldu: Alternatif enerji kaynaklarını daha rantabl konuma getirdi. Özellikle de kömür ve nükleer enerjiyi.
Yanlış tercihin bedeli İlki, yani kömür Türkiye'de bol. 8.4 milyar ton linyit, 1.1 milyar ton taşkömürü, 1.1 milyar ton bitümlü şist ve 82 milyon ton da asfaltit rezervi var. Bunlar bilinenler. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı çok daha yüksek olduğuna inanılan (linyit için 15 milyar tondan söz ediliyor) rezervlerin gerçek boyutunu ortaya çıkarmak için 2005'te kömür arama seferberliği başlatacak. Ancak bilinen rezervler bile yeterince değerlendirilmiyor. Linyit potansiyelinin sadece yüzde 40'ı kullanılabiliyor. 28 bin megavat dolayındaki toplam elektrik üretim kapasitesinin de yalnızca 8 bin megavatını kömür yakıtlı termik santrallar oluşturuyor. OECD ülkeleri içinde en düşük paylardan biri. Üstelik, Türkiye'deki rezervler kalori değeri açısından ısınmadan çok elektrik üretimine uygun olduğu halde... Pahalı petrolün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kömür sahalarına ve termik santrallara yatırımı teşvik etmesini umuyoruz. Böylece bu kadar zengin rezervler varken ithal kömüre dayalı santral kurmak gibi, ekonomik açıdan rantabl olmayan doğalgaz çevrim santrallarına yüklenmek gibi yanlış tercihlerin Türk halkına ödettiği ağır fatura belki bir ölçüde hafifletilebilir. Nükleer enerjiye gelince... Savunmak öyle her babayiğidin harcı değil. Çokuluslu şirketlerin adamı olmaktan çevre düşmanlığına kadar her türlü suçlamanın hedefi yapılmayı peşinen kabul etmek gerekiyor. 1976'dan bu yana tüm hükümetlerin gizli düşü olan ama hepsinin de pes ettiği bu konuda "Bir değil üç nükleer santral birden kuracağız" diyen AK Parti iktidarı bakalım sonuna kadar gidebilecek mi? Gidemeyecekse, hiç değilse Akkuyu'daki işçilerin kadrolarını başka kurumlara aktarsın...
|