kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Ramazan balayı mı, çöl ayı mı?

Aşk yoksa sulak bağlar da çöl.. Ramazan Müslüman için balayı ama aşk varsa..
Bu inançladır ki, Ramazan gireli beri dört gündür televizyonların iftar ve sahur programlarına eleştirici gözle bakmamaya çalışıyorum..
Niçin mi?
Gözüm değdikçe, bireylerinden biri olduğum dindar kesime hükmeden estetik yoksulluğun kanırtıcı belirtileriyle karşılaştığım için..
Tabii bu yoksulluğun tek sebebi maddi imkansızlıklar değil.. Adamın büyük serveti vardır; ev yapmak için bir çuval para dökecektir ama ortaya sözde kemer penceresiyle yerli (!) yahut İslami (!) nitelikte karikatür bir yapıdan başka şey çıkmayacaktır.
Estetik yoksulluğu her zaman bilgi ve beceri ile de aşılamıyor. Estetiği bilmek bile, rafine zevk sahiplerinin hiç değilse saygı duyacağı bir ürün yaratmanıza yetmiyor.. Aşk olmayınca estetik de olmuyor..
Ramazan'da bu estetik yoksulluk, şiir, sohbet ve müzik adı verilen bir kalitesizlik tufanı olarak radyo ve televizyonlardan üstümüze yağıyor..
Bu durumun biricik istisnası sufi musikisinin eski örnekleri..
Yeni deneyler, özellikle bazı kasideler felaket derecede arabesk.. Kullananların çoğu da, Osmanlı'ya hayran kimseler.. Oysa bu örneklerin pek çoğu, Osmanlı müzisyenini mezarından hoplatacak cinsten ciyak ciyak..
Böyle bir ortamda, yüzlerce yıllık tekke musikisinin şahikalarından bir ilahinin düzgün icra edilişine tanık olduğunuz zaman başka bir boyuta geçiyorsunuz.
Oysa bu ilahileri bin kere dinlemişsinizdir.. Ama onlar hakiki usta işidirler; en önemlisi aşk ürünüdürler..
Yanmayan kişi ne kadar büyük hünerle türkü yakarsa yaksın kimsenin yüreğine ateş düşüremiyor.. Yanan ise kimseyi yakmak gibi bir amacı veya tasası olmadığı halde sizi alevlere düşüren eserler yaratıyor.
Hah, bir de 'yaratmak' diyorum!! Üstelik Ramazan günü!.. Pek çok mollaya göre gittim ben! Çünkü onlar o kadar yücedirler ki, Allah'ın şanını haşa Allah'tan daha çok sakınırlar. Kur'an-ı Kerim'de bizzat Allah 'Yaratıcıların en güzeli olarak Allah ne mübarektir' diye buyurduğu halde kimi kimden sakındıkları bilinmez. İstediğin kadar dil dök:
-Allah en yüce Yaratıcıdır ve onun bu isminin yansımasına mazhar olan sanatçıda yaratıcı cevher vardır..
Hayır, Allah'a ortak koşmak gibidir.. Tanrı'nın böyle anlaşıldığı bir muhitte hakiki değil mecazi anlamda 'yaratım' ürünü nasıl ortaya çıksın?
O zaman da ecdadın halis altın değerindeki ilahilerinin kıymeti bilinmez.. Bilinmediği için de, İslam'ın en ruhani demlerinden olan iftar vaktine o muhteşem ilahiler dururken, rahmetli büyüğüm aziz İsmail Oğuz'un deyişiyle 'besmelesiz meslek' gazetecilikten ilham alınarak 'dini aşksızlık anıtları' niteliğindeki yavan mülakatlarla eşref saatler israf edilir..
Kimi bu aşk saatinde ahkam keser, kimi güya mikrofonun uzatıldığı yerdeki iftarların nasıl geçtiğine ilişkin sade suya tirit beylik sorularla zaman israf eder..

***

Bir de şu 'Eski Ramazanlar' muhallebisi yok mu?
Müslümanların kendi çocuklarını Ramazan'dan caydırmak için böyle bir herzeyi ballandıra ballandıra yemelerine bir türlü akıl erdiremiyorum.
Behey mübarek ademoğlu, gençlere ve çocuklara adeta 'Ağzınızla Anka kuşunu kapsanız, bizim Ramazan'dan aldığımız tatları alamazsınız' demeye getirmenin alemi ne?! Zaten 'zevk düşkünü' olması için neredeyse saniyede bir iletişim bombası yiyerek manevi hazlara yatkınlığı büsbütün zayıflamış bu çocuklara ve gençlere ne kastımız var? Her sene bir ay boyunca dilimizden düşürmediğimiz bu nostaljik masturbasyonlarla onları Ramazan'dan ve tutuyorsa oruçtan büsbütün koparmak mı istiyoruz?

***

Gösterişi hayatımızın her anına hakim kıldığımız gibi Ramazan'ın bütün derin haz alanlarına da sokmaya çalışıyoruz. Vebal ne teknolojinin, ne İslam'a düşman (!) olanların.. Vebal atası aşksız Müslüman'ın..
İdeolojik İslamcılık -siyasal İslamcılıktan daha geniş bir çerçeve olarak- süreç içinde bir 'Entelektüel Ramazan' üretti.. Bu estetik yoksulu 'Entelektüel Ramazan' maalesef kötü paranın iyi parayı kovduğu gibi 'Aşk Ramazanları'nı tamamen değilse bile büyük ölçüde kuruttu..
Selam olsun onlara ki, bir başına kabalalıkların toplam aşkını yaşarlar.
Onların Ramazan'ları Ramazan olduğu gibi, başka ayları da Ramazan'dır.
Ramazan aşık ile maşukun balayıdır..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Güvenlikçinin güvene ihaneti   / 18-10-2004
 Kimlik mızıkacılığı   / 15-10-2004
 Türkiye'yi Sonderschule' leştirmek   / 14-10-2004
 Paşaya hürmet, maşaya lanet!   / 12-10-2004
 Yağmalığın adı devlet   / 11-10-2004
 Kimin gurur tablosu?   / 08-10-2004
 'Yatalak egemenlik' ve 'uygarlık tedavisi'   / 07-10-2004
 Zihinsel vaftiz   / 05-10-2004
 'Ön müzakereler' ve 'art gerçekler'   / 04-10-2004
 Geleceğin kurmayı   / 01-10-2004
ERDAL ŞAFAK
Petrol, kömür, nükleer
Tam da Avrupalı Yeşiller'in...
ÖMER LÜTFİ METE
Ramazan balayı mı, çöl ayı mı?
Aşk yoksa sulak bağlar da...
UMUR TALU
Masumiyet çağı!
Aynı "merhamet" ve "adalet"...
Bir duvar daha yıkılıyor...
Lefkoşa'nın ortasında bulunan alışveriş merkezi ve çarşısını ikiye...
Finale 13 gün kala Bush 8 puan fark attı
Cumhuriyetçi Başkan Bush, seçim yarışı anketlerinde farkı 8 puana...
Pierre'in reçetesi
Pierre'in reçetesi
"Lyon hızlı bir takım. Ama bizde daha yetenekli oyuncular var.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.