Gençler, evliliğinizi kurtarın!
Sevgili okurlar, Bugünden itibaren sizlerle haftada bir, bu köşede buluşup, konuşacak, anlatacak, varsa sorunlarınıza cevap vereceğim. Her seferinde değişik evlilik konularını işleyecek, sizinle problemleri paylaşacağım. En azından başkalarının sorunlarını da öğrenmenizi sağlayarak yalnız olmadığınızı göstereceğim. Suallerinize çözümler üretirken köşemizin ismi olan "Evlilik Sanatı"nı da işleyeceğiz. Evet evlilik bir sanattır. Yeter ki ne yapılacağını, birlikte nasıl uyumlu yaşanacağını, neyin iyi, neyin nasıl olması gerektiğini bilelim. İşte bu köşede bol bol bunları da konuşacağız. Birlikte, şu güzel dünyada "huzurumuzu nasıl satın alacağımızı" öğreneceğiz.
Bir evlilik terapisti olarak bugün genç evlilerden bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz büyük aşklar yaşarken; ümitler içinde evlenir ve illelebet mutluluk bekleriz. Genelde ilk zamanlar havalarda gezer, bol bol balayı yaparız. Birbirimizi tanıdıkça, bazı konularda ufak tefek çıkan pürüzleri, genelde pek hesaba katmayız.
Bizim için mühim olan aşkımız, sevgimiz ve sekstir. Zaman içinde o ilk heyecanımız azalır; gündelik rutin içine girer ve hayatın zorlukları ile boğuşmaya başlarız. Tabii o ilk pürüzler yavaş yavaş filizlenmeye başlar. Genelde karakter farklılıkları; hayat görüşlerindeki ayrılıklar; yetişme tarzı; karşılıklı beklentiler davranışlarımızı etkilemeye ve evliliğimizi yönlendirmeye başlar. Eğer çalışıyorsak, eve yorgun gelip; en ufak hadiseyi problem yapmaya hazır; birer ayaklı bomba gibi, küçücük mutfakta dolanır durur; açlığımızı giderene kadar, 'sen yaptın, ben yaptım, getirdin götürdün veya niye yardım etmiyorsun, ben de insanım' gibi ağız dalaşı yapar dururuz. Ondan sonra sıra; temizlenmeye, birinin diğerine 'çay yap, yok su getir, hayır ben yogunum sen getir' tarzındaki ufak tefek söz ve ego düellolarına gelir. Nihayet televizyon karşısına geçilir ve seven çiftler el ele, diz dize oturmaya; karşılıklı sevgi sözcüklerine geçmeye başlarlar. Veya aynı TV programları sevilmiyorsa, 'benim senin istediğin' çekişmeleri, taraflardan birinin tuturmasıyla orada kalınıp, diğerinin mutsuzluğu ile, kah çekişerek, kah içe atılıp diş bileyerek gece sonlanır.
Derken anneler ve babalar mevzuya dahil olur, 'Gelmediler; verdiler, vermediler; senin annen, benim annem' gibi... Haydi bu sefer de zaten tıpkı annen gibisin; babanın tüm kötü huyları sana geçmiş' tarzında genellikle kırıcı niyetle benzetmeler başlar. Bunlara maalesef anneler ve babalar da katkıda bulunur. ' Oturdu kalktı, yardım etmedi; onun annesi, bunun babası şöyle söyledi, böyle yaptı' tarzında bir sürü laf çiftin başına devamlı kakılır. Gençler, kendi adaptasyon sıkıntıları ile uğraşırken, bir de annelerin ve babaların kaprislerini çeker, tesir altında kalabilirler.
Böyle gider evlilik hayatı, eğer karşılıklı sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü ile beslenmezse, yavaş yavaş çiftlerde bazı aksaklıklara ve kavgalara sebeb olmaya başlar. Karşılıklı birbirini aşağılama; hakarete varan münakaşalar; diş bilemeler; seks problemleri; içe atmaların yarattığı lakayt ve ilgisiz davranışlar çiftleri gittikçe daha büyük problemlere götürür. Neticede eğer birbirlerine hala bağlı ancak ne yapacaklarını bilemiyorlarsa, bize yani evlilik terapistine gelirler. Profesyonel yardım, genelde bu tip çiftlerde çok faydalı olur. Onları önce birlikte, sonra tek tek dinleriz. Genelde yanlış anlamalardan kaynaklanan problemler çabuk halledilir. Çünkü bir hadisenin görünen şekli yanısıra, en az iki üç yanını daha göstererek, şahısları düşündürerek, doğruyu bulmaları sağlanır. Çoğu zaman çiftler onca üzüntü, gözyaşı, bağırtı, çağırtı ve hakaretlere sebeb olan konuların ne kadar basit, ne kadar önemsiz olduğunu görür şaşırır. Bu arada, problem olan taraf bir iki konuşmadan sonra ortaya çıkar. Bazen o kişiye daha çok zaman ayırıp, çocukluğuna dönerek problemin kaynağına ineriz. Veya şahıslarda, ayların birikimi olan bazı panik atak, fobiler veya depresyon şeklindeki ruhi bozuklukları bol bol terapi yaparak; ve bazen de psikiyatristin ilaç yazmasını sağlayarak geçirmeye çalışırız. Burada esas olan şahıs terapi görürken, etrafındaki kişilerin de yardımını onları bilgilendirerek almaktır.
Evlilik terapisinde ev ziyaretleri çok önemlidir. Şahısların normal ev ortamındaki vücut dilleri bize çok şey anlatır. Çifti tanıyan arkadaş, akraba, anne ve babanın, tamamiyle bizde kalan, şahsi gözlemleri en fazla başvurduğumuz tanıma yöntemlerinden biridir. Genelde baskın karakter erkek değilse; kadın erkekten fazla kazanıyorsa; aşağılanan, devamlı eksiklikleri yüzüne vurulan erkek, seks yönünden çok zorlanıyorsa bu evlilikte tehlike çanları çalıyor demektir. Çiftlere çeşitli "ev ödevleri" vererek, kendileri ve eşleri hakkında düşündürerek; bir nevi durum değerlendirmesini yazılı olarak yapmalarını sağlayarak; hem şahısları tanır; hem de onların birbirlerini anlamalarını sağlarız. Terapinin son zamanlarında ise çiftleri birlikte alır; şahısların sıkıntılarına uygun sual sorarak; kaşılıklı konuşmalarını sağlarız. Genellikle bir nevi problemlerle yüzleşme tarzındaki bu konuşmalar çok faydalı olur. Zaten burada ne günah çıkartma; ne suçlama; ne taviz verme ne de suçlu arama mevzubahis değildir. Burada gaye, söylenemeyen, ön yargılı davranışlar sonucu görülemeyen gerçekleri dile getirmek, biriktiği için kanalize edilemeyip yaraya dönüşmüş problemleri elimine etmektir. Şahıslara bir takım pratik çözümler önermek; altından kalkılamayacak problemleri görmezden gelme yollarını göstermek; hayatın güzelliklerinin, gençliklerinin değerini bilip birbirlerinin kıymetini yeniden hatırlatmak genellikle biz evlilik terapistlerinin bu güzel çifte yapabileği en son zevkli yardımıdır.
Konuşalım, soralım, öğrenelim,birlikte çözelim, sorunları paylaşalım, rahatlayalım! Evliliğinize ilişkin sormak istediğiniz sorular için... Cep telefonum (0536) 263 04 05,faks numaram (0212) 202 64 97,iş telefonum (0212) 352 52 25-26.
Selin Özkök Karacehennem
|