kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 

Erkekçe kavga etmeyi senden öğrendim

Orhan Kemal Nazım Hikmet'e söylüyor. Diyor ki "Şair olacaktım senin yüzünden olmadı." Bugün istikametiniz Cihangir olmalı

Sen Prometenin çığlıklarını kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam
Sen benim mavi gözlü arkadaşım
Kabil değil unutmam seni
26 Eylül 1943 seni yapayalnız bırakıp hapishanede bir üçüncü mevki kompartımanda pupa yelken koşacağım memlekete
Tren bir güvercin gibi çırpınarak istasyona girecek
Gözü yaşlı bir genç kadına beş senenin ardından kocasını getirecek
O dem ki boş verip istasyon halkına Yanaklarından öperken sevgilimi Sen neşeli mavi gözlerinle bakacaksın içimden bana
O dem ki yürekten her şey atılacak
Ekmek, kin hasret, fakat Nazım Hikmet
Sen şu kadar kilometre uzakta kalmama rağmen
Aydınlık yüreğimin duvarına dayayıp sarı saçlı başını
Batan bir yaz güneşi hüznüyle ağlatacaksın arkadaşını
Günler geçecek ekmek derdi çökecek omuzlarıma
Fabrika, makinalar tezgahım
Sana şeker kamışı, portakal yollayacağım
Karım yün çorap örecek, her hafta mektup yazacağız
Askere almazlarsa eğer
Unutabilir miyim seni
Tahtakurusu ayıkladığımız hapishane gecelerini
Ve radyoda şark cephesinden haber beklediğimiz
Müthiş anların küfürünü
Radyonun yanındaki duvara kurşun kalemiyle abus insan yüzleri çizmiştin
Unutabilir miyim seni hiç?
Hala beton malta boylarında duyuyorum
Takunyaların sesini!
Unutabilir miyim seni?
Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim
Hikaye şiir yazmayı Ve erkekçe kavga etmeyi, senden!

***

Orhan Kemal'in şiir yazdığını biliyor muydunuz? "Gurbet Kuşları", "72. Koğuş" yazarı Orhan Kemal'den bahsediyorum. Ne müthiş bir aşk kitabıdır o, "Bir Filiz vardı". Okudunuz mu? Bugün kendinize hatta edebiyattan hoşlanan arkadaşlarınıza, karınıza, kocanıza, varsa özellikle çocuklarınıza bir iyilik edin. Cihangir, Akarsu Caddesi no: 32'ye bir uğrayın. Ne mi var? Orhan Kemal müzesi var orada. Öncelikle bütün fotoğrafları, kıyafetleri, okuduğu kitaplar, yatak odası, daktilosu, kısacası her şeyi... Oğlu Işık Öğütçü büyük emek verip hazırlamış. Öyle müze kelimesin duyduk diye korkmayın, bir saatinizi ayırmanız yeterli. Bir saat diyorum çünkü önce Orhan Kemal'in yaşadığı odayı gezecek, fotoğraflarına bakacak ardından kitaplarını okumak isteyeceksiniz. Uzak değil yan tarafta bütün kitaplarının indirimle satıldığı bir kitapçı var. Sadece kitap değil kendi sesinden kasetlerini de bulabilirsiniz ünlü edebiyatçının. Ruhunu doyurduktan sonra iş karın doyurmaya gelecek tabii... O da düşünülmüş. Bir adım ötede İkbal Kahvesi. Çay 750 bin lira. Karışık tost 2 milyon. Mutlaka moda bir yerler görmeliyim diyorsanız onun da kolayı var, madem gelmişsiniz Cihangir'e kadar 100 metre daha yürüyün oturun şu meşhur "Leyla" ya. Her masada başka bir ünlü sima, cebiniz İkbal'e kıyasla yanacak ama her şeyin bir bedeli var tabii. Yemeğinizi nerede yediğiniz çok da önemli değil, müzeyi mutlaka gezin.

***

Orhan Kemal şiirlerinin çoğunu Bursa Cezaevi'nde yazmış. Ailesine, karısına duyduğu özlemi dile getirmiş. Her şiirden sonra soluğu arkadaşı Nazım Hikmet'in yanında alırmış. Nazım Hikmet bazı şiirleri dinledikten sonra şöyle dermiş "Yeter kardeşim yeter, bir başkası lütfen" ya da rezalet, berbat gibi tanımlamalarda bulunurmuş. En sonunda bir gün Orhan Kemal bir roman başlangıcını okumuş büyük şaire. "Ayaklarında takunyalar koşarak heyecanla gelerek sordu, siz mi yazdınız bunu? Çekinerek 'Evet' dedim. 'Birader' dedi. Neden bahsetmediniz bundan? Siz hikaye roman yazın." Orhan Kemal, bu öneriden sonra düz yazıya geçmiş. İyiki de geçmiş ki o muhteşem eserler ortaya çıkmış. "İyi şair olmadığın için iyi hikayeci oldum" diyor. İyi şair olamazdım çünkü önümde dev gibi Nazım vardı. Nazım, aşılması zor ve olanaksız sarp bir dağdır. Nazım şiir püskürten volkanik bir yanardağ sanki. Öyle tuhaf söylüyor ki namussuzum bütün sözlerinden bal gibi şiir sızıyor. Bir bal peteği gibi, mumu balına nazaran çok az, balı yani şiiri ise vıcık vıcık." Orhan Kemal'in hapishane arkadaşı Nazım Hikmet için yazdığı şiir ilk defa okuyunca kendisine biraz haksızlık etmiş diye düşündüm. Ya sizce? Eskiden kızlar toplanır şiir günleri yapar, yüksek sesle şiir okurduk. Çok duygulanırdık çok. Hem şarap içer, hem de Asaf okurduk. Arada bir iki satır da biz attırırdık. Yazıyı yazarken niye uzun zamandır bunu yapmıyoruz diye düşündüm. Niye sahi? Aşk, şiir, duygusallık bu kadar mı gitti hayatımızdan? Bir iki satır karalamak, okuduğumuz bir şiirin üzerinde konuşmak için illa da aşk acısı mı çekmek gerekiyor yani? Evliyken olmuyor mu bu işler?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kötülük genetik mi yoksa sonradan mı?   / 09-10-2004
 "Seri ol" deyip popoma vurulmasın   / 02-10-2004
 Erkekçe kavga etmeyi senden öğrendim   / 25-09-2004
 Dünyada erkek sayısı azalıyor mu?   / 18-09-2004
 Kadınları en iyi anlayan yazar   / 11-09-2004
 Ölmeden önce mutlaka Ateş Hattı'na katılın   / 04-09-2004
 Fotoğraflar iyi ama sen yoksun   / 28-08-2004
 Fener'in konuyla ilgisi nedir hayatım?   / 21-08-2004
 Annenizi tanıyor musunuz?   / 14-08-2004
 Sallama çayı sevmiyorum   / 07-08-2004
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Evinizde işler yolunda...
Sahura kadar dört öğün şart
Ramazan boyunca sağlığınızı ve kilonuzu korumak için yemeklerinizi iki yerine...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.