|
|
|
|
|
|
Cibali Hayal'e Taşındı
Cibalikapı Balıkçısı artık Çubuklu'da.
*** Cibali'den Çubuklu'ya lezzet transferi yapıldı
Haliç kıyısındaki Cibalikapı Balıkçısı, bu yaz Çubuklu Hayal Kahvesi'nin içinde de hizmet veriyor. Mezeler aynı fiyatlar biraz daha yüksek.
Eski okullarıma, daha önce çalıştığım yerlere, işletmecisi ve adı değişmiş restoranlara gitmekten hoşlanmam. Zira bu yerlerin belleğimde bıraktığı izlerin, yeni ortama uymaması beni yadırgatır. Bu haftaki yazımın konusu işte bu türden bir restoran. Geçen yıl Çubuklu Hayal Kahvesi adıyla servis verirken, bu yıl aynı yerde Cibalikapı Balıkçısı adı altında ve Cibali'deki bu restoranın şubesi olarak açılmış. Manzara aynı, masa ve sandalyeler aynı. Fark servis elemanları ve yemeklerde. Kuşkusuz manzara, üzerinde özenle durulması gereken bir özellik bu restoran için. Mekan, Boğaz'ın en geniş kısmı, Beykoz koyu kıyısında. Kuzey rüzgarlarına kapalı. Yaz aylarında irili ufaklı onlarca gezi teknesi Dolmabahçe'den aldıkları konuklarını Boğaz'ın Anadolu kıyısı boyunca bu koya kadar getirdikten sonra akşam yemeği verirler ve burada tekneler uzun süre oyalanır. Zira genellikle Boğaz'ın en sakin kesimidir. Çubuklu'da, birbirine çok yakın üç mekan aynı rıhtımı paylaşır. Çubuklu 29, Hayal Kahvesi ve Sunset Marin. Cibalikapı Balıkçısı, Hayal Kahvesi'nin içinde. Aracınızı otoparka bıraktıktan sonra Hayal Kahvesi'ne gitmek için kapkara bir tünel içinden 50 metre kadar yürümeniz gerekiyor. Ne yazık ki bütün restoranların çöpleri bu civarda depolandığı için olsa gerek, tünele girişinizden Hayal Kahvesi'nin kapısına ulaşıncaya kadar ağır bir koku sizi takip ediyor. Sadece servis motoruyla karşı sahilden gelecek olursanız, kokudan kurtulabiliyorsunuz. Hayal Kahvesi'ne girdiğinizde önce bir tapas restoranı ve bar kısmını geçiyorsunuz. Yemek saatinde henüz canlanmaya başlamamış olan disko kısmını de geride bıraktıktan sonra Cibalikapı Balıkçısı'na ulaşıyorsunuz. Eğer birkaç adım daha ilerleyecek olursanız, aynı mekanda, arada hiçbir sınır bulunmayan bir başka restorana geçmiş oluyorsunuz. Burası da bir kebapçı. Ben ancak yemeğin sonuna doğru aynı yeri iki restoranın paylaştığını fark edebildim. Çubuklu'daki Cibali Balıkçısı'nın manzarası Boğaz'ın hiçbir yerinde olmadığı kadar değişik. Maslak'taki gökdelenler burada küçük çapta bir New York silüeti oluşturuyor. Geçen yıla göre masalar arasındaki mesafe daha azalmış. Bunun nedeni, mekanın yarısının et ve kebap restoranı olarak kullanılması olsa gerek. Aslında pek çok balık lokantasında olduğu gibi, burada da mezeler yemek listesinden değil, masanıza getirilen tepsi içinden seçiliyor. Geniş bir seçenek sunulmuş. Közlenmiş patlıcan, çiroz, kuru börülce salatası, içine ceviz sıkıştırılmış zeytin, ahtapot salatası, lakerda, beyaz peynir seçtiğimiz mezeler arasındaydı. Çiroz, uzun zamandır rastlamadığım kadar yumuşaktı. Lakerda ise özensiz biçimde sunulmuştu. Ortasındaki siyah kısım çıkarılmadığı gibi, iyi temizlenmemişti. Ağza kılçık geliyordu. Bu arada Girit mezesi adı verilen, fıstık, ceviz, beyaz peynir ve çeşitli baharattan oluşan bir tür ezme, restoranın spesiyal mezesi olarak sunuldu. Son birkaç yıldan beri özellikle içkili lokantalarda görmeye alıştığımız deniz börülcesine ek olarak, yine deniz kıyısında yetişen, daha ince yapraklı bir ot da ada börülcesi" adıyla menüye girmişti. Aynı bitkiyi birkaç gün önce ilk kez Alaçatı pazarında, bu kez deniz fasulyesi" adıyla görmüştüm. Bu ot iyice yaygınlaşıp tek bir isim üzerinde birleştirilinceye kadar isim kargaşası sürecek gibi.
KALECİK KARASI UCUZLAMIŞ Ara sıcak olarak kalamar tava, vantuzlarıyla birlikte ızgarada pişirilmiş ahtapot ve balık böreği servis edildikten sonra sıra balıklara geldi. Aslında hiçbirimizde ana yemek yiyecek hal kalmamıştı. Yine de levrek, çipura gibi çiftlik balıklarının dışında tekir, minekop ve şiş fener balığı arasından bir seçim yapıp ortaya fener şiş getirttik. Yağsız bir balık olmasına rağmen kurutulmadan pişirilmişti. Yemeğin üzerine garson, meyve dışında, tahin, pekmez, rendelenmiş elma ve dövülmüş Antep fıstığının fırında pişirilmesiyle hazırlanan bir tatlı önerdi. Kışın belki cazip olabilecek bu tatlı, ağustos sıcağında ağır kaçıyordu. Şarap menüsü ise oldukça iyi hazırlanmıştı. Aralarında piyasaya yeni giren Cankara şaraplarının da bulunduğu Diren, Doluca, Kavaklıdere'nin ürünlerinin yanı sıra bazı ithal markalara da yer verilmişti. Geçen yıl Hayal Kahvesi'nin şarap menüsünde 75 milyon fiyatla yer alan Kavaklıdere Kalecik Karası bu yıl 38 milyona açılıyordu. Diğer markalar da 26 milyon ile 60 milyon lira arasında fiyatlandırılmıştı. Dolayısıyla geçen yılki, şarapları aşırı pahalıya satma hatası bu yıl tekrarlanmamıştı. Cibalikapı Balıkçısı yazın sonunda Çubuklu'da Hayal Kahvesi'nin kapalı kısmında faaliyetini bütün kış sürdürmeye hazırlanıyor. Söylendiğine göre, bu yerde deniz manzarası olmayacak, buna karşılık sıcak bir şömine görüntüsü gözü okşayacakmış. Cibalikapı Balıkçısı'nı Cibali'den bilenler, Çubuklu'daki mezelerde alışkın oldukları tatları bulabiliyorlar. Bilmeyenler için söyleyeyim, mezeler taze ve lezzetli. Ancak Cibali fiyatları, Boğaz'a gelindiğinde bir miktar yukarı çekilmiş. O kadarı da Haliç ile Çubuklu sahili arasındaki kalite farkı için olsa gerek...
CİBALİKAPI balıkçısı Hayal Kahvesi'nin içinde. Önce bir tapas restoranı ve bar kısmını geçiyorsunuz, yemek saatinde henüz canlanmamış olan diskoyu da geride bıraktıktan sonra balıkçıya ulaşıyorsunuz
Deniz Erbil
|
|
|
|
|
|
|
|
|