| |
Van'ın uydusu...
Üç yıl önceye göre kent daha bir derlenip toparlanmış... Demir filizlerinin göründüğü, tozlu caddelerle sokakların yerlerini şık oturma mekanları almış... Vanlılar'la konuştuğunuzda, hayvancılığın öldüğü, sınır ticaretinin engellenmesi nedeniyle ekonominin felç olduğu, adam başına bin beş yüz doların altında gelire sahip kentlere verilen desteğin il için yeterli olmadığı, daha seçici önlemlere de ihtiyaç duyulduğu anlatılıp durulsa da, ben Van'ı bir önceki gezime oranla çok daha gelişmiş buldum...
*** Daha nitelikli hale gelen sadece kentin içi değil... Gölün yanındaki salaş balıkçı lokantası bile hem kat çıkmış, hem cilt bakımı yaptırmış, hem de makyajı eksik etmemiş... Birkaç yıl önce, Van Gölü'nün üzerindeki uzun mendirek de yoktu... Ucunda iskele bulunan ve Vanlılar'ın gezinti yolu olan bu mendireği gezerken bir deniz kentinde dolaşır gibi oluyorsunuz. Zaten Vanlılar da göle "deniz" diyor... Göle doğru gitmek için İskele Caddesi'nden geçiliyor. Meğer İskele Caddesi Türkiye'nin en uzun caddesiymiş... Geçenlerde televizyonda bir bilgi yarışmasında soru da olmuş ama yarışmacı bilememiş... Uzunluğunu merak ettim... Yedi kilometreden daha fazla... Aklıma Fransa'daki öğrencilik yıllarım geldi. Orada da Paris'i daha derinlemesine tanıma egzersizlerimizde Vaugirard Caddesi'nin beş buçuk kilometrelik boyu ile Paris kentinin en uzun caddesi olduğunu bilirdik... Şimdi Van'ın oraya fark attığını öğrenmiş olduk...
*** Van, yapılan anketlerde Türkiye'de AB üyeliğini en çok isteyen kent olarak ilk sırada yer alıyor... Zaten ben de, Çatak Derneği'nin diğer sivil toplum örgütleriyle birlikte "Türkiye ve AB" konulu bir toplantı düzenlemesi nedeniyle yeniden oralardaydım... Çatak Derneği'nin, diğer kuruluşları da ardına alıp, böyle bir toplantı düzenlemesi Van'ın bu konudaki cevvaliyetini gösteriyor... Bir bakıma Van AB'ye girmiş gözüküyor...
*** Ancak bir de Van'ın AB'ye girmeyen yanı var... Onu da Van'a özgü sabah kahvaltısını yaparken öğrendim... Kentin iş adamları ile ekonomik ve sosyal durumu konuşurken, Van'ın epey bir süre önce, bedeli karşılığında istenen hizmeti veren bir uydu ile anlaştığını, istendiği anda kente ait tüm bilgilerin edinildiğini söylediler. Kısacası Van'ın pek kimsenin bilmediği, belediye ve valiliğin de kullanmadığı bir uydusu var...
*** Uydu ile ilgili en çarpıcı bilgi, "Van sokaklarının üçte birinin çıkmaz olduğu" yönündeydi... Söylentilere göre, yetkiyi ele geçiren eşe dosta yol götürdüğü için, yolların üçte biri çıkmaz sokaklardan oluşmaktaydı... Uydunun daha verimli kullanılması halinde kentin tüm tomografisi çekilebiliyor... Örneğin, Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü'nün durumu... Göl'ün kirlendiğini gözlerinizle görüyorsunuz... CNN bununla ilgili özel bir haber yaptı... Van en çok AB'ye girmek isteyen kentimiz ama kentin yüzde 60'ının hala kanalizasyonu yok ve kentin tüm atıkları göle yönlendirilmiş... Göl ölüyor... Uydudan bakılınca da ölüyor, bakılmayınca da...
*** Uçakta, Denizcilik Müsteşarlığı'nın üst düzey bir yetkilisi Van Gölü'nün etrafındaki çeşitli yerleşim merkezleri arasında işletilecek olan hızlı vapuru sefere koyacaklarını söyledi... Ona uydudan haberi olup olmadığını sordum, yokmuş... Van Gölü'nün yarısı Van'da, diğer yarısı Bitlis'te... Gene televizyon haberlerinden, koli basilinin Tatvan kıyılarında çok yükseldiğini, kabul edilebilir sınırın beş-altı misli üstüne çıktığını gördüm...
*** İlginç bir ülkeyiz... Hayvancılık yapan bir kentimiz, geçimini sınır ticaretinden karşılamak için çırpınırken, bir yandan da uydu kiralıyor... Böyle önemli bir hamleye rağmen, atıkların yarısından fazlası göle dökülmekte, sokakların üçte biri de çıkmaz... Van'ın ileri yüzü ile, geri yüzü tek bir hale dönüşüp, içlerinde barıştıklarında biz de AB'ye girmiş olacağız...
|