| |
|
|
Yalı uğursuz değil, Boğaz'ın büyüsü bozuldu...
Erol Aksoy'unken TMSF tarafından satılan Yeniköy'deki Tahsin Bey Yalısı'nın "Uğursuz" olduğuna bizim gazeteci arkadaşlar karar verdi ya. İstediği kadar yalının bundan önceki sahibesi Nazlı Ilıcak "Yalı uğursuz falan değildi" diye yazı yazıp garanti versin, faydası yok. Bu yalı hakkında haber yapıldığı zaman mutlaka "Uğursuz" kelimesini de göreceğiz demektir. Kimse, her işbaşına gelişlerine ya askeri darbeye ya ekonomik krize sebep olan siyasi kadrolara uğursuz demeyi aklına getirmez. Belki de, bu isimlerin tazminat davası açması ihtimalinden ürkülür. Oysa bu yalılara önce sahip olup sonra satmak durumunda kalan iş adamları, çok büyük ölçüde "Kötü Yönetim" nedeniyle zor duruma düşerler. Levent'ten Büyükdere'ye giden bulvarın üzerindeki gökdelenler de mi uğursuz sanki? Hemen hepsi ya sahip değiştirdi, ya da üzerlerinde tedbir var. Barajcı Tahsin Bey Yalısı'na, bir Yeniköy çocuğu olarak 1950'lerden beri girip çıkmışlığım var. Aslında sade bu yalının değil bütün Boğaz yalılarının sorunu, uğursuzluk falan değil. "Yalı"ların uğuru değil, "Büyü"sü kaçtı. O yalılar yapıldıkları zaman da, 1960'ların sonuna kadar da, Boğaz suları, Mavi Yolculuk denizlerinden daha temiz, daha maviydi. Yalılarda yaşayanların hayatı denize dönüktü. Herkes rıhtımlardan denize atlar, güneşlenir ve arka bahçelere zor geçilirdi. Yeniköy'de rıhtımdan denize gazete düşüp, ıslanarak dibe yapıştığında, harfleri okuyabilirdiniz. Öylesine berraktı sular. Hatırlarım... 1960'lı yılların bir yazında, Tahsin Bey Yalısı'na komşu olan Radyolinci Cemil Bey Yalısı'nın bahçıvanı, budadığı gülleri denize atmış.. Denizin üstü güllerin rengarenk yaprakları ile kaplanmıştı. Komşu yalılardakiler de "Deniz Kirlendi" diye yakınmışlardı. Derken Boğaz gerçekten kirlendi. Denize giren ya mantar kaptı, ya da hastalanmaya başladı. Ondan sonra yalı sahipleri, bunları birer villa gibi kullanmaya başladılar. Denize girmek için Göcek'e, Bodrum'a, Çeşme'ye, Cannes'a falan gitmeye başladılar. Son 10 yılda yalısından denize giren kaç kişi vardır acaba? Oysa yalı çocukları denizden hiç çıkmazdı. Yalısı olanın rıhtıma bağlı bir ufak teknesi olurdu. Yalı sahipleri, yatlar, yelkenliler alıp, yaz mevsimi gelince yalılarından kaçmaya başladılar. Zaten Boğaz da, artan deniz trafiği nedeniyle, pislenmesi yetmezmiş gibi gürültülü ve güvensiz olmaya başlamıştı. Yalılar yalıyken, denize girmek için karpuz kabuğunun denize düşmesi beklenirdi. Şimdi 12 ay karpuz kabuğu dahil, her çeşit çöplük artığı, rıhtımların önünü dolduruyor. Yani Tahsin Bey Yalısı uğursuz falan değil. Sadece Boğaz'ın uğuru kaçtı, büyüsü bozuldu. Bir mülk sahip değiştirmekle uğursuz olur mu hiç?. O zaman, asıl uğursuz olan batmış bankalar, iflas etmiş işletmelerdi. Ama siz 40 yılda altı devalüasyon, üç değişik kambiyo modeli, üç askeri müdahale, üç farklı anayasal rejim yaşarsanız, hangi ekonomik faaliyetin uğuru kalır ki?
|