Memur zammının kaynağı...
Ham petrolün varil fiyatı, dün tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı ve 50 doları aştı. Hükümet, ham petrolde son üç aydır devam eden yüksek seyirli fiyatın yükünü, bir süre önce akaryakıt fiyatlarına yüzde 5 zam yaparak yansıtmıştı. Şimdi soru şu: "Ham petrol fiyatlarının, yıl sonuna kadar bu yüksek seyrinde devam etmesi halinde yeni bir zamma ihtiyaç var mı?" Konunun uzmanlarına göre, hiç gerek yok, aksine bu gelişmeler nedeniyle karlılık var. Ancak hükümet tarafından bakıldığında yıl sonuna kadar petrol ürünlerine yeni bir zam kaçınılmaz görünüyor.
Zammın bedeli Neden ise memur maaşları... Daha önce dünkü Bakanlar Kurulu'nda görüşülüp karara bağlanacağı söylenmesine karşın, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in açıklamasına göre konu gündeme gelmedi. Öyle görülüyor ki, Başbakan Tayyip Erdoğan, ilgili bakanlarla bir araya gelip dar kapsam içinde memur maaşlarına yapılacak zammı bu hafta sonuna kadar belirleyecek. Bu zorunluluğun nedeni, 17 Ekim Pazar gününe kadar 2005 yılı bütçesinin Meclis'e sunulacak olmasından kaynaklanıyor. Bütçede memur maaş zammının ne oranda yer alacağı konusunda şu an için net bir şey söylenemiyor. Ancak görünen o ki, memur sendikaları ile rakam üzerinde anlaşamayınca, Uzlaştırma Komisyonu'ndan gelen, yılın birinci ve ikinci yarısı için önerilen yüzde altışar zam oranında fazla bir değişiklik olmayacak.
Artış kazandırdı Bütçeye getireceği bir katrilyon liradan fazla yükün nereden karşılanacağına gelince gösterilen iki kaynak var: Petrol ürünleri ve sigara... Konunun uzmanının başta da söylediği gibi petrol ürünlerine bu yılın sonuna kadar ham petrol maliyetlerindeki yüksek artışa rağmen zam gerekmiyor. Nitekim, TÜPRAŞ'ın yaptırdığı, bu yılın 9 aylık dönemine ilişkin veri raporu da bunu doğruluyor. Rapora göre, her ne kadar ham petrol fiyatlarında tarihin en yüksek artışı gerçekleşmiş olsa da rafineriler bu işten kazançlı çıkmış durumda. Kazanç ise rafinerilerin daha fazla oranda ham petrol işlemesinden kaynaklanıyor; yani sürümden kazanıyorlar. TÜPRAŞ'ın raporunda bu durum aynen şöyle aktarılıyor: "2004'te özellikle Amerika ve Çin ekonomilerinin büyümesi ve petrol ürünlerine olan taleplerinin artmasına karşın, rafineri kapasitelerine ilavelerin sınırlı kalması nedeniyle ürün marjları yükselmekte ve bu durum rafinaj sektörünün karlılığına olumlu katkıda bulunmaktadır." TÜPRAŞ'ın kârlılığı ise ATAŞ ve Larnaka rafinerilerinin kapanmak zorunda kalması dolayısıyla daha da artmış durumda. Rapora göre, "TÜPRAŞ'ın 9 aylık dönemdeki rafineri marjı, bütün yılların en yüksek değeri olan varil başına 4.40 dolar seviyesinde" gerçekleşmiş. TÜPRAŞ'ın bu yüksek karlılığına diğer rafinerilerin aksine, yüksek kükürtlü ham petrol işleme özelliğine sahip olması da etki yapmış. Böylece düşük kükürtlü ham petrolün varil fiyatı çok yukarılarda seyrederken, TÜPRAŞ, yüksek kükürtlü ürünü daha düşük fiyattan alıp işleme olanağına kavuşmuş. Dolayısıyla, referans ham petrolün 9 aylık ortalama varil fiyatı 36.3 dolar iken, TÜPRAŞ'ın işlediği yüksek kükürtlü ham petrol 33 dolar/varil seviyesinde kalmış. Rafinerinin ham petrol ve ürün fiyat artışlarından fazla oranda etkilenmesinin önüne geçmiş.
Kârlılığın maliyeti Geçen yıl sonu itibarıyla 693.5 milyon dolar olan net çalışma sermayesi, bütün olumsuz gelişmelere rağmen, sadece 82.2 milyon dolarlık bir azalma ile 611.3 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Bu verilere bakılarak ve memur maaşlarına kaynak oluşturmasından yola çıkılarak TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesine karşı çıkılabilir. Ancak, başlangıçta kaynak olarak elde tutulan ve özelleştirmesi geciktirilen kuruluşların, devlete sonraki yıllardaki maliyetlerine bakıldığında gerçek daha net anlaşılır. Bugün karlı gibi gözüken ve devlete kaynak oluşturan kuruluşların, daha sonraki maliyetlerinin ve fiyatlarının ne hale geldiğini görmek için Telekom ve Et-Balık'a bakmak yeterlidir.
|