|
|
|
|
|
Benim için namus önemli
|
|
Savaş Ay'ın konuğu, önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak olan kitabında podyum dünyasının kirli ilişkilerini anlattığını söyleyen model Nilay Dorsa.
Viyana'yı tabii ki biliyorum. Avustralya'nın başkenti, kayıklarıyla ünlü.
Kitap yazdım ama okumayı hiç sevmiyorum. Hiç tiyatroya da gitmedim.
Benim için namus önemli. Çırılçıplak pozlar verdim ama onlar sanatsaldı.
Cem Boyner az kaldı başbakan olarak başımızda. Mağazası mı var?
*** Bakire olduğumu fazla deşifre etmek istemiyorum Savaş Abi
Savaş Ay'ın bu haftaki konuğu 'Renkli Dünyanın Kirli Yüzü' adlı kitabında podyum dünyasının iç yüzünü anlatacağını söyleyen genç manken Nilay Dorsa.
Yıllarca" Mankenden oyuncu olur mu?" diye sorduk ya, şimdi de "mankenden yazar olur mu?" dönemimiz başlıyor. Best Model yarışması üçüncüsü, 22 yaşındaki güzel Manken Nilay Dorsa'nın yazdığı kitap haftaya piyasaya çıkıyor çünkü. "Renkli Dünyanın Kirli Yüzü" adlı bu kitapta, şov aleminin pasaklarını ortaya dökecekmiş. Haa Bu arada çiçeği burnunda mankenyazar Dorsa, bilgi- görgü- ihtisas açısından önceki konuklarıma fark atar. İzleyin!..
* Hadi Anlat bakalım arkadaş. Kitabından başlayalım mesela. Defile arasında bile uyuşturucu kullanan çok ünlü mankenler. Yakışıklı delikanlıları ünlü manken olacaksın diye ağına düşüren eşcinsel ajans sahipleri, genç kızları top model yapma vaadiyle iş adamlarına peşkeş çeken menajer ve organizatörler, 'Seni kapak yaparım, haber yaparım ama bana bir kere ...' diye şart koşan gazetecileri bir bir açıklayacağım. Çok can yanacak lakin ortam düzelecek.
* Göreceğiz bakalım... Eğitimin neydi senin Nilay? İzmir Karşıyaka Lisesi mezunuyum. Ama çok tembel bir öğrenciydim Öğretmen olmayı çok istiyorum diye zorla diploma verdi hocalar.
* Hıııı!.. Ama tuttum manken oldum işte. Canımı sıkan şey bana ambargo uyguluyorlar, Çünkü taviz vermiyorum. İstediklerini vermiyorum. Kitapta hep bunları anlatıyorum işte. Yanımda harcanan genç kızları genç erkekleri filan...
* Kimi harcadılar ki? O kadar çok ki. Sadece o da değil. Mesela çok çok ünlü bir şovmen ve menajeri beni iş görüşmesine çağırdılar. Ajans sahibiyle gittim. Bir de baktım ki evmiş orası. Bir de ünlü manken var. Hani ben rahat edeyim diye.
* Eeee sonra?.. Sonra o şovmen benimle salonda yalnız konuşmak istedi. Salona geçince de beni çok beğendiğini, çalışabileceğimizi, ancak elektriğimizin tutup tutmadığını ölçmemiz gerektiğini söyledi.
* Kontrol kalemi mi çıkardı? (gözleri dolarak) Hayır pantolonunu çıkardı...
* !!! Üstüme abandı. İnanılmaz şok geçirmeye, titremeye başladım. O bunu çok normalleştirmiş hayatında. 'Yatmamız lazım hemen!' deyip atıldı. İttim ve çıkıp gittim evden. Ajans sahibiyle ortak planlamışlar meğer. İkisinin da adını açıklayacağım kitabımda.
* Sarsılmışsın belli ki? Evet çünkü benim için namus, dürüstlük ahlak çok önemli. Mesela ben çırılçıplak pozlar da verdim ama onlar çok sanatsaldı. Şamdan'da, Esquaire dergisinde çıktım. Bir de İnternet ortamında. Yalnız o dergide canımı sıkan şey şu oldu. Yazının bir yerinde; 'Çok değişik kadın bu Nilay' demişler.
* Ne var ki bu lafta? Ben kadın değil genç kızım. Bakire gibi yani...
* Gibisi ne bunun?.. Yani tam bakireyim ama bunu çok fazla deşifre etmek istemiyorum.
* !!!!! Hani yani ne bileyim, bazı insanlar yadırgıyorlar. "Hem manken hem nasıl böyle?" filan diyorlar aralarında...
* Kimler diyor? Manken arkadaşlarım. Yani anlayacağın öyle aman aman bir cinsellik yaşayamıyorum. Biraz oğlak burcuyum da...
* !!!! Yani iş iş iş... Önüm açık, hedeflerim büyük. Mesela tiyatroya başladım, Guiness Rekorlar Kitabı'na gireceğiz bu hafta.
* Uzun oynadınız diye gireceksiniz, ille de iyi oynadınız diye olmayabilir. (Mahzunlaşarak) Siz beğenmemiş olabilirisiniz de insanlar ve halk karar verecek esas.
* Tiyatroda oynamak için nasıl bir çalışma yaptın? Hangi oyunları izledin gidip mesela? Hiç oyun izlemedim. Çünkü hiç tiyatro görmedim.
* Nasıl yani hiç mi sahiden? Sahiden hiç. Aslında gitmek lazım ara sıra.
* Kitap filan okumuşsundur ama. Tiyatro olsun ya da başka şeyler konusunda. Sevdiğin yazarlar, şairler filan vardır. Yok. Çünkü ben kitap okumayı da sevmiyorum. Şair ve yazarlara da fazlaca dikkat etmedim. Onları da bilmek lazım halbuki.
* Yani sen hiç kitap okumadın ama kitap yazdın öyle mi? Tabii ama böyle edebiyat gibi değil benimki. Saf saf yazdım. Hani bir genç kızın günlüğü gibisinden.
* Ne konuşalım başka? (Aniden çocuk telaşıyla) Dışişleri bakanımızın adı Abdullah Gül abi!..
* Haydaaa!. Nereden çıktı şimdi o? Gelirken öğrendim bunu. Metroda bir kadına sordum. Dedim ki 'Savaş Ay'a röportaja gidiyorum. Dışişleri bakanı kimdi?' dedim. Kadın şaşırdı. Sonra söyledi ama.
* Deliye bak! N'apayım? Nasılsa soracaksın diye öbürlerini de ezberledim. Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakanımız da Erdoğan'dır gibisinden.
* Çalışıp geldin demek? Dur o vakit şaşırtmaca vereyim. Tayyip Beyden önceki başbakan kimdi peki? (Gülerek) Oralara girme. Mankenlik sor, moda sor, tekstil sor anlatayım.
* Hadi hatırla. Hani Karaoğlan, Kıbrıs Fatihi filan da derlerdi. Eeeeeee!.. Ecevit miydi?
* Bildin bak. Adı neydi Ecevit'in? Iııı... Ona... Valla dikkat etmemişim. Ne Ecevit'ti?..
* Başka biri daha vardı ondan da önce. Gözlüklü hani? Haaa çok güzel?
* Tansu hanımı demedim, hani o erkek olanı, gözlüklü? Yok yok ben ona değil sorduğun soruya dedim çok güzel diye. Cem Boyner'di galiba.
* !!!!!! Ama o az kaldı başbakan olarak başımızda.
* Cem Boyner'in esasen ne iş yaptığını bilirsin, konun çünkü? (Şaşırıp) Tekstil mi yapıyor Cem Boyner? Mağazası mı var?..
* Yordun beni haa!.. (İç çekerek) Ben de çok yorgunum abi. Bir de gelirken zorlandım. Topuklu pabuçla yürümek çok zor. Her yer çukur. Belediye halletmeli bunu...
* Kim İstanbul belediye başkanı? Bilmiyorum onu ama Şişlininkini biliyorum. O adamın fikirlerini çok beğeniyorum...
* Hangilerini? Bi çok şey. Çok yakından ilgilendiğini düşünüyorum işleriyle. Fikirlerini bilmiyorum, pek ilgilenemiyorum.
* Bilmediğin fikirleri seviyorsun yani? Arkadaşlarla filan otururken söylüyorlar ne yapayım? Mustafa Sarıgül, Mustafa Sarıgül diyorlar...
* !!!!! Öyle işte...
* Hangi partiden başkan Mustafa Bey? Bilmiyorum partisini. Televizyon izlemiyorum bu ara. Gazetelere bile ancak şöylesine göz atıyorum.
* Viyana'yı bilirsin? Avustralya'nın başkenti. Kayıklarıyla ünlü.
* Sen benimle kafa mı buluyorsun? Estağfurullah abi? Yani hata yapıyorsam şayet şeydendir. Ben kendi mesleğimden başka fazlaca bir şeye çok ilgi duymam da, onun için bilemem.
* Başka bir şeyler konuşalım bari... Ben konular konusunda iddialı değilim ama mesela insanlara, hayvanlara filan ağlarım.
* Hayvanları seviyorsun demek ki? Çoook. Çok severim. Köpeğim var mesela. Adı Turşu. Şimdi sen demin 'en büyük hayvan balinadır' dedin ya, ben anladım tabii. Sen aslında beni denedin biliyorum. Çünkü köpek balığıdır en büyük hayvan. Balinadan da büyüktür o...
* Etme!.. Bir de o 'Katır nasıl doğar?' dediğin soruyu bilmem. Katırı hiç duymadım çünkü. Ama dediğim gibi hayvanlara eziyete çok karşıyım.
* İnsanlara kıyanlara da di mi? Evet...
* Hitler'e ne diyorsun mesela? Kim onlar abi? O Hitler dediklerin kimler?..
* Vay beniii!.. Abi konuşurken duydum sen yarın Siirt'e mi gidiyorsun başbakanla?
* Evet. Bilir misin oraları? Yooo. Gaziantep'e gittim de Siirt neredeydi?
* Yok yok sana sormamalıyım o demirbaş soruyu... Hangi soruyu?
* "Atatürk neyle gitti?" dememeliyim asla. ???
* Tutup, "Samsun da ne ki ?" dersen biterim ben. Sağ ol sormadığın için. Bir de diyorlardı ki, 'Gidenlerin halini görüyorsun. Gitme o Savaş Ay'a' diyorlardı. Oysa ne de şeker adammışsın. Hatta bir ara baba diyesim bile geldi...
|
|
|
|
|
|
|
|
|