Son bir yılda, sivil havacılık sektörü baş döndürücü hızda gelişim gösterdi. Bir yıl içinde yapılan ciro 109 trilyon TL. Açık ve net ifade etmek gerekir ki; bu başarıda ciddi anlamda bürokrasinin katkısı yok. Sadece ve sadece Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın ortaya koyduğu şeffaf ulaşım politikaları sebebiyle özel havayolları atılım yaptı. 18 Eyül'de 'İhale Tezgahı' başlığıyla Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin (DHMİ) 'Kargo Geçiş Binası Yapmak ve İşletmek' için açtığı ihale bu köşede kaleme alındı. Sektörün de tepki göstermesi üzerine MNG'nin tek başına girdiği ve kendilerinden emin bir şekilde kazandıklarını zannettikleri ihale iptal edildi. Benim yazım üzerine de DHMİ Genel Müdür Yardımcısı Orhan Birdal arayarak; "Sen yazmasaydın da geçerlik kazanmayacaktı. Ancak, MNG'nin İstanbul Atatürk Havalimanı'nda kargo geçiş noktası olduğunu da senin yazından öğrendim" dedi. Sonra, Genel Müdür Mahmut Tekin imzasıyla, üç sayfaya yakın bir DHMİ cevabı geldi. Üslubumu ağır bulmuşlar; 'Hiçbir arkadaşımız ve hiçbir çalışanımız bu tür ifadeleri kesinlikle hak etmemektedir.' Şeklinde de kendilerini savunuyorlar. Tekin ve Birdal, o yazının muhatabı değillerdi. Dolayısıyla kurumlarını savunma adına olayın tamamına sahip çıkıp, cevap gönderirken ihale şartnamesini hazırlayanın hangi mantıkla yola çıktığından ne derece haberdarlar? Düşünün; Genel Müdür Yardımcısı çıkılan ihalenin en önemli parametresi olan 'Atatürk Havalimanı'ndan kargo geçişi'ne özel izinle kimin sahip olduğu hakkında bilgilendirilmemiş. DHMİ'de ihale şartnamesi yıllardır tek bir kişinin kaleminden çıkıyor. İnce ince işlenerek DHMİ yönetiminin önüne geliyor. İlgili şube müdürlerinin haberleri dahi olmuyor. Daire Başkanı oturuyor, uğraşıyor, ince detayları göz önüne alıyor ve 'ihale şartnamesi' bitti diyor. Halbuki bu işler, böylesine kurumlarda komisyonlar marifetiyle yapılması gerekir. Benzeri durum Atatürk Havalimanı Dış Hatlar İşletmecisi Tepe-Akfen-Vie (TAV) konsorsiyumuyla yürütülen işlerde de ortaya çıkmıştı. Tek kişi her şeyini hakimi olarak görev yapıyor. 11 Eylül'den sonra TAV'ın yaptığı ek güvenlik önlemleri için para verilmesini şartname gereği savunan, bunu DHMİ yönetimi kabul etmeyince yolcu başına 1 doları makul gören de aynı kişi. Ayrıca TAV'ın ihale şartnamesi gereği 'Ticari Hacimleri'ni bildirmesi gerekiyor. Bunu denetleyen 3 kişinin en önemlisi de aynı kişi. Ciroyu takip edenler aylık periyotlar halinde TAV'i ziyaret ediyor. Ama 'Sultan'la yaptıkları ziyaretler daha anlamlı ve özel oluyor. Yıllardır nedense denetim yapan kişiler değiştirilmiyor. Böyle bir kontrolle 'Ticari Hacimler' hakkında DHMİ ne derece sağlıklı bilgi ediniyor? Gerçekten TAV'ın yıllık geliri 100 milyon Euro civarında mı? Meçhul. Dolayısıyla DHMİ Yönetimi ipleri eline alıp, en azından bundan sonraki işleri tartışmalı hale getirmemeli. 2005'te yapılacak Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali ihalesi için geniş katılım sağlayacak, birilerini tarif etmeyecek, rekabeti tesis edecek kriterler ortaya çıkması için uğraşmalı.