|
|
|
|
|
Mansız'ın Japonya itirafları
|
|
İlhan Mansız Japonya tecrübesini anlattı: "Bir kere Türkiye'nin değerini çok iyi anladım, çok özledim burayı. Bizdeki insanların sıcaklığı yok orada. Japonlar belirli kalıplar içine sıkışmış. Her şey şov üzerine kurulu. Maça çıkarken taktik değil şov konuşuluyor..."
Futbolda bu son şansım
Ünlü futbolcu İlhan Mansız "Keşke Türkiye'de hiç ameliyat olmasaydım. Haftalarca beni yırtık menüsküs ile oynatmışlar acımasızlık bu" diyor ve ekliyor, "Şimdi hızla iyileşiyorum" Marttan beri futbol oynamıyorum. Bu sefer olmadığı takdirde artık futbola dönüş olmaz bunu biliyorum. O zaman ne yaparım? Bir an aklıma geliyor, düşünmemeye çalışıyorum.
İlhan Mansız, Türkiye'nin tartışmasız en yetenekli futbolcularından. Japonya'ya gidince üzülen çok oldu. Tarzı, kişiliği, oynadığı futbolla bizim David Beckham'mımızdı o. Şimdi karşımda "Bu benim son şansım" diyor. Nasıl ağır bir yük bu gencecik bir adamın omuzlarında. Bir taraftan tedavi, bir taraftan kızının annesiyle ayrılık, ayrıca futbola olan özlem. İlhan hırslı, umutlu. Hayatındaki herşeyi futbol için silmiş durumda, ailesini bile.
* Japonya'da neler yaşadın? Niye olmadı? -Bir kere buranın değerini çok daha iyi anladım. Çok özledim Türkiye'yi. Buradaki insanların sıcaklığı, hareketleri, yaşamları... Avrupa ve Japonya'da insanlar belli kalıpların içine sıkışmış olarak yaşıyorlar genelde. Biz Türkler duygularımızla yaşıyoruz. Japonya'da asla bilmezsin karşı tarafın ne hissettiğini.
* Japon kadınlar sana belli ediyorlardı ama... -(Gülüyor) İlgi açısından bakarsan, ilgi iyiydi. İlk başlarda kendi açımdan çok şanslı günler geçirdim ama sonra sakatlandım. Japonya'da futbol biraz farklı. Her şey şov üzerine kurulu. Her şeyi pazarlayabiliyorlar. İlk kez maça çıkacağım, biraz asabiyim, çıkılacak maç değil şov konuşuldu.
* Ne şovu bu? -İşte kim önce çıkacak sanatçılar size bunları yapacak falan diye anlatırlardı. Hatta ben tepki gösterdim dedim ki "Maçı konuşalım, taktik konuşalım." O zaman antrenörümüz beni kenara çekti ve Japonya'da futbol oynamanın kurallarını anlattı. Tabii mecburen katlanmak zorunda kalıyorsun. 10 yıldır profesyonel ligleri var, çalışma azimleri var fakat taktik açısından bizimle kıyas kabul etmez.
* Niye gittin Japonya'ya? -Niye değil mi? Benim yaşımda bir futbolcu, şampiyonlar ligi falan var... İşin içine para girince kulüp açısından çok karlı gözüktübeni göndermek. "İlhan Mansız'ı gönderebiliriz çünkü takım 8 puan önde" diye bir tavır vardı. Ayrıca 4,5 milyon dolarlık bir gelir getirdim kulübe.
TARAFTAR İSTEMEDİ ZANNETTİM * Taraftar da senin için "Gitsin" diyordu o zamanlar bir takım anketler yapılmıştı. -O anketleri ben de biliyorum. Ben o zaman taraftar beni istemiyor gibi bir duyguya kapılmıştım, o yüzden gitme kararı aldım. Ama şimdi bakıyorum bu kadar karlı bir iş için "İlhan Mansız'ın kalmasını taraftar istemedi" denilebilir tabii. Yine de bu konu hakkında içimde bir kırıklık kalmadı. Çok hata yaptım belki bu da onlardan biriydi ama bu hataları yapmasaydım ben olmazdım zaten.
* Japonya'dan niye ayrıldın? -Sakatlandım. Öyle olunca onların istediklerini de yerine getirmemeye başladım. Sonra bonservisimi de aldım şimdi bende.
* Hayatında hiç "keşke" var mı? -Bir tane. Keşke Türkiye'de ameliyat olmasaydım. İlk ameliyatımdan 5 hafta sonra tekrar ameliyat olmak zorunda kaldım çünkü menüsküsümde 2 yırtık vardı. Almanya'ya gittiğimde doktor bana "Sen bu yırtıkla oynamışsın uzun süre" dedi. En son ameliyattan sonra üç hafta koltuk değnekleriyle yürüdüm.
* Peki şimdi ne durumdasın? -29 marttan bu yana futbol oynamıyorum. Sadece tedavi görüyorum. Bu son şansım biliyorum.
* Ağır bir yük değil mi "Bu son şansım, iyileşmeli ve takıma girmeliyim" diye düşünmek? -Ağır bir yük diye bir şey yok ben gerçekçiyim. Aslında tabii ağır. Olmasını istiyorum, olması için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Sağlığım yerinde, tedavim çok iyi sonuç veriyor. Bu sefer olmadığı takdirde artıkherhalde spora dönüş olmayacak
* Olmazsa ne yapacaksın? -Onu düşünmedim. Aslında düşündüm ama aklıma getirmemeye çalışıyorum.
* Diyelim olmadı. -Olacak, olacak.
* Peki ya aile hayatı? Nina ile ayrıldın mı? -Ayrıldık.
* Ya kızın? Kızım benim her şeyim. Çocuk sahibi olmayan anlayamaz bunu. Doğumuna girdim. Kelimelerle ifade edilemeyecek bir duygu bu. İlk elime aldığımda ufacık bir şeydi. İnsanı kırılır diye korkuyor inanır mısın? Tutmaya korkuyordum. Şimdi maşallah büyüdü gelişiyor, yürüyor. Tepki gösteriyor, gülücük veriyor. Verdiği gülücük bütün günün yorgunluğunu alabiliyor.
* Görüyor musun kızını? -Görüşemiyorum çünkü benim tedavim var Münih'in dışında. Her gün 300 km yol gidiyorum. Sabah sekizde çıkıp akşam sekizde dönüyorum. Pazar günleri iznim var, en son iki hafta önce gördüm kızımı.
* Nina ile niye evlenmediniz? Sen Sezen Aksu konseri öncesinde özel uçak yollayıp onu Türkiye'ye getirtmiş sonra sahnede evlenme teklif etmiştin. -Evet. Aslında ben çekingenimdir ama bazen gözüm dönüyor, delilikler yapıyorum. O evlenme teklifini ederken kalbime biri dokunsa "Gerçekten de fırlayacak" derdi. Nasıl heyecanlıydım anlatamam. Evlilik teklifi ciddiydi o da kabul etti ama sonra zaman bulamadık. Ama kızım benim soyadımı taşıyor.
* Niye ayrıldınız Nina'yla? Büyük aşk bitti mi? -Biz aşkı yaşayamadık. Japonya'ya gittim geldim. İtalya'da ameliyat oldum. Tabii ufak bir çocukla otel odasında yaşamak çok zordu. Düşünebiliyor musun son sekiz ayda Nina ve kızımı ancak bir ay boyunca görmüşümdür. Onun için de zor, benim için de çocuk için de. Ocak'tan beri aile hayatı yaşamıyorduk zaten.
* Aşk varsa çözüm vardır. Taa Almanya'dan uçakla getirtiyorsun onu ama görüşmeye zaman bulamıyorsun. -Araya bir soğukluk girdi. Görüşmeme bekleme süresi çok uzun sürdü bizde. Nina'nın kendi adına başka sorunları var mı bilemeyeceğim. Üzülüyorum çünkü çocuğumu artık istediğim kadar göremeyeceğim. Ben Nina defterini kapattım. Zor ama kapattım. Araya çok uzun mesafeler girdi ve herkes kendi yoluna gitmeye başladı. Futbol defterini açtım şimdi.
NİNA O SABRI GÖSTEREMEDİ * En büyük aşkın futbol mu yani? Nasıl beylik bir laftır bu da böyle. -Ama doğru. En büyük aşkım futbol. İlişki yaşarken de bu durum böyleydi. Nina'ya da söyledim bunu.
* Bu da Nina'nın şansızlığı herhalde. Hangi kadın ister böyle bir şey duymayı? -Bilemem onu. Ben en başta bunu söyledim. Dedim ki benim hayatımda önce futbol gelir sonra siz.
* Nasıl? Kızından da mı önce geliyor futbolun? -Yeri ayrı ama evet önce gelir. Eğer futbol için çocuğumdan kopmak zorunda kalırsam koparım. Çocuğuma daha az vakit ayırmam gerekiyorsa futbol uğruna bunu da yaparım. Egoistçe ama beni seven insanın böyle sevmesi, bunu kabul etmesi gerekir.
* Çok ağır ama seni taşımak. -Zor öyle, Nina da böyle düşünüyor ama ben başından söyledim. Futbol benim tek hayatım dedim. Nina onu kabul edemedi, gereken fedakarlığı gösteremedi. 29 yaşındayım. 33-34'e kadar ancak futbol oynayabilirim. Nina da bunu taşımak zorunda. Futbol bittikten sonra ailem bir numara olacak. Sevdiğim kadın bu süre için bu duruma katlanmak zorunda diye düşünüyorum. Nina o sabrı gösteremedi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|