IMFuzmanları Ankara'da yaptıkları toplantılarda yabancı sermaye ile ilgili olarak ise, şu soruya yanıt arıyor: "Hem kâr edemiyorsunuz hem de ihracatı artırıyorsunuz. Bu nasıl oluyor?" Cevap, IMF'yi de etkiliyor: "Finansal mühendislik yapıyoruz. Ne pahasına olursa olsun ihracata devam ediyoruz. Ancak ağustostan sonra ihracat hız kesiyor. Bizden söylemesi!" İşadamları, IMF'ye bir gerçeği daha hatırlatıyor: "Eskiden ithal ikamesi vardı. Şimdi yurtiçi üretimin ikamesi var. Bırakın Türkiye'ye yabancı sermaye gelmesini, artık biz yurtdışında yatırım yapıyoruz!" IMF takımı, ekonomik büyümeye rağmen işsizlik oranının yüzde 12.4'e tırmanmasını da şaşırtıcı buluyor. Tam bu anda, "Türkiye'yi iyi tanımıyorsunuz" eleştirisiyle karşılaşınca, "Bu yüzden Ankara'ya gitmeden önce sizleri dinliyoruz" diyorlar. IMF'ciler 2005'te kontrollü büyüme dönemi yaşanacağını, borçların sürdürülebilirliğinin önemini koruyacağını, mali disiplinden taviz verilmemesi gerektiğini hissettiriyorlar.
SÖZDE SOSYAL Hafif dalgalı kur rejiminin güvence yarattığını, cari açığın 2005'ten itibaren azalacağını, kamu bankalarının özelleştirilmesinin hız kazanacağını, yüksek faiz dışı fazlanın zorunlu olacağını, sosyal güvenlik sistemine neşter vurulacağını anlatıyorlar. Kamuoyunda merak edilen "sosyal harcama" beklentisi için "Bu, bir tercih meselesi. Ya kaynak bulunur ya da mevcut harcama dengesi değiştirilir" deyip, son noktayı koyuyorlar.