Profesyonellik ve Beşiktaş
Geçen hafta oynanan derbi maçını seyrediyoruz, yenilenmiş BJK İnönü Stadı'nda. "Ne zaman sakat olmayan oyuncu alacağız?" diyordu bir arkadaşım. "Oynanan futbol seyirciyi bile susturdu" dedi bir başka arkadaşım. Şimdi bunları niye yazdım... Carew'i Norveç'te Galatasaray maçını düşünerek dinlendirdiğini söyledi İspanyol hoca. Tamam da Beşiktaş'ın en çok ihtiyaç duyduğu maçta, derbide ilk dakikalarda sakatlandı! "Olabilir" diyeceksiniz. Ya Juanfran. "Baldırındaki sakatlık" lafı artık herkesin aklını karıştırmaya başladı. Carew, Beşiktaş'ın ihtiyaç duyduğu özelliklere sahip bir futbolcu. Az paraya da mal olmadı... Carew, Pancu, Sergen ve Ahmed Hassan'lı Beşiktaş "oyun zenginliğini" artırır. Seyirciyi hareketlendirecek, "heyecanı doruğa çıkarabilecek" oyuncular bunlar. Carew'in yanında hemen her oyuncuyu denedin be hocam, bir de Pancu ile oynat Allah aşkına! Bundan daha kötü olabilir mi? Teknik konulara girmemeye özen gösterdiğimi hep söylerim hocam. Fakat kusura bakma dayanamadım bu defa. Kemal Dinçer kardeşim "Fenerbahçe'yi" daha doğrusu "değişen anlayışını" anlatmış, dünkü yazısında. Düzgün bir dille. Kurumsallaşmanın bir takıma nasıl olumlu yansıdığını gözler önüne sermiş. Futbol yönetiminde ters uygulamalar yapan Beşiktaş için methiyeler yazanları hayretle izliyorum. Bilindiği üzere kurumsallaşmak demek profesyonel yönetim demek. Gelin görün ki menajer sistemini bile neredeyse rafa kaldırdı Beşiktaş. Futbolcu-menajer diye takdim edilen Tayfur, görevini yapamaz durumda. Zaten böyle bir uygulama da yok. Del Bosque'nin "kadro şişkinliğini" düzeltmek adına yapmayı düşündüğü operasyonda, lütfen kendisini "rahat bırakın". Profesyonelliğin gereği olarak. Ümidim; yöneticilerimizin bu anlamdaki heveslerinin bir an önce bitmesi. Dileğim de; Beşiktaş'ın "profesyonelliğe", buna paralel olarak da "güzel günlerine" geri dönmesi.
|