| |
|
|
10 bin metredeki tesadüf
Dün Bayburt'taki 'Baksı Müzesi'nden söz etmiş ve 'baksı'nın Kırgız Türkçesi'nde 'şaman' anlamına geldiğini belirtmiştim. Şair, denemeci, rahmetli Salah Birsel'in bir sözü vardır: "Bir konuyla ilgilendiğimde... Karşıma onunla ilgili birçok şey çıkar." Bana da aynen böyle oldu. Bayburt'a hareket etmeden önce yanıma bir kitap alayım dedim. Sadece ince ve az hacimli olmasına dikkat ederek bir kitabı çantama attım: (Tarihçi ve Demokrat Parti kurucularından) "Fuad Köprülü'den Seçmeler". Dönüş uçağında kitaba bakıyorum. 'Edebiyatımızda Cenkcüluk' başlıklı bir yazı. 1915 yılında İkdam gazetesinde yayınlanmış. 'Cenk' yani savaş edebiyatını ele alıyor. Eski Türk ordularında kopuz çalarak kahramanlık hikayeleri anlatıp şiirler okuyan ozanlar varmış. Böylece askere cesaret vermeye çalışırlarmış. Bu ozanlara 'baksı' ya da 'bahşi' derlermiş. Bunu Prof. Hüsamettin Koçan'a söyledim. "Büyük olasılıkla bu ozanlar eskiden şamandı. Zamanla işlevleri değişmiştir" yorumunu yaptı. Mümkün. Ne olursa olsun, Baksı'dan dönerken 10 bin metrede bir başka Baksı ile karşılaşmak ilginç değil mi?
|