| |
|
|
Yazılı hafızası olanlar hiçbir şeyi unutmaz...
Başbakan Erdoğan'ın bugün Brüksel'de, AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verheugen'la yapacağı görüşmede ne konuşacakları biliniyor. Verheugen, "Ben zina konusunun AB için önemli olduğunu size Ankara ziyaretimde söylemiştim" diyecek. Erdoğan da "Öyle bir şey söylediğinizi anlamadım" diye cevap verecek. Geçen gün Ertuğrul Özkök bu anlaşmazlığın, ya da yanlış anlamanın nedenini "Yazılı görüşme tutanağı" tutulmamasına bağlamıştı. Özkök, "Yönetim Kurulu Başkanımız Aydın Doğan böyle bir görüşme olunca toplantıdan hemen sonra neler konuşulduğunu bir tutanak haline getirir ve bunu konuştuğu kişiye de iletir" içeriği ile irdelemişti durumu. Ben de bu gözleme katılıyorum. "Yazılı Hafıza", devletler için de, şirketler için de vazgeçilmez önemdedir. Yıllar önce, o dönemde Unilever'in Türkiye genel müdürü olan arkadaşım Hans Egersted, benim Vehbi Koç'la yakınlığımı duymuş. Benden, kendisini Vehbi Bey'e tanıştırmamı istemişti. Vehbi Koç'u arayıp, Hans'ın bu isteğini ilettim. O da, beni ve Hans'ı Yeniköy'deki evinde akşam yemeğine davet etti. O yemekte, Koç Grubu ile Unilever'in hangi konularda işbirliği yapabileceğini, Türk ve dünya ekonomisinin genel durumunu falan konuştular. Aradan birkaç yıl geçti. Hans Londra'ya tayin edilmiş ve Unilever'in mali işlerinin başına getirilmişti. Bir tatilinde Türkiye'ye geldi. Buluştuk. Konuşurken "Vehbi Koç'u ziyaret etmek istiyorum" dedi. Vehbi Bey'i yine aradım. Bizi Büyükdere'deki yazlık evinde akşam yemeğine davet etti. Ben daha önce gittim. Vehbi Koç'la karşılıklı oturduk. Bana bir dosya uzattı. Dosyanın kapağında Hans Egersted'in adı yazılıydı. Açtım dosyayı. Bunda, birkaç yıl önce yediğimiz akşam yemeğine ait notlar ve bilgiler vardı. Yeniköy'deki evde neler konuşulduğu, hatta yenilen yemeklerin listesi bile vardı dosyada. Güngör Uras'la bizim geleneksel Salı buluşmasında bunları konuşurken, o da yaşadığı benzer bir olayı anlattı. 1968'de IMF'nin merkez bankacılık sorumlusu Mladek Türkiye'yi ziyaret ederken, Güngör Uras da Planlama'da çalıştığı için, ona refakat ediyormuş. İstanbul'da T. Sınai Kalkınma Bankası'nın Başkanı Bülent Yazıcı ile randevuları varmış. Yolda Mladek, sekreterinin verdiği bir kağıdı dikkatle okumuş. Bülent Yazıcı'nın yanına girince de, Yazıcı'nın eşinin adını söyleyerek "Nasıl, iyi mi" diye sormuş. Yazıcı'nın özel yaşamı ile ilgili sorular yöneltmiş. Görüşme sonrasında, Mladek ayrılmış. Odada kalan Güngör Uras'a dert yanmış Yazıcı, - Ben bu adamı zor hatırladım. Oysa o, kaç yıl önceki buluşmamızı ayrıntıları ile hatırlıyor, demiş. Güngör Uras da" Üzülmeyin Bülent Bey. Adam yolda, geçen buluşmanızın tutanağını okudu. Sizin hafızanız zayıf değil. Ama Mladek'in yazılı hafızası var" diye teselli etmiş onu. Belli ki, Aydın Doğan, Vehbi Koç'tan öğrendiğini uyguluyor. Vehbi Koç da bunları, Ford'dan, Siemens'den öğrenmişti. Yani bir sorumlu yerdeyseniz, okumak kadar yazmak da önemli. Bugün Verheugen, Ankara'daki görüşmelerinin tutanağını çıkarıp, Başbakan Erdoğan'a "Ben şöyle demiştim, siz de şu cevabı vermişsiniz" derse şaşmamak gerekir. Herhalde Erdoğan buna , AK Parti il başkanları karşısındaymış gibi, "Biz Türk'üz. Bize kimse karışamaz" şeklinde bir cevap vermez.
|