| |
Bu manevrayla bu viraj alınmaz
Ülke bir anda, Zina Yasası ile AB arasındaki grekoromene endekslendi. Bu zina işini çıkartanlar, galiba bizimle maytap geçiyorlar diyordum ki, iş bir anda ciddiye bindi. Ortalık karıştı. Halbuki, Verheugen ile bizim başbakan ne güzel elele finişe doğru koşturmaktaydılar. Ne olduysa oldu, bizimki aniden Verheugen'e tek daldı, bir elense çekti, ayağını yerden kesti adamın, arkaya dolanıp çift sarmaya girişti. Kaç puanın peşinde belli değil... Zavallı Verheugen de neye uğradığını şaşırmıştır. Daha iki gün önce Diyarbakır dağlarında mutlu mesut peynirli gözleme yiyor, çıkacak rapora ilişkin parlak mesajlar veriyordu adamcağız. Ardından da Tayyip Erdoğan çıkıp vaziyeti açıklıyordu: Dolu dizgin finişe koşturuyoruz arkadaşlar! Biz finişten AB'yi anlıyorduk, bazıları ise zinayı anlıyormuş, anlaşılan... Öyle değilse, şu iki gün içinde ne oldu da, bizim Başbakan AB ile papaz oldu? Baştan itiraf edeyim normal bir aklın içinden çıkacağı bir problem değil bu! Fermat Teoremi'nden beter problemle karşı karşıyayız. İki gün önce finişe koşturuyoruz, iki gün sonra içişlerimize karıştırmıyoruz. Bununla da kalmıyor, AB olmazsa olmaz değildir, diyoruz. Yahu bu kadar yasayı niye değiştirdik o zaman? Bu kadar uyumu niye gösterdik? Herifleri gıcık etmek için mi? Yıllardır Avrupalılar bizi oyalıyorlardı da, şimdi oyalama sırası bize mi geçti? İntikam mı alıyoruz adamlardan? Böyle bir politika değişimini, akılla, mantıkla, objektif veya subjektif bilmemnelerle izah etmek mümkün müdür a dostlar? Yok Erdoğan, kendi tabanına mesaj veriyormuş da; yok AB uyum sürecinde yorgun düşmüş, sinirleri bozulmuş da; yok kendi partisi içinde kafa kaldırmaya çalışanlara zılgıt çekiyormuş da; yok tarikatlarla AB arasında sıkışıp kalmış da, hepsi hikaye Yahu, finişe gelmiş bir Başbakan bu kadar "taban aşığı" olabilir mi? Bir insan, taban uğruna bile, ülkenin kapısına dayanmış bir kamyon pirinç dururken, bir avuç bulgur için Dimyat yollarına düşebilir mi? Ben, başka senaryolardan uyuzum biraz: Ya Başkan Bush, kırmızı telefonla bizimkini aradı ve Sana hemen 100 milyar dolar keş gönderiyorum. Sittiret şu AB işini.Gel Ortadoğu'yu birlikte düzenleyelim, Kerkük'ten pay vermezsem de adiyim! Yalnız sen zina mina artık neyse bir bahane yaratırsın, dedi. Bizimki de, parayı, Kerkük'ü ve dahi İslam aleminde rüzgar yapmayı düşününce aşırı heyecana kapıldı. Ya da çok daha feci bir şey oldu Bülent Bey yaş haddinden takatten kesildiği için 30 yıldır "köylülükte" direnen inatçı "Ecevit ruhu", Erdoğan'ın içine sızdı. Duygu ve düşüncelerine hakim oldu. 2 yıldır AB için çırpınan Erdoğan'ın durup dururken adamlara "Yürüyün kardeşim anca gidersiniz" demesi için bundan başka sebep bulunamaz. Tabanına veya millete, IMF sistematiği yüzünden hiçbir iyileştirme getiremeyen, zerre kadar popülizme girmeyen, 22 katrilyon faiz dışı fazla için yurttaşın ümüğüne çöken, enflasyonu tek haneye indiren, AB kurmaylarını ikna etmek için iki yılını uçaklarda geçiren ve neticeten AB'de inanılmaz olumluluklar yaratan bir başbakanın, durup dururken AB'ye kafa atması hususunda "ruhlar aleminden" başka bir izah bulamazsınız. Bu kadar emek ver, çabala, ter dök, mesafe al, sonra da dön adamlara, hadi başka kapıya, de İşte bunu bana kimse anlatamaz!.. İster sol varyasyonlu olsun, ister İslami söylemli olsun bize Şark'a özgü o keskin köylülük çizgisi bile böyle bir manevrayla bu virajı dönemez.
|