|
|
|
|
Domates Atma Hikayesi
Brandebourg eyaletinin başbakanının yüzüne işsizlerin yaptığı bir gösteride domates atıldı.
Christophe Colombe domatesi 15. yüzyılda Avrupa'ya taşıdığında onu 'altın elma' ve 'aşk elması' diye adlandıranlar çıkmış. Ama üç asır boyunca el sürmemişler 'zehirli galiba' diyerek. Yunanlı bir alim, 'Kokusundan dahi belli ne kadar zehirli olduğu' demiş. Müslümanlar mekruh saymışlar bir dönem. Almanlar, cadıların kurt adamları cezbetmek için domates kullandıklarına inanıyorlarmış. Braudel'in Medeniyetler Tarihi'nde, Avrupalı bir gezginden aktararak, 'Bizim Avrupa'da çöpe attığımız ve yenmez diye düşündüğümüz ne varsa onlar yiyorlar' diye bahsettiği Çinliler bile domatesi yememiş uzun süre. Hatta Çinliler hiç anlayamamışlar, tutup kokusundan yanına yaklaşılamadığını da yazmışlar. Colombe'la birlikte Amerika'ya giden denizcilerin neredeyse hepsinin Basklı olması münasebetiyle domates Fransa'da, önce güneyde bir uçtan, öbür uca yayılmış. Sonra ihtilalin ardından Marsilyalılar Paris'e taşımışlar domatesi. Bir rivayete göre özgürlügün de sembolüymüş o zamanlar rengi nedeniyle.
SAHNEYE ÇÜRÜK DOMATES Domates Paris'e varışından daha bir asır geçmeden, kendini sahnede bulmuş. Kötü yürekli biri 19. yüzyılın sonunda bir sopranonun sesini beğenmedigi için sahneye çürük domates atmış. Fransızlar başkaldırının şekilleri konusunda pek çok şeye öncülük ettikleri gibi böylece domatesli protestoların da ilk örnegi olmuşlar. Çok uzun, geniş bir hikayesi yok, ama bu ilk domates vakasının ardından bütün dünyada insanlar ıslık, yuh ve beraberinde çürük domatesle dile getirir olmuş tepkilerini. Nitekim domatesin eşkıyaların sembolü olduğunu söyleyenler de çıkmış. Tabii atanlara anarşist diyenler de Fransa'da sembolik bir şiddet eylemi diye tanımlanıyor mesela. Geçen hafta işte böyle bir domates atma hikayesi, Ren nehrinin öte tarafında günlerce süren tartışmalara neden olmus. Figaro'nun birinci sayfasından duyurulan habere göre domatesin rengi Alman hakimlerin betini benzini attırmış! Brandebourg eyaletinin başbakanı, işsizlerin yaptığı bir gösteri sırasında suratının ortasına bir domates yemiş. Haber eyalet başbakanının bu yolla protesto edilmesi değil tabii, Alman yargısının domatesin rengi yüzünden yaşadığı sıkıntı. Yasanın ilgili maddesi eğer domatesin rengi yeşilse; göstericinin 'darbe ve adam yaralama' maksadından yargılanmasını öngörüyor. Yok, eğer olgun kırmızı bir domates ise o zaman sanık sadece zarar verme suçundan, basit bir para cezasına mahkum ediliyor. Ehh, hayır ne biri, ne öteki! Domates sarıymış. Sarı domatese ilişkin de hiçbir madde yokmuş. Alman tüketicilerin ve marketlerin tariflerine göre domates yarısı yumuşak diğer yarısı da yeşil olan domates demekmiş. Haberi duyuran Fransız gazeteci de tartışmaya katılmış. Eugene Delacroix'nin "Resimde düşünceye hitap eden desendir. Rengin zeka acısından hiç hükmü yoktur'' dediğini aktarıp, dahilerin de bazen yanıldığını yazmış. Doğu Almanya'da Cottbus mahkemesinde geçen bu dava için mahkemenin sözcüsü birkaç günün sonunda sorunun çözüldüğünü açıklamış: "Bu cins olaylarda merminin dayanıklılığını, sertliğini sorgulamak lazım.'' Bir domates için bu kadar gürültü! Gerçi Alman hakimler silah değerini tartışmışlar ama olsun. Picasso dahi, 2. Dünya Savaşı'nda insanların günlük çaresizliklerini, yiyecek hayallerini resm etmek için "domatesi'' seçmiş. Evet, öyle bir kıtlık döneminde ekmek yerine domatesi... Tablonun adı da "Domates bitkisi''.
Belkıs Kılıçkaya
|
|
|
|
|
|
|
|
|