| |
AKP harakiri mi yapıyor?
Dünün konusu, hükümetin, bireylerin kendi aralarında ve bireylerin devletle ilişkilerinde köklü değişimler yapan yeni Türk Ceza Kanunu Tasarısı'nı meclisten çekmesiydi. Halbuki tasarı iktidar ve muhalefet işbirliğiyle kabul edilmiş, yasalaşması için de iş son iki maddenin oylanmasına kalmıştı. Aslında zina maddesi nedeniyle geri çekilen tasarıyla ilgili resmi açıklama, bu yasa tasarısının Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu ve Ceza İnfaz Yasası ile birlikte yürürlüğe gireceği için çekildiği şeklinde oldu. Bu, Türk Ceza Yasası'nın beş ya da altı ay beklemesi demek. AB'nin "İlerleme Raporu"nu dikkate almasanız bile parlamentodan sorunsuz geçmiş ve "devrim" olarak kabul görmüş bir tasarıyı yürürlüğe koymanın ne mahzuru var? Madem bu yasalar toplum lehine, neden geciksin? Bir başka haber, AKP'nin "zaten yeni TCK'daki değişiklikler siyasi kriterler içinde bulunmuyor" mantığıyla uygulamasını durdurduğu yönündeydi... Bunu da anlamak zor... Yapılan işler AB'nin bastırmasıyla yapılıyor ama bunlar bu ülkenin vatandaşlarının lehine kararlar... Çok önceden yapılmış olması gereken değişiklikler... Bunları "zaten siyasi kriterler içinde yok" diye ertelemeyi de anlamak kolay değil... Çünkü AK Parti'nin farklılığı, Türkiye'deki anti-demokratik anlayışa AB standartlarında tavır koyması ve bunu icraata dönüştürmesiydi. AK Parti'nin tüm gücü, statükoya karşı AB standardı ile direnmesiydi... Şimdi zinadan kaynaklanan bir inatlaşma ve belki de AB ruhunu içselleştirememekten kaynaklanan bir zafiyet görüntüsü var...
*** Son zamanlarda komplo teorilerinin bini bir paraya gidiyor... ABD'nin Ortadoğu'da bir federasyon planladığı için Türkiye'nin AB'ye girmesini istemediğinden tutun da, AK Parti'nin takiyeciliğine kadar... AK Parti'nin Türk Ceza Kanunu'nu "zina" nedeniyle akamete uğratması, kendine olan güveni iyice zedelemesi, 17 Aralık AB Zirvesi öncesi ilişkilerin sarsılmasına yol açması bu komplo teorileriyle çakıştı... Zina ile ilgili gelişmelerin durup dururken nereden çıktığının da anlaşılamaması, ortamı iyice belirsiz bir hale getiriyor. Ama böylesine zikzaklı, belirsiz, kararsız bir yönetim de doğrusu gelecek için pek ümit vermiyor.
*** AK Parti tabanının "zina" konusunda direndiği ne kadar doğru, o da belli değil. Hoş, AK Parti'nin içindeki bazı eğilimleri yansıtabilecek durumda olan kimi yazarların yazıları bu partinin AB'nin "insan odaklı" özgürleşme anlayışına henüz çok uzak olunduğunu ispatlıyor... Ama muhakkak ki AK Parti o görüşlerden ibaret değil... Zina bu kadar önemli ise bu güne kadar taban ve tavan neredeydi? Zina çok uzun zamandır Türk Ceza Kanunu'nda yer almıyor. Tabanın bu konuyla ilgili en ufak bir talebini de duyan olmadı. Üstelik, zinaya ceza verilmesini isteyenler "taban" da AB nedeniyle bu partiyi destekleyenler taban değil mi? Zina konusu bir simge... Böyle bir eylem, karı-kocanın ayrılması için yeterli bir sebep... Tüm gelişmiş ülkelerde de böyle uygulanmakta... Zinayı bahane ederek, bireyler arası bir sorunu "devlet müdahalesine" açık hale getirmek, zina konusundan ziyade bir zihniyet sorunu... Kişilerin özgürlüklerini ve zenginliklerini hedef almış AB anlayışını içselleştirmek kolay değil... Ancak bunu kendi icraatına rehber edinmiş bir partinin "finişe beş kala" oluşumun özünü anlamamış olarak ortaya çıkmasına ne demeli?
*** AK Parti yönetimi pek anlamamış gibi gözüküyor ama simgeleşen "zina" konusu etrafındaki tüm bu gelişmeleri, "insan odaklı özgürleşmeyi" içselleştiremeyen bu partinin geleceği belirliyor... Sergilenen bu tavırlar bir anlamda, kendi varlığını ve meşruiyetini AB'ye endekslemiş AKP'nin harakiri yapması anlamına geliyor... Kent değerlerini yok sayan, bireyselliği içselleştirememiş, ilkeli bir tutarlılık anlayışı gösterememiş, köhnemiş rejime muhalif tavrını bir yana fırlatmış, toplumun geriye bakan yüzünün egemenliğine girmiş bir yaklaşım her şeye rağmen Türkiye'de ayakta kalamaz. AK Parti gibi umut olmuş bir hükümetin kendi siyasi geleceğini hançerlemeye kalkması üzüntü verici.
|