Fransa'yı Karıştıran Habercilik Tartışması
Fransa'nın en büyük TV kanalı TF1'in Genel Müdürü Le Lay'in "Bizim Coca Cola'ya sattığımız şey, insan beyninin en müsait olduğu zamandır!" sözü en mühim polemik konusu.
Fransız işadamlari örgütü MEDEF, büyük patronlarla yapılan bir seri röportajın bir araya getirildiği bir kitap yayınladı haziran ayında: "Değişim karşısında yöneticiler" BNP-Paribas, Schneider, Alcatel, Axa gibi ülkenin önde gelen şirketlerinin yöneticileri icraatlarını anlatmışlar, TF1'in genel müdürü de televizyonun işlevini: "Business açısından bakarsak, bizim görevimiz Coca Cola'ya ürününü satabilmesi için yardım etmektir. Bir reklam mesajının yerine ulaşması için, seyircinin beyninin müsait olması lazım. Bizim programlarımızın amacı da seyircinin beynini müsait hale getirmektir. İki mesaj arasında onu rahatlatıp, eğlendiriyoruz. Coca Cola'ya da insan beyninin müsait oldugu o zamanı satıyoruz." Fransa'nın en büyük televizyon kanalı TF1'in Genel Müdürü Patrick Le Lay'in bu lafı ülkenin en mühim polemik konularından birine dönüştü. Yaşlı-başlı adamlar "Bizim beynimiz asla satılık değildir" diye yazdı. Bazıları "Şerefsiz biri ama samimi" dedi, kimi de "Sen kim oluyorsun bakalım!" Tabii, Coca Cola başta olmak üzere, seyircinin beynindeki müsait an için pazarlananların listesi genişletildi: MacDonalds, Volvo, Le Pen, Cif, Chirac, Mr Propre, Sarkozy, Lindt vs... Tartışma her gün biraz daha büyüdü ve ülkenin en mühim, en entelektüel televizyon dergisi Telerema bu hafta Le Lay'i kapak yapti. Dergi, yazar, çizer, şarkıcı, reklamcı, politikacı, pek çok kişinin tepkisini yayınladı: Bir yazar, "Einstein, 'Askeri marş dinlemek için beyne ihtiyaç yoktur, omurilik yeter' demiş, bence TF1'i seyretmek için de mide" diyor. Bir siyasetçi "Televizyon eleştiri mekanizmasını harekete geçirmeli", bir reklamcı "Niçin şaşırıyorsunuz. Dikkat anı satılıktır" görüşünde. Televizyona çok kızan bir şarkıcı da "Kim hadisenin adını doğru koyarsa, onu tebrik etmek lazım" demiş. Bu kadar değil! Bir başka gazetede çıkan yorumda, Le Lay'in bu yaklaşımı sürrealist bulunmuş. Halbuki, realist konuşması halinde televizyonun finansmanı için reklamın gereğinden bahsedermiş. "Eğer neo-realist konuşsaydı, nasıl konuşacaktı" diyorsanız, onun da yanıtı var! "Reklam almak bizim en önemli vazifelerimizden biridir. Zira biz Star Academy ile şarkıcı icat ediyoruz. Haberleri değiştirip, sizi habersiz bırakıyoruz. Kamuoyunu, iktidarın yahut MEDEF'in kullanımına uygun biçimde hazırlıyoruz. Ayrıca televizyondan, kanalın butiğinden öte-beri satıyoruz, CD, tişört, kaset, jimnastik aletleri vs." Herkesin kendisinden bahsettiği genel müdür ise bu kadar tepkiden sonra "Kabul ediyorum, çok karikatürize ve dar bakışlı bir yorumdu" dedi. Le Lay, Telerema'da çıkan röportajında 100 çeşit kanalın yayın yaptığı bir ülkede "müsait anın" yakalanmasının da güçlüklerini sıralıyor, beğenmeyenin anında başka bir kanala geçtigini hatırlatıyor. "Tabii ki en çok reklamı en çok seyredilen program ve dizi alır" diyor. Genel müdürün TF1'in amacına ilişkin görüşlerinin kamuoyuna ulaşmasi üç ayı buldu ama tepkileri bu kadar canlı oldu. Galiba insanlar ya "çok aptal sandıkları" ya da "Galiba bana aptal demek istedi"- diye düşündükleri kişileri çok konuşuyorlar. Nitekim, her iki taraf da Le Lay'in görüşlerini değerlendirdi!
Belkıs Kılıçkaya
|