|
|
Verheugen'ın önünde kavga
Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Üyesi Gunther Verheugen'ın, dün Türkiye'den ayrılmadan önce iki önemli görüşmesi vardı. En dikkat çeken ise işçi ve işveren temsilcileriyle bir araya geldiği toplantı sonrasında yaşananlardı. Görüntü, Türkiye'de sivil toplum veya demokratik kitle örgütlerinin içinde bulunduğu durumu yansıtmaya yetiyordu. Oysa, görüşülen, büyük çoğunluğun üzerinde uzlaştığı Türkiye'nin AB'den aralık ayında tam üyelik müzakere tarihi almasından başka bir şey değildi... Türk-İş, DİSK, Hak-İş, KESK ve TİSK de bu uğurda yıllardır mücadele eden kuruluşlardı.
Parçalanmış görüntü Toplantı sonrası açıklamalar, içeride hiç de hoş olmayan olayların yaşandığını sergilemeye yetiyordu. İlk açıklama DİSK Başkanı Süleyman Çelebi'den geldi. Ardından KESK Başkanı Sami Evren... Daha sonra da Türk-İş, Hak-İş ve TİSK başkanlarından üçlü açıklama... AB hedefi uğruna mücadele veren üç sivil toplum veya demokratik kitle örgütünün temsilcisi, ayrı düşmüşlerdi. Hepsi de birbirini suçluyordu. TİSK Başkanı Refik Baydur, "Toplantının başlangıcında bulunmayan bazı dostlarımız, oraya spesifik, şahsi dertlerini getirip AB'yi temsil eden bir adamın huzurunda yaymaya çalıştılar..." diyordu. DİSK Başkanı Çelebi ve KESK Başkanı Sami Evren ise "Onlar toz pembe tablo çizdiler. Memur sendikalarının değil, TİSK'in toplantıda bulunması yanlıştı..." açıklamasında bulunuyordu. Peki, içeride ne olmuştu? Soruyu ilk olarak Türk-İş Başkanı Salih Kılıç'a yönelttik. "Hoş olmayan bir durum yaşandı" dedi, fazla detaya girmekten kaçındı. Biraz zorlayınca da TİSK Başkanı Baydur ile KESK Başkanı Sami Evren ve DİSK Başkanı Süleyman Çelebi arasında Verheugen'ın önünde sert tartışma yaşandığını belirtmekle yetindi. "Bana daha fazla bir şey sorma" deyip, telefonu kapattı. Tartışmanın tarafı KESK Başkanı Evren'e ne olduğunu sorduğumuzda ise şu yanıtı verdi: "Türkiye'de sendikacılığın ve demokratikleşmenin içinde bulunduğu noktayı anlatırken, TİSK Başkanı Baydur, Verheugen'ın önünde sözümü kesmeye kalktı ben de susturdum..." Sonra kendi cephesinden olayı aktardı. İlk konuşmayı DİSK Başkanı Süleyman Çelebi yapmış. Demokratikleşme ve sendikal faaliyetler konusunda sıkıntı yaşandığını söylemiş. Baydur ise Türkiye'de işçi-işveren arasında geçmişte olmadığı kadar yüksek seviyeli bir anlayışın bulunduğunu belirtince Çelebi, "Ben size katılmıyorum" diyerek karşı görüş belirtmiş. Daha sonra söz alan Evren ise Türkiye'de hala "12 Eylül hukukunun geçerli olduğunu" vurgulamış. Kamu emekçisi 100 bin kişi hakkında soruşturmanın devam ettiğini, her basın açıklamasıyla ilgili de hakkında bir dava açıldığını vurgulamış. 1 Mayıs'ın işçi bayramı olarak kutlanamadığından yakınmış, gelir dağılımının bozuk olduğunu, anti demokratik uygulaların devam ettiğini belirterek konuyu Eğitim-Sen olayına getirmiş. "Ana dilde eğitim" istediği için sendikanın kapatıldığını belirtmiş.
Kalkar döverim Tam bu sırada masanın diğer ucunda oturmakta olan TİSK Başkanı Baydur araya girmiş, biraz yüksek bir ses tonu ile şunları söylemiş: "Sami sen buraya şikayete mi geldin? Kişisel meselelerini buraya getirip konuşuyorsun." Zaten olay da bu noktada patlak vermiş. Evren de aynı tonda, Baydur'a çıkışmış: "Sana söz veren mi var? Ben konuşuyorum, sözümü kesme, sana da ne konuşacağımı sormadım, sus..." Baydur'un verdiği yanıt ortamı buz gibi etmeye yetmiş: "Sami sen sus, kalkar seni döverim..." Ardından, "Sen niye bu toplantıya geldin, ben gelirim asıl sen nasıl gelirsin" atışmaları... Sanki AB'den müzakere tarihi değil de toplu sözleşmede ücret pazarlığı yapılıyor görüntüsü... Verheugen da yaşananları yadırgamış. Oysa, yaşananlar ilk kez oluyor değil... Zaten bu nedenle geçen 20 yılda sendikaların üye sayısında çöküntü yaşandı. Ötekinin de hakkı olduğunu kabul etmeyenler de her ne kadar adları sivil toplum olsa da sivilleşmemiş topluluklar olarak yerinde saydı. Verheugen, Türkiye'de sendikal hak ve özgürlüklerin gelişmediğini söylerken, aslında bunun temelinde sendikacıların bulunduğunu da görme fırsatı buldu. Bundan dolayıdır ki, Türkiye'ye müzakere tarihi verilecek olsa da izleme süreci adı altında Demokles'in kılıcı da tepesinden eksik edilmeyecek.
|