"Sınırötesi"
Bir süredir kulislerde Türkiye'nin sonbaharda Kuzey Irak'taki PKK varlığına karşı bir "sınırötesi operasyon" hazırlığı içinde olduğu söylentisi var. Bu hafta önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ardından da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın keskin demeçleri, diplomatik çevrelerde "sınırötesi"nin söylentiden öte, ciddi bir "niyet" haline geldiği spekülasyonlarını ateşledi. Gül, hafta başında verdiği bir röportajda olası bir operasyonla ilgili "Biz terörle mücadeleyi hiç kimseye ihale etmeyiz. Güvenliğimiz ne gerekiyorsa onu yaparız" demişti. Başbakan da Perşembe günü SABAH gazetesine verdiği mülakatta, "Bizim de sabrımız bir yere kadar. İnsanlarımızın şehit olmasını izleyemeyiz. Biz de üzerimize düşeni yapacağız" sözleriyle askeri harekatın hala "masada" olduğu izlenimini güçlendiriyordu. Aslında TBMM'nin geçen ekim ayında Irak'a asker göndermek için çıkardığı tezkere, teknik olarak hükümete sınırötesi operasyon imkanı veriyor. Silahlı kuvvetler ve güvenlik birimleri içinde de kış bastırmadan (yani ekim sonuna kadar), PKK'nın özellikle de Kandil Dağı'ndaki varlığına yönelik bir operasyon yapılması gerektiği düşüncesi hayli yaygın. Kuzey Irak'a yönelik düzenli sınırötesi operasyonlar, Körfez Savaşı'ndan Abdullah Öcalan'ın yakalanışına kadar olan dönemde Türkiye'nin PKK'yla mücadelesinin temel taşıydı. Askeri açıdan bazı çevreler için hala cazip bir seçenek. Tüm bu söylenti, demeç ve motivasyona karşın, Ankara'nın Kuzey Irak'a operasyon yapması kolay gözükmüyor. Öncelikle Irak dediğiniz yer, bugün itibariyle ABD himayesinde. Amerikan yönetimi, Ankara'dan bu yönde gelen dolaylı yoklamaları olumsuz yanıtladı. Washington, Irak'taki hassas dengeleri bozacağı gerekçesiyle konuya sıcak bakmıyor. Aynı şekilde Brüksel de çeşitli şekillerde "sınırötesi"nin Avrupa Birliği koridorlarında Aralık'ta tarih bekleyen Türkiye'nin işini zorlaştıracağını söyledi. Konuyla ilgilenen üst düzey bir yetkili, Kuzey Irak'ta operasyon konusunda "Hemen beklememek lazım" diyor. Hükümetin ABD'yle "gerilim politikası" izleme niyeti yok; Amerikan ordusuyla karşı karşıya gelme niyetiyse hiç yok. O zaman sınırötesi imaları nasıl okumalı? Öncelikle söylenmesi gereken, Ankara'nın Aralık'a kadar olmasa bile, önümüzdeki dönemde Kuzey Irak'ta bir operasyona gerçekten niyetli olduğu. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice'ın PKK'yla "askeri olmayan yöntemlerle mücadele" sözü, hem hükümet hem de askeri çevrelerde büyük rahatsızlık yarattı. Amerikalılara cazip gelen "PKK'nın siyasallaşması" seçeneği, Ankara'yı hiç mi hiç hoşnut etmiyor. Hatta bunun Türkiye'nin toprak bütünlüğü açısından silahlı mücadeleden daha tehlikeli olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Bu anlamda bir grup DEHAP'lının geçen hafta Gabar Dağı'ndaki operasyonu durdurmak için "canlı kalkan" olmaya çalışması ve hapisten çıkan DEP'lilerin açıklamaları, özel bir ilgiyle izlendi. Bu durumda Başbakan Erdoğan'ın terörle mücadele konusunda "tavizsiz" olduğunu ve gerekirse sınırötesi operasyon dahil çeşitli iç ve dış hareketlere hazır olduğunun altını çizme gereğini hissetmiş olması, anlaşılabilir. Son dönemde yurtiçindeki PKK faaliyetlerinde ciddi bir yükseliş var. Buna bir de Antalya ve güney sahillerinde, kamuoyuna aksetmeden "engellenen" saldırıları da ekleyin. Erdoğan hem iç, hem de dış kamuoyuna "ciddiyim, ciddiyiz" demeye çalışıyor.
|