| |
|
|
Yanal 'kendisi' olmalı başka biri gibi değil...
Cumartesi akşamı oynanan Türkiye-Gürcistan maçı gerçekten içimi acıttı. Hayır, üzüntünün sebebi karşılaşmanın 1-1 berabere bitmesi değil. Benim canımı asıl sıkan Ersun Yanal'ın durumu oldu. Şöyle... Ersun Hoca'nın kamuoyundaki imajı nasıldır? 1) Doğru bildiği yolda ilerleyen bir insandır. 2) Futbola ilişkin 'kendine has' diyeceğimiz bir anlayışı vardır. Siz bu temel noktalara arzu ederseniz başkalarını da ekleyebilirsiniz. Ancak sonuç değişmez: Ersun Hoca kendine ihanet etti.
*** Önce hocanın durumunu bir an için kenara bırakıp 'yönetim'e ilişkin evrensel diyebileceğimiz bir ilkeyi hatırlayalım... İster siyasetçi olsun, ister şirket müdürü çok fark etmez: Yönetime gelen kişi yapacaklarının temelini ilk aylarda atar. Ondan sonrası bu temelin üstüne binanın inşa edilmesidir. Turgut Özal bunu şöyle ifade etmişti: "Ne yapacaksan ilk 3 ayda yaparsın... Ondan sonra çevren sarılır, kıpırdayamaz hale gelirsin."
*** İşte daha işin başında Ersun Hoca bu önemli ilkeye sırtını döndü. Onu yok saydı. Ve böylece hem köşeye sıkışmış oldu, hem de kendisiyle ters düştü: Hatırlayın... Şenol Güneş dünya üçüncüsü olan kadroyla devam ettiği için eleştiriliyordu. Ersun Yanal'dan ise eyyamcılığa son vermesi, cesur tercihler yapması bekleniyordu. Bundan önceki karar ve uygulamaları da bu yönde hareket edecek bilgi, beceri ve hepsinden önemlisi cesarete sahip olduğunu gösteriyordu. Ama bir de baktık Yanal da 'orta yolcu' olmuş. Kendi kadrosunu oluşturmak yerine eskiyle yeniyi harmanlamaya çalışmış. Yani ne kendi doğrusunu ortaya koyabilmiş, ne başkasınınkini... Bu yönde daha nice örnek var... Mesela hala takımı nasıl oynatacağını belirlemiş değil... Mesela oyunun gidişatına göre değil, Trabzon seyircisinin kaprislerine uygun değişiklik yapabiliyor... Mesela maçı değiştirmek için hamle üstüne hamle yapan Yanal gitmiş, yerine olup biteni pasif bir biçimde izleyen bir hoca gelmiş... Gayet basit ama bence çok anlamlı bir örnek vereyim: Ersun Hoca bilgisayarlarla çalışmayı sever. Futbolcularının neleri yapıp, neleri yapmadığını istatistiklere bakarak takip eder. Böylece şut atmayana şut çalıştırır, koşmayanı koşturur... Merak ediyorum: Hocanın bilgisayarları mesela Okan'ın çok iyi oynadığını mı gösteriyor ki, ilk 11'de yer aldı? Kalitesinden kuşku duymadığımız, ancak sakatlığı yüzünden henüz F.Bahçe'de dahi oynamayan Deniz'in Milli Takım'da işi ne?
*** Hoca geçmişine, veri bankasına, hırsına, kariyerine... Ve hepsinden önemlisi karakterine ihanet ediyor. Halbuki biz ondan tam da imajına uygun davranmasını bekliyoruz. Ersun Yanal, Ersun Yanal gibi olmalı. Kesmeli, biçmeli, yeniden dikmeli. Sadece ve sadece kendine güvenmeli. Bunu becerirse çarşamba günü Yunanistan'ı evinde yenip döner; kahraman olur... Oradan aldığı güçle milli takıma ilişkin tüm hayallerini gerçekleştirir. Beceremezse, yani kendisi gibi olmazsa, uzatmaları oynamaya başlar.
|