| |
Tarafsızlık kurtarmıyor
"Beni öldürürseniz, kılıcınızı kendi boğazınıza dayamış olacaksınız. Ve Allah o kılıcı kıyamete kadar boğazınızda tutacak." İslam'ın üçüncü halifesi 80 yaşındaki Hazreti Osman, Medine'deki evini basanlara böyle seslenmişti. Baskın sırasında seccadesinde bağdaş kurmuş Kur'an okuyordu. Ne yaşına aldırdılar Hazreti Osman'ın, ne sırtında halifelik gömleğini taşımasına, ne de elindeki Kur'an'a. Kılıç darbeleriyle paramparça ettiler, mübarek kanını Kur'an'a akıttılar. O katiller sürüsü Kufe'den, Basra'dan gelmişlerdi. Yani Irak'tan. Hazreti Osman'ın Hicret'in 35'inci yılındaki katlinden 1390 yıl sonra, yine Irak'ta o katillerin torunları İslam adına kan döküyor, akla hayale gelmeyecek vahşet örneklerini sergiliyor. Dini, vicdani ve insani duyarlılıklarını yitirmiş kimileri de bu terörü "İşgale direniş" diye tanımlıyor. Direnişçi, dost-düşman ayırır. Sivil-asker farkı gözetir. Uluslararası anlaşmalara uyar. Bunlarda bu evrensel kuralların hiçbirine saygı yok. Tam tersine, insanı insan yapan değerlerin tümünü yok ederek barbarlığı geri getirmeye çalışıyorlar. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışıyla bugüne kadar bu vahşete seyirci kalanlara Fransa'nın başına gelenler ders olsun. İki Fransız gazeteci o sözüm ona direnişçilerin en gaddarı, en insanlıktan çıkmışı olan Irak İslam Ordusu tarafından rehin alındı. El Kaide'ye rahmet okutacak Selefi hareketinden olan bu örgüt, rehineleri öldürmekle kalmıyor, çoğunu parçalıyor. Oysa Fransa, ABD'nin Irak operasyonuna en şiddetle karşı çıkanların başında geliyordu. Bu uğurda Bush yönetiminin siyasal ve ekonomik yaptırımlarına hedef olmuştu. Yine o Fransa, Filistin davasının Avrupa'daki en sıkı destekçisiydi.
Allavi'ye kulak verin Teröristler bu dostluğun bedelini ona ağır ödettiler; Fransa'nın içişlerine karışmaya, egemenliğini delmeye kalktılar: İki vatandaşının hayatına karşılık, okullarda türban yasağını kaldırmasını istediler. Şimdi Fransa "şantaj bu" diye feryat ediyor, örgüte ulaşabilecek kim varsa devreye sokarak, köktencisinden ılımlısına kadar tüm İslam kuruluşlarından ve din adamlarından yardım isteyerek, iki vatandaşını kurtarmaya uğraşıyor. Örgüte aynı sağduyu çağrıları geçen hafta İtalyan gazeteci Enzo Balzani için de yapılmıştı. Uluslararası Kızılhaç Örgütü'nde gönüllü olarak çalışan, Birmanya'dan Doğu Timor'a kadar tüm savaş bölgelerinde sivil halkın yardımına koşan, aynı amaçla ay başında Bağdat'a giden Balzani, Irak İslam Ordusu'nun eline düştü. Ne El Cezire aracılığıyla kendilerine ulaştırılan çocuklarının hıçkırıklarından etkilendiler, ne Iraklı ulemaların uyarılarından. Balzani'yi gözlerini bile kırpmadan kameralar önünde öldürüp, kasetini gönderdiler. Irak Başbakanı İyad Allavi "Burada tarafsız kalmaya kimsenin hakkı yok. Bizimle birlikte bu belaya karşı savaşmayanlar, yakında teröristlerle evlerinde karşılaşacaklar" diyor. Din adına yapılan bu vahşet, İslam'ın tecridine doğru gidiyor. O nedenle Allavi'nin uyarıları özellikle Müslüman coğrafyayı harekete geçirmeli. Tabii Hazreti Osman'ın "Kılıç kıyamete kadar boğazınıza dayalı kalacak" kehanetinin bir kez daha gerçekleşmesi istenmiyorsa.
|