SABAH - 31/08/2004 - Fuardan insan manzaraları

Şu an 31 Ağustos 2004 - Salı tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Yazarlar

	Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Arşiv

	Etkinlikler

	Atina 2004

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Cumartesi

	Aktüel Pazar

	Otomobil

	Sinema

	Çizerler

Google Arama

Fuardan insan manzaraları

Elinde poşetler salonlar arasında koşturan insanlar. Poşetler tıka basa doldurulmuş. Bir defa bile okumadan atılacak broşürler. Çocuğun 1 yıl boyunca defter, kalem ihtiyacını karşlayacak kadar eşantiyon. Tişört kapmak için sotaya yatmış baba çocuk ganimetin yüksek olduğu stand görevlisini kesiyor. Akşama kadar yürümekten ve sıcaktan bunalmış bedeni kenarda köşede dinlendirme pozisyonları Çocuk hala enerjisinin doruğunda, sadece karnı acıkınca babayı arıyor. Görevliler kovana kadar 21'inci kez oyun için bilgisayarın klavyesine asılıyor.

Yeni çıkan cep telefonlarını büyük bir hayranlıkla izliyor. Verilen broşürleri çantaya dolduruyor ama çanta yandan dikişleri koparmış. Ağırlığa dayanamayacak gibi duran malzemeler hemen yedek poşetle durumu kurtarıyor. Stantlarda duran görevliler ayak değiştirerek akşam saatlerinin gelmesini bekliyor. Kalabalık bölgelerde görev yapanlar sürekli uyarılarda bulunmaktan sinir krizinin eşiğine gelinmiş.

(Z)ektör nereye koşuyor?
Bu curcunada gerçekten aradığını bulmak kolay değil. Ancak firmalar da ziyaretçiler de ne aradığını pek bilmiyor.

Bir Bilişim fuarıda böyle geçti demek için bekleyen hazır demeçler"Teknoloji hızla gelişiyor" manşetleri atmaya bayılan medya mensupları. Herkes klişelerini hazırlamış. Peki, geçen yılda farklı ne yaptık? Ya da yaptıklarımızdan ne sonuç aldık? Hesabını yapan kalmadı.

Şimdi raftakileri indirip önümüze bakma zamanı. Uzun zamandır "sektör" tartışması yaparak daralan ufku genişletmek için bütün endüstrilere kaldıraç olduğunu anlatmak gerek. Bilgiyle iş yapmanın farkını çiftçiye, KOBİ'lere, devlete, tekstilciye kısacası toplumun her kesimine anlatmak gerekiyor. Kısır sektör tartışmaları sığ pazarın artıklarını karaya vuruyor.

"Niye geldim buraya?" diye soru sormaktan kaçınanlar, kafalarını devekuşu gibi kuma sokmaya devam ediyor. O zaman biz de soru sormaya başlayalım:
* Teknoparklar Ar-Ge problemine ilaç olur mu? 17 farklı Teknopark lisansı işin sulandırıldığını düşündürüyor. Firmaların önemli bir kısmı sadece vergi avantajlarına odaklanmış. Pazarlama ve hizmet elemanlarıyla kadrolarını şişiriyor. Üniversiteler de Teknoparkları rant geliri olarak görüyor. Başarı kriterleri net belirlenmemiş ve denetimler yetersiz.
* Markaların içi boşaldı mı? Marka yatırımı yapan firma yok. Hala markasız bilgisayarların satışı yüzde 70'lerde. Tüketici ödediği markanın farkını görmekte zorlanıyor. Oysa uzun vadeli yatırım yapan firma sığ pazarını derin denize dönüştürüyor.
* Ulusal politika nerede? Eğitimden tarıma her alanda aynı soruyu sormak mümkün. Ancak günlük politikalar kişisel çıkarlar herşeyin önüne geçiyor.
Yine de umutlu olmak için çok sebep var. Çünkü insanoğlunun ilhamını nerede bulacağı belli olmuyor.

Timur Sırt