2007 yılına kadar çöpe atılacak 500 milyon bilgisayarın içindeki kurşun, cıva, selenyum ve krom gibi maddelerin hemen hepsi birer kanser tehdidi taşıyor
Yeni ekonomi kavramı ve bilgisayarlaşma insanların hayatlarında çok önemli değişiklikler yaptı: Daha az insanla daha çok iş yapıp süreçlerini iyi takip edebilen şirketler yepyeni bir ekonomi yaratarak dünya tarihinde yeni bir devre imza attılar. Ne var ki bilgisayarlar her zaman uzaktan göründüğü kadar sevimli ve yararlı aletler olmadığını 2000'li yılların başından itibaren göstermeye başladılar. Bu aletlerin içindeki ağır metaller yüzünden geri dönüşümünde yaşanan zorluklar, onları tam bir baş belası haline dönüştürdü.
Bilgisayarlar, sıradan teneke kutular gibi sıkıştırılarak tabiata geri döndürülemediğinden parçaların sökülmesi gerekiyor. Bu da çok zahmetli ve özellikle de pahalı bir işlem. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Çevre Sağlığı Merkezi raporlarına göre 1997 2007 yılları arasında sadece ABD sınırları dahilinde 500 milyon bilgisayar kullanılmaz hale gelecek. İşin daha da korkutucu tarafı, bilgisayar monitörleri, bilgisayarlardan daha fazla zehirli madde içeriyor ve sökülmesi neredeyse imkansız. Zira insan vücudu için çok zararlı olan kurşun, monitörlerin camına, monitörden gelen radyasyonu engellemek için yedirilmiş durumda. Kaderin bir cilvesi gibi bu kurşun diğer bir taraftan kansere yol açıyor. Bu cihazlar çöpe gittiğinde en ufak bir kırılma veya çatlama kurşun doğaya kanserojen madde olarak dönüyor.
Telefonlar da tehdit Çevre için tehdit oluşturan tek kavram bilgisayar da değil: Sayısı yüz milyonlarla ölçülen cep telefonları, avuç içi bilgisayarlar, taşınabilir bilgisayarlar. Bilgisayarların içindeki kurşundan daha tehlikeli berilyum, kadmiyum, selenyum, krom ve cıvanın çevreye yayılması büyük bir tehdit oluşturuyor. Üstelik bu parçalar çoğunlukla doğaya kazandırılmak için dönüştürülmüyor, bunun yerine sadece "ortadan kaldırılıyor".
Uluslar arası anlaşmalar, zararlı maddelerin Afganistan ve Haiti gibi az gelişmiş ülkelere göz önünden kaldırmak için gönderilmesini yasaklıyor. Ancak pratikte fakir ülkeler, zenginlerin toksik atık deposu olarak kullanılıyor. Şimdilik kaydıyla Japonya ve bazı AB ülkeleri "kirleten öder" mantığından yola çıkarak bu tür maddeleri, kendi içlerinde açtıkları temizleme birimleriyle ortadan kaldırma uğraşı veriyor.
ABD sınırları dahilinde birçok eyalette ortadan kaldırılması istenen bilgisayar başına 35 dolara varan yatırım yapılırken uzmanlar daha etkin bir yolun olduğu savıyla ortaya çıkıyor: Bilgisayarların kullanılıp bir süre sonra çöpe atılması yerine sürekli olarak güncellenmesi, üstüne yapılan eklentilerle güçlendirilmesi öneriliyor. Böylece çöp olmayacak, çevre kirliliği de en aza indirilebilecek.
Türkiye de sırada Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında bilişimin getireceği çevre sorununu tehdit olarak hissetmeyen ender ülkelerden. Zira bilgisayarlaşmanın gerçekleşmesi 2000'li yılların başına denk geliyor ve ülkenin ekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda henüz çöpe bu cihazları atacak kadar zengin değiliz.
Ancak büyük bir ihtimalle 2007 yılına kadar bu sorunları derinden hissedecek bir yapı Türkiye'de de oluşacak. Şu anda el birliğiyle bilgisayarlaşmayı desteklerken diğer taraftan bunları ortadan kaldırabilmenin yollarının da bulunması gerekiyor.
Sağlığımızı tehdit etmeye başladı Kontrolsüz bir şekilde büyüyen donanım çöplüklerinin çevreye verdiği zarar her geçen gün büyümeye oevam ediyor. Pek çok firma üretimde geriye dönüşebilen ürünler kullanmaya başlıyor.