| |
Parti ve turşu
Sağda ve solda yeni parti kurmak için çalışanlar var... Toplanıyorlar, konuşuyorlar, taraftar topluyorlar... Kimse kusura bakmasın ama bu "niyetleri, arayışları, girişimleri" ciddiye almıyoruz. Nedenini de söyleyelim. Parti kurmak "turşu kurmaya" benzemez. Bu sözlerimizin "turşucuları incitmeyeceğini" umarız.
*** Türkiye'de siyasi parti sayısı 50'nin üzerinde. Yelpazenin sağında boşluk yok. AKP'den DYP'ye, MHP'den Saadet'e, BBP'den ANAP'a kadar "sağın her rengi" var. Yelpazenin solunda bir boşluk olduğu görülüyor. Ama o boşluk da "Deniz Baykal gitsin, ben geleyim" le dolmaz.
*** Alternatif olma iddiasıyla ortaya çıkanın, mevcut yapı ile "temel düşünce farkını" söylemesi lazım. Birisi çıkıp "dünyadaki değişimin, yeni çağın, küreselleşmenin, Türkiye'nin analizi doğru yapılmıyor" dese... Kendi "analizini... Vizyonunu" söylese... "İşte kitabım" dese... Ciddiye alacağız. Ama "böylesini" göremiyoruz. Zaten siyasetçinin "kitaplısını" pek göremiyoruz ya.
*** 1950'de Demokrat Parti "yeter, söz milletindir" söylemiyle meydanlara çıktı. Celal Bayar, Adnan Menderes ve arkadaşlarının seslendirdiği bu sloganın içi doluydu. Slogan "demokratikleşme... Katılım... Tek partinin otoriter sisteminin kırılması" gibi alt başlıklar içeriyordu.
*** 1965'te Süleyman Demirel Adalet Partisi'ni iktidara taşırken "büyük Türkiye" diye meydanlara çıktı. Sloganın gerisinde "önce ekonomi... Kalkınan Türkiye... Boğaz köprüsü... Keban" vardı. Bülent Ecevit 1970'li yıllarda "bozuk düzene başkaldırarak" CHP'yi tırmanışa geçirdi. "Ne yoksulluk ne baskı, ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen" sloganını attı. Daha sonra söylemin içini dolduramadı, o ayrı mesele. Ama "slogan, vizyon" doğruydu.
*** 1983'te Turgut Özal "ekonomi" dedi, "büyüme" dedi, "dışa açılım" dedi. Sözünü ettiği konularla "proje ve kadro bakımından" hazırlıklıydı. Ve bu vizyon, ANAP'ı iktidara taşıdı.
*** Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın "adil düzen" sloganı, yakın siyasi tarihin "en büyülü söylemlerinden" biriydi. Prof. Dr. Tansu Çiller'in "iki anahtar" projesi de öyle. Ama ikisinin de talihsizliği "söylemin içini dolduramayışları... Söylemin projelerle desteklenmeyişi" oldu.
Recep Tayyip Erdoğan'ın daha yeni kurulan AKP'yi tek başına iktidara getirmesi bir "siyasi rastlantı" değil. Tayyip bey ve AKP "bozulan bürokratik düzene alternatif olarak" sandıktan çıktı. Ve daha "sandık gecesi" çok iyi düşünülmüş bir "vizyonu, projeyi" seslendirildi: "Avrupa." Avrupa trenine binmek "Menderes'in, İnönü'nün, Demirel'in, Özal'ın, solun eski başkanı Karayalçın'ın, CHP lideri Baykal'ın" projesi. CHP'nin, seçimden sonra "açığa düşmesi" biraz da bundan dolayı olmadı mı
*** Birileri çıkıp "doğan her yüz çocuktan sadece 5'i üniversiteye gidebilir... Ben bunu yüzde 40'a çıkaracağım... Sosyal devletin tanımını yeniden yapacağım... İşte vizyonum, işte projem, işte kadrom" dese, ciddiye alacağız. Ama "böyle bir şey" göremiyoruz.
*** Parti kurmak için soyunanlara önerimiz. Gidin önce bir "araştırma merkezi" kurun.
|