Kahraman aranıyor
İnsanız işte! İşlerin en çıkmaza girdiği anda "yeleleri alevden al bir ata binmiş yiğit" beklentisi içinde yanıp kavruluruz. Bir kahraman çıksın da bin türlü planı, muazzam stratejileri, binlerce doktora tezini, kılı kırk yaran organizasyonları darmadağın etsin isteriz. Maalesef bu insani beklentimiz çok uzun zamandan beri karşılık göremiyor. Ta Che'den beri üzerinde ittifak edebileceğimiz, uğruna "Bolivya dağları dardır geçilmez" türünden türküler yakacağımız bir "yiğit" maalesef çıkmadı. Oysa talep varsa arz da olmalı değil mi? Bu yüzden "kahraman beklentisine mütevazı bir katkı" olarak aşağıdaki isimleri arz ediyorum, lütfen kabul buyurun: *MUKTEDA ES SADR: Ne kılıcını taşa vurdu, ne de taş yarıldı ama yine de onun için "Şanı büyük Mukteda Paşa / Necef'ten çıkmam diyor!" diyemez miyiz? Fazla kilolarıyla, çatık kaşlarıyla şöyle "şık bir poster" konusu olamayacağının, yani "romantik isyankar" havası taşımadığının ben de farkındayım ama kurduğu Mehdi Ordusu'nu silahlandırmamasından bir romantizm çıkaramaz mıyız? "Babadan atadan tevarüs edilmiş karizma" biraz işin tadını kaçırıyor ama koca ABD'ye ve onun işbirlikçisi Allavi'ye karşı, "görmüş restini / koymuş postasını" havasında verdiği mücadele göz doldurmuyor mu? Tamam, adamın her tarafı acayip "irticai" ama yine de onun sayesinde Beyaz Saray denilen o binada, bombardı- man altında inleyen Irak'ın en yoksul Şii mahallelerinin krokileri üzerinde çalışma yapılmıyor mu? * HUGO CHAVEZ: Fotoğrafına bakınca büyük dezavantaj ortaya çıkıyor: Bu adamda bırakın Che'yi, Fidel'in bile havası yok! Ama "tipten kaybetti" diye üstüne çizik atamayız! Değil mi ki ABD'nin tüm think-thanklerinde "Ulan, Venezüella da düştü, ne yapacağız?" diye toplantı üstüne toplantı yapılıyor, o zaman adama bir şans vermek kaçınılmaz! İktidara gelmek için önce darbeyi denemesinin tatsız bir tarafı olsa da sonuçta oyunu kurallara göre oynadı! Despot, demagog, militarist, popülist gibi bilumum kötü sıfatlar üzerine salınsa da işte son yapılan referandumu da geçti. Hem karşılarında Saddam kıvamında düşman bulamayan Amerikan karar alıcılarını kudurtmuyor mu, işte buna bakalım ve keyfini çıkaralım. *MICHAEL MOORE: Bir kahramanda olmaması gereken her şeye sahip: Fazla kilolu, fazla espritüel, fazla eğlendirici, fazla Amerikan. Ama yine de "Ferman Bush'unsa / Dağlar bizimdir" diyerek kamerasını alıp şehre inmiş bir eşkıya havasıyla huzur bozuyor ve bu iyi tarafı. Gerçi politik ufku "Bush gitsin / Kerry gelsin"in ötesine geçemeyecek kadar dar ama o kadar kusur kadı kızında da olur.
|