|
|
Hızlandırılmış bir röportaj
- Günaydın sayın başbakan... - Günaydın mı? Şu gazete olan. Çabuk söyleyin, haddinizi biliyor musunuz bakalım? - Gazeteden ama iyi bir temenni olarak günaydın... - Peki had olayı... - Biliyoruz, biliyoruz. Hatta had sanatına da saygımız sonsuz. - İsimler? - Hakan Efendi... Utku Efendi... Yalçın Doğan'a Yalçın Efendi hesabı... - Haaah efendi olun şöyle... Şimdi istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz? - Bugünlerde biraz asabi gibisiniz. Hızlandırılmış tren sinirlerinizi mi bozdu? - İlgisi yok. Bizim kızın düğününde, bazı uyanıklar sahte 'Reşat' takmış. Bazıları da bana gıcıklığına Cumhuriyet altını... Ayarları da düşük hem. Ayar oldum resmen. - Hızlandırılmış trene dönersek... - Peki dönmezsek? - Dönelim dönelim. - Hani haddinizi biliyordunuz... - Biliyorduk unuttuk. - Makinistin suçu hep. Sinemalarda da onlar yüzünden ağız tadıyla bir film izleyemediğimizi hatırlamıyor musunuz? - O zaman makinistle konuşalım biz... - Makinist seeees... çıkarma. - Bakanın istifa... - Had. - ...de edeceği bir bilgi var mı size ulaşan? Bilim adamları bas bas bağırdıydı, bu tren gitmez diye de o bakımdan. - İlim Çin'de olsa gidiniz. - Çin'den bilim adamları mı geliyor? - Gidiniz, hemen gidiniz. Hadeeee... - Hade'nizi bilin diyorsunuz. - Allah'ın dediği olur. - Kulla Allah arasına tren kazası sokmasanız... - Önce tedbir sonra tevekkül. - Hızlandırılmış tren... - Bak hala haddinizi bilmiyorsunuz ama... - Öpsün sizi, bir de bakan beyi Zeki Müren diyecektik, tekerleme olarak. - Bak hala duruyorlar. - Peki istemiyorsanız gideriz. Hem de en hızlandırılmışından.
|