|
|
|
|
|
|
Yasaklı İranlı İstanbul'da
İran İslam Devrimi'nin ardından ülkesine girişi yasaklanan dünyaca ünlü İranlı pop sanatçısı Ebrahim Hamedi, bu akşam İstanbul'da konser veriyor. Şarkılarında aşk ve isyanı anlatan "Ebi" lakaplı sanatçı için binlerce İranlı İstanbul'a akın etti. Ebi, Cumartesi Sabah'a konuştu.
*** 2000 İranlı onun için Türkiye'ye geliyor
İslam Devrimi'nin ardından ülkesine girişi yasaklanan İranlı pop sanatçısı Ebi, bu akşam İstanbul'da konser veriyor. Ünlü yıldız, şarkılarında aşkı ve isyanı anlatıyor.
Ebrahim Hamedi, dünyanın onu tanıdığı ismiyle Ebi, İran İslam Devrimi nedeniyle ülkesinden sürgün edilmiş bir pop şarkıcısı. Dünya çapında milyonlarca hayranı var. Her yıl Avrupa'yı ve Amerika'yı dolaşarak onlarca konser veriyor. Şarkılarında İran'da yasak olan her şeyi, aşkı ve isyanı anlatıyor. Tüm dünyada korsan olarak satılan albümleri İranlı gençlerin en büyük eğlencelerinden. Konser vermek için ilk kez Türkiye'ye gelen Ebi, bu akşam Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda sahne alıyor. 1900 kişi kapasiteli sergi sarayında düzenlenecek konserin biletleri günler öncesinden tükendi. İran'dan kalkan uçak sayısı yetişmeyince, Ebi hayranları otobüslerle İstanbul'a geldi. Dünyaca ünlü İranlı popçu Ebi ile konser öncesinde konuştuk.
* Sürgün edilme sürecinizi anlatır mısınız? Ben bunu kendim seçmedim. Devrimden sonra buna mecbur kaldım. Devrimden önce zaten konserler vermek için Amerika'ya gidip geliyordum. Devrim zamanında İran'da mı kalsam, yoksa kaçsam mı diye bir ikilemde kalmadım. Çünkü o sırada bir konser için Amerika'daydım. Aslında ben İran'da olmadığım için şanslıydım. Yoksa İran'dan dışarı çok kolay çıkamazdık. Özellikle o zamanlar çok küçük olan çocuklarımla bu daha da zor olurdu. Ailemle birlikte Los Angeles'a taşındım. Ama buradan şu anlaşılmasın; ben Los Angeles'ta yaşamayı sevmiyorum. Kendi ülkemde yaşamayı tercih ederdim.
* Neden Amerika'da yaşamayı tercih ettiniz? Aslında Avrupa'da yaşamayı Amerika'da yaşamaktan daha çok seviyorum. Çünkü Avrupalılar birbirlerine çok yakın insanlar. Amerikalılara göre daha çok kültürel alt yapıları var. Amerika çok büyük bir ülke. Üstelik çok da yeni.
* Albümleriniz nerelerde korsan olarak satılıyor? Albümlerim bırakın İran'ı dünyanın her yerinde korsan olarak satılıyor. Toplam 30 civarında albüm yaptım. Bu nedenle ne kadar satıldığını da bilemiyorum. Amerika'da CD 7-8 bin, kaset 100 bin civarında satılıyor. Eğer korsan olmasaydı bir milyona yakın satılırdı. Maalesef kasetlerimizi çoğaltmak için iznimiz yok. Çünkü Amerikan hukuku bizi korumuyor. İranlı olduğum için Amerika'da beni şarkıcı kategorisine koymuyor, yani savunmuyor. Beni bir şarkıcı olarak koruyacak bir yasa yok. Eğer ben korsan yapanları gidip şikayet etsem, ceza vermezler. Yapacakları bir şey yok.
* Hayranlarınız çoğunlukla hangi ülkelerden? Beni tüm dünyada yaşayan İranlılar tanıyor. Bu nedenle İran tabii ki birinci sırada. Sonra Amerika, İsviçre, Norveç ve Almanya geliyor.
* Aşk şarkıları söyleyen biri olarak tanınıyorsunuz. Bunların içinde isyan ne derece var? Yüzde 70 aşk, yüzde 30 isyan. Her albümümde 2-3 şarkıyı İran'ın bugünkü durumuna ayırıyorum.
ÖZGÜRLÜK YOKSA AŞK DA YOK * Sizin zamanınızda İran'da aşklar nasıl yaşanıyordu, şimdi nasıl yaşanıyor? Zaten şu anda İran'da aşk yok. Bir şiirde, bir şarkı sözünde aşk olmadığı için aşk yoktur diyoruz. Yani özgürlük olmadığı için aşk yaşanamıyor. 1970'de şarkı söylemeye başladım. 1978'de İran'da her şey yolundaydı. Şah vardı ve politik şarkılar haricinde ne isterseniz söyleyebiliyordunuz. 1979'da devrimden sonra şarkı söylemek yasaklandı. Ayrıca kadınların ne olursa olsun söylemesi yasak. Tüm şarkı sözlerini kontrol etmeye başladılar.
* Kaç albümünüzü İran'da yaptınız? Yarı yarıya gibi. 15-20 arası Amerika'da yapıldı. Bu arada şarkılarımı da Farsça söylüyorum. Bundan asla vazgeçmem.
* Amerikalı olsaydınız daha ünlü olabileceğinizi düşünüyor musunuz? Kesinlikle! Yüzde yüz daha ünlü olurdum. Şu anki sesimle, İranlı olmasaydım her gece binlerce kişilik konserler veriyor olurdum. Yine de kendi ülkemde zaten çok ünlüyüm. Buradaki konsere gelenlerin yüzde 90'ı İran'dan.
* Kendi ülkenizde konser vermek ister misiniz? Tabii ki, çok fazla isterim.
* Yardım eli uzatmanızı bekleyenler var mı? Kimsenin mektup yazarak veya başka yollarla yardım eli beklemesine gerek yok. Artık herkes rejimden yorulmuş ve bıkmış durumda.
* Bundan çıkış yolunu nasıl görüyorsunuz? Bu çok zor bir soru. İnsanlar kendileri bir dünya yaratmışlar ve bunu kendilerinin değiştirmesi gerekiyor. O yüzden eğer insanlar bu hükümetten kurtulmak istiyorsa, yavaş yavaş bu hükümetin değişmesi gerekiyor. Bunu da gençler yapacak. Çünkü böyle olması gerekiyor. İran'da yaşayan 40 milyon insan, 30 yaşın altında.
* Geçenlerde nargile içilmesi yasaklanmıştı, sosyal ortam yaratıyor diye... Bu tarz durumlar 25 senedir yaşanıyor. Akraba ortamında bile, örneğin bir yere kuzeninle gitsen, seni orada tutuklarlar. Akraba olduğunu ispatlayana kadar bayağı eziyet çekiyorsun.
* Tüm dünyada tanınmak gibi bir kaygınız var mı? Beni sadece İranlılar duysun anlasın, yeter şimdilik. Ondan sonra beni bütün dünya anlayacaktır. Bu konuştuğumuz konu son derece ciddi bir konu. Herkes politikanın paraya bağlı olduğunu biliyor. Almanlar, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar hepsi biliyor. İran'daki rejim dolayısıyla insanların öldürüldüğünü biliyorlar. Ama hiçbir şey söylemiyorlar. Çünkü bu durumdan para kazanıyorlar. Aslında benim onlara bir şey anlatmama gerek yok çünkü her şeyi biliyorlar. İran'ı kullandıkları için sesleri çıkmıyor.
İRANLI olmasaydım kesinlikle daha ünlü olurdum. Ama beni sadece İranlılar duysun yeter. Çünkü diğer ülkelerden insanlar duysa da hiçbir şey söylemiyorlar, bu durumdan para kazanıyorlar. Ama İranlı gençler düzeni değiştirecek
Ece Koçal
|
|
|
|
|
|
|
|
|