|
Cazseverlerin buluşma noktası
|
|
New Orleans koloniyel mimarisi, özgün mutfağı ve caz kulüpleriyle Amerika'daki pek çok şehirden daha özgün.
Amerika'ya gidenlerin programlarında en çok Miami, New York, Los Angeles ve Las Vegas yer alır; New Orleans'a genellikle yer verilmez. Aslında koloniyel mimarisi ile French Quarter, çarklı gemileri ile Missisippi Nehri, kendine özgü mutfağı ve tabii en önemlisi birbirinden güzel jazz kulüpleriyle Amerika'daki birçok şehirden daha özgündür New Orleans. New Orleans'ı iki bölüm olarak düşünmek gerekiyor. Birincisi modern kısım yani dünyanın herhangi bir yeri olabilecek bir şehir. İkincisi ise French Quarter; işte gerçek New Orleans burası. Çok büyük bir bölge değil ama bütün güzel oteller, restoranlar, jazz klüpleri kısacası tüm renk burada. İki üç katlı binalar koloniyel tarzda, pencereler genellikle boydan boya balkon... Daha doğrusu bir film seti gibi her şey burada. Binaların giriş katları genel olarak restoran ve jazz klüplerine ayrılmış. Şehrin en güzel otelleri de bu bölgede, küçük ama çok şirin, ev havalı oteller bunlar. En hoş otellerden bir tanesi Maison Dupuy. Küçük bir avlusu olan otelin Restoranı 'Dominique' de şehrin en iyi on restoranından bir tanesi. French Quarter'da her türlü mutfağı bulmak mümkün. Ama yöresel mutfakları olan 'creole' her yerde karşınıza çıkıyor. 'Creole' aslında birçok sebzenin et veya tavukla bir arada cam bir kapta pişirilmesi ile oluyor. Güneyin baharatları ilave edilince sonuç çok başarılı, bizdeki güveç benzeri gibi düşünebilirsiniz. Creole mutfağının en iyisi 'Restoran Commander's Palace'da. Burası aynı zamanda ülkenin en iyi restoranları listesinde. Biraz ağırbaşlı bir yer ama yemekler mükemmel. Aynı zamanda hafta sonları 'jazz brunch' var ki akşam yemeğine göre daha sıcak bir atmosfer... Yemekler yine mükemmel. New Orleans'ta jazz brunch çok yaygın. Restoranların çoğunda var. Yemeğinizi yerken iyi jazz dinleyeceğiniz keyifli ortam. 'Commander's Palace'dan daha basit bir ortam isterseniz 'Court of two sisters' seçilebilir. Geceler Latin Quarter'in yıldızının parladığı zamanlar. Hani filmlerde görürsünüz; zenci kadın sahnede en yumuşak sesi ile şarkı söylerken, küçücük yuvarlak masalara sıkışmış insanlar hayranlıkla dinler. İşte bu kare New Orleans'ta aynen karşınızda. Genel olarak akşam yemeğinden sonra gidilen bu kulüplerin bazılarında giriş ücreti alınıyor, bazılarında ise içtiğinizi ödüyorsunuz ama fiyatlar makul. Sokaklar her zaman canlı, müzik sesleri dışarı taşıyor. Gündüzlere gelince... Şehir tam Missisippi Nehri kıyısında olduğu için eski tarz çarklı gemilerle bir nehir gezisi yapılabilir. Çok değişik değil ama gündüz ve kısa olanı, gece ve yemekli olana tercih ederseniz daha iyi olur. Şehirde yapılacak en hoş gezilerden bir tanesi 'Jackson Square'e uğramak... Sokak müzisyenleri; fal bakanlar; hediyelik eşya satanları ile turistik ama eğlenceli. Nehir kenarında bulunan 'River Walk' ise mağazaların olduğu alışveriş mekanı. Antikaya meraklı olanlar için St.Charles Street'te dolaşmak daha zevkli. New Orleans'a her zaman gidilebilir ama en iyi zaman 'Mardi Grass'. En eğlenceli ve güzel dönemi. New Orleans'ta 18. yüzyılda başlayan şaşalı maskeli baloların günümüze gelen sokak karnavalı Mardi Grass zamanı French Quartier bir başka. Karnaval geçit törenleri esnasında restorandaki garson da, vali de yan yana değişik kostümleri ile yer alıyor. Turistlere ise seyretmek düşüyor. Ayşe Yağcı julesverne.com.tr
|