|
|
|
|
Astrolojiye İslami yorum
Dini kaynaklardaki sembolik dil üzerine 10 yıldır araştırmalar yapan Hatice Kübra Ergin, Kuran-ı Kerim'in birçok ayetinde burçlardan söz edildiğini iddia ediyor. Ergin yeni kitabı "İşaretler" de astrolojinin İslam'daki yerini sorguluyor.
*** Kuran'daki astrolojik işaretler
Astrolojinin Kuran-ı Kerim'de yeri var mı? Dini kaynaklardaki sembolik dil üzerine araştırmalar yapan Hatice Kübra Ergin, kitabı "İşaretler"de soruları yanıtlıyor.
Klasik astrolojiye göre insan, gezegen konumlarının işaret ettiği bir kader kıskacında dünyaya gelmekte, bu kadere mahkum olmaktadır. Bu düşünce, modern insan için insanı zavallılaştıran bir inanç olarak algılanmaktadır. Klasik astroloji, yıldızlara tapınılan yılların izlerini taşır. Sözde, gök cisimlerinin metafizik bir etki alanları vardır. Bu etkilerin, uygun zamanlar gözetilerek yapılan büyülerle istenilen hedeflere yöneltileceğine inanılmaktadır. Böyle büyücülükle ve şeytana tapınmayla uğraşan paganist astrologlar, ellerine düşürdükleri hissi kusurlara sahip zavallıları sömürebilmektedirler..." Aden Yayınları'ndan çıkan "İşaretler" adlı kitabın arka kapağında yer alan bu ifadelere bakıldığında, yazar Hatice Kübra Ergin'in astrolojiye karşı bir tavır içinde olduğu akla geliyor. Ancak Ergin astrolojiye karşı olmadığını, ancak günümüzde yaygın olan klasik astrolojinin insanın yararına kullanılmaktan uzak olduğunu düşünüyor: "Dünyada bir çok astroloji ekolü var. Hepsinin amaçları da farklı farklı. Mesela bilimsel astrolojinin amacı daha çok tıp sahasından yararlanmak. Klasik astrolojinin amacı ise gelecekten haber vermek. Astroloji insanın manevi özünü tanıma ve böylece Allah'ı bilme ilminin alfabesiyken, geleceği tahmin etme merakına alet edilen bir uğraşı haline getirilmiş. Ben buna karşıyım. Astroloji insan ruhunun bir dili aslında. Belli gruplar halinde belli insanların karakter tahlilinde bulunduğunu görüyoruz. Bu da insanın sezinlediği bir şey." Yaklaşık 10 yıldır astroloji ve dini kaynaklardaki sembolik dil üzerine çalışmalar yapan Hatice Kübra Ergin, araştırmaya önce piyasadaki astroloji kitaplarından başlamış. Daha sonra Batılı astrologların çeviri eserlerine ulaşmış. En büyük kaynaklarından biri ise internet olmuş. Astrolojiyle ilgili mail gruplarıyla yazışmaya devam ediyor. Araştırma yaparken eski yazma eserlere de ulaşmaya çalıştığını belirten Ergin, bu konuda çok sıkıntı çekmiş. Özellikle de tesettürlü olması nedeniyle üniversite kütüphanelerine girememekten yakınıyor. Ergin, en baş kaynağı olan Kuran-ı Kerim'in astrolojiye yer vermesine karşın temkinli yaklaştığını belirtiyor: "Tarihte gök cisimlerine tapınılan bir dönemden geçilmiş. O yüzden Kuran-ı Kerim son derece temkinli astroloji konusunda. Fakat yine de Kuran-ı Kerim'de hem burç kelimesi geçiyor, hem de gök cisimlerine göndermeler var. Fakat bununla birlikte biz Kuran-ı Kerim'i kendi düşüncelerimizi meşrulaştırmak için kullanmamalıyız. O yüzden rastgele bir şekilde ortaya bir fikir atamam. Tasavvufçuların eserlerinde kaynaklarını görmediğim şeyi yazmamaya çalışıyorum. Örneğin, Felak suresi 12'de; 'Yeri, göğü ve yerden benzerini yarattı. Emir bunların arasından durmadan iner. Allah'ın her şeye güç getirdiğini ve ilmiyle herşeyi kuşattığı için.' deniyor. Buna benzer pek çok ayet var." Tarihte bir çok islam aliminin astrolojiyi derinlemesine incelediğini söyleyen Ergin, onların daha çok metafizik konulara eğildiklerini ekliyor: "Müslüman müneccimler daha metafizik konularla ilgilenmişler. Yani gökcisimlerin yerine, ruh noktası gibi... Ama biz bugün kütüphanelerimizdeki yazma eserleri terk ettik. İçinde ne gibi değerler olduğunu bilmiyoruz. Araştırdım ama henüz ulaşamadığım eserler var. Bazı tefsirlerde alıntılara rastladığım halde, kaynağı hangi kütüphanededir bilemiyorum. Bir çok eser verilmiş olmalı mutlaka. Bir dönem de tabii Osmanlı'nın son dönemlerinde bizim dini anlayışımızda bir katılaşma olmuş. Fetihlerden sonra Araplarla bir araya gelince Osmanlı'nın hoşgörülü yapısı biraz katılaşmış ve hikmete karşı soğuklaşma olmuş. O yüzden o dönemde bir ihmal başlamış."
BAŞI SIKIŞAN BANA GELİYOR Astroloji bilgisinin belli bir ruhsal olgunluğa sahip kişiler tarafından kullanılmasının daha doğru olduğunu Ergin, sıradan insanların bu bilgiyi kullandığı takdirde çok yanlış değerlendirmeler yapabilecekleri görüşünde: "Astroloji bilgisi eskiden inisiyetik olarak, yani belli bir tarikata bağlanıp belli bir ruhsal olgunlaşma yaşayanlara öğretilirmiş. Çünkü sıradan insanların bazen astroloji bilgisini eksik, kusurlu hatta çok yanlış değerlendirmeleri de söz konusu olabilir. Bir olgunlukla birlikte değerlendirilirse çok güzel olur. Tasavvufta bu kabul edilir zaten, insanlar ruhsal yönden olgunlaştıkça geleceği daha iyi sezinleyebilirler. Hatta böyle gök cisimlerine bile gerek duymadan. Bu çok teslimiyet isteyen bir şey. Hiçbir şey boş yere değil. Yaşanılan sıkıntıların bile bir faydası var insana. Kadere iman olduğu zaman sıkıntı olmuyor." Astrolojiyi kendi hayatında da kullanan Ergin, kendi doğum haritasını inceledikten sonra kitap yazma konusunda daha cesaretli davranmış: "Doğum haritamı inceledikten sonra kendimdeki yazı yazma kabiliyetini gördüm. Yoksa cesaret edemeyebilirdim. Yakın çevremdeki arkadaşlarımın da doğum haritalarını çıkarıp inceliyorum. Başı sıkışan bana geliyor. Arkadaş edinmek için iyi bir yöntem. Bir küçük koleksiyonum var, farklı insanların doğum haritalarından oluşan. Her kalp bir gözdür. Şimdi ben sadece kendi gözümle değil, binlerce gözle hayatı okuyorum. O yönden de yararlı oldu. Bugüne kadar yaptığım tahlillerde hiç para almadım almam da. Sadece bana danışan insanların sıkıntılı dönemlerini daha kolay atlatmaları konusunda yardımcı oluyorum." Doğum haritası çıkarmanın günümüzde bilgisayarlar sayesinde çok kolaylaştığını söyleyen Ergin, yorumlama konusunda medyumik yetenekleri olanların daha başarılı oldukları görüşünde: "Ortada çok karmaşık bir malzeme oluyor. Bu malzemeyi nereden başlayıp nasıl yorumlayacaksınız, çıkaramıyorsunuz. İşte bu durumda sezgisel kabiliyet gerektiriyor. Yani bu yorumlama kabiliyeti de herkeste bulunmuyor."
Neslihan Tunç
|
|
|
|
|
|
|
|
|