kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Her şeyi devletten beklemenin sonu yok ki!
Şaka

Her şeyi devletten beklemenin sonu yok ki!

Türkiye'de özel girişimcilerin eğitim sektörüne girmeleri, ülkenin gelece- ğine dönük büyük bir fırsattır. Şu anda, Türkiye'de 77 tane devlet ve 24 tane vakıf (yani özel girişim) üniversitesi var. Hızla gelişen bu vakıf üniversitelerini kamuoyu artık tanımaya ve benimsemeye başladı.
Hepimiz, Yeditepe, Koç, Bilgi, Sabancı, Fatih, Bilkent ve benzeri isimleri duyunca, bunların üniversiteleri ifade ettiğini biliyoruz artık.
Bu üniversitelerden bazılarını büyük hocalar kurdu. Bunlara bir örnek Prof. Doğramacı'dır.
Bazıları, mesela Bahçeşehir gibi, dershanelerden üniversiteye dönüştü.
Bir kısım vakıf üniversiteleri, köklü liselerin kendilerini yenileyip, yüksek eğitime de açılmalarının sonucunda ortaya çıktı. Özellikle İnan Kıraç'ın çabaları ile, Galatasaray'ın yaptığı aşamalar, buna bir örnektir.
Veya Bedrettin Dalan önderliğinde İstek Vakfı liseleri, Yeditepe Üniversitesi'ni üretmiştir.
Bir de, sektörlerin ya da büyük sermaye gruplarının üniversiteleri var. Koç, Sabancı üniversiteleri bunlara örnektir. Büyük hayırsever Kadir Has'ın adı da, bu şekilde bir üniversite ile özdeş olmuştur mesela.
Bu vakıf üniversiteleri de, devlet üniversiteleri gibi, YÖK sistemi içindeler. YÖK'ün iyi ve aksak yanlarının yansımalarını, onlar da hissediyorlar.
Eğitimde amaç "Sorgulayan öğrenci" yetiştirmektir teoride. Ama mevcut ekonomik ve politik şartlar, sorgulayandan çok, gelecekte ne olacağını bilemeyen bir öğrenci kuşağı üretmekte. Ayrıca yoğun bir merkezi ideolojik yönlendirme ile, toplum ve dünya gerçekleri arasında kalmış, ikilemler yaşayan bir üniversite gençliği olgusu da var toplumumuzda.
Bunun yanında kaç lise mezununun üniversite öğrencisi olmak için sınava girdiğini ve kaçının girebildiğini de, her yıl şok yaşayarak yeniden öğreniyoruz.
Her üniversiteye giriş ve yerleştirme döneminde, çarpıcı rakamlarla bu acı gerçekleri hatırlıyoruz. Sonra biraz zaman geçince de, üniversite meselesi denince aklımıza sadece "Türban" geliyor.
Gaziantepli hemşerim Bekir Okan'ın da bir üniversite kurduğunu duyunca, onunla ve Okan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sadık Kırbaş'la oturup konuştum.
Bekir Okan, Gaziantep'teki sanayi tesisleri ertesinde yatırımlarını Kazakistan'a yönlendirmiş. Bunun yanında Marco Polo ile turizmde de var.
"Bunca üniversite varken neden sen de bir tane kurdun" sorusunun Bekir Okan açısından iki cevabı var. Birincisi, adını gelecek kuşaklara bir hayır işi ile de bırakmak. İkincisi de, deneyimli bir sanayici olarak, farklı bir üniversite kurup, bu üniversite mezunlarının piyasada aranan donanıma sahip olmalarını sağlamak.
Rektör Prof. Kırbaş, Okan Üniversitesi öğrencilerinin İngilizce, Almanca ve İspanyolca yanında, Rusça'yı, hem turizm, hem de ticaret dili olarak öğreneceklerini vurguladı. Puşkin Üniversitesi ile anlaşma imzalamışlar.
Bunun yanında, öğrenciler, ilk yıldan itibaren çalışma ortamına sokuluyormuş. Örneğin bu sezon, 5 öğrenci Nurol Holding'de, 8 öğrenci Marco Polo'da, bir öğrenci de DEİK'te çalışmaktaymış.
Okan Üniversitesi daha yolun başında. Bu yıl 400 öğrenci alacaklar. İleride, Orta Asya ticaretine Rusça bilgileri ve bilimsel donanımları ile egemen olacak yeni ku- şakların öncüleri şeklinde göreceğiz bu öğrencileri. Ya da Türk turizminin yıldızları çıkacak bunların arasından.
Bunları dinleyince "Keşke genç olup, hayata yeniden başlayabilseydim" dedim içimden.
1960'larda gazeteciliğe başlarken "Bu bölgede bir gazeteci, İngilizce yanında Rusça ve Arapça'yı ve mümkün olursa Farsça'yı da öğrenmeli" diye düşünmüştüm. İki yıla yakın Rusça ders aldım, yazmayı, grameri, okumayı öğrenmiştim. Arapça ve Farsça'ya da başlamıştım. Ama yoğun çalışma bunları geliştirmeme engel oldu. O yıllarda hem gece sekreterliği yapıyor, hem gündüzleri dış haberlerde çalışıyor, hem de araştırmacılık ve muhabirlik yapmaya çabalıyordum...
Netice-i kelam, hem üniversite kuranlara, hem de bu üniversitelerde dünyaya açılmak için okuyanlara başarılar diliyorum.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Her şeyi devletten beklemenin sonu yok ki!   / 01-08-2004
 Asıl sorun "Dışlamak" veya "Dayatmak" değil, anlayamamak...   / 31-07-2004
 Artık her şeyi çocuklar da duysun!   / 30-07-2004
 Kafanızda izdiham olunca hemen bana gelin!   / 29-07-2004
 Mustafa Koç, Nakkaştepe'den Kanada'ya gidiyor   / 28-07-2004
 Siyasi danışmanlar asla patronlarına danışmamalı   / 27-07-2004
 Tren faciası, siyasi bir faciaya dönüşmemelidir..   / 26-07-2004
 "Ölüm" olabilir ama "istifa" olamaz şeyler mi?   / 25-07-2004
 "Hızlı tren şovu"nun aktörleri istifa etmelidir!..   / 24-07-2004
 İç hesaplaşmamızı aralık sonuna kadar erteleyelim   / 23-07-2004
MEHMET BARLAS
Acaba Türk turistin profili nasıldır?
İnsanları...
ÖMER ÇELİK
Muhalif iktidar
Dünyanın neresine gidersem gideyim, o...
ÖMER LÜTFİ METE
'Oldum bağırsak veremi'
Son merkezi sınavlardaki...
Pardon porto!: 2-1
Pardon porto!: 2-1
Hagi yönetiminde son derece diri ve etkili bir oyun çıkaran Cimbom'da...
Yarışmayan kaybeder
Yarışmayan kaybeder
Hagi, her bölgede forma yarışı olacağını belirterek, "Bunu kabul...
Baykal: Bizi korkutamazlar
Baykal, eski CHP milletvekili Elçi'nin Van Skandalı için "Aşiretlerle...
Bahçeli eski formunda
By-pass ameliyatı olduktan sonra bir süre dinlenen MHP lideri Devlet...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.