|
|
|
|
|
|
Hızlı araba kullanmak kişilik bozukluğu
Uyarı, kontrol ve cezalara rağmen kazaların yüzde 48'ini hız oluşturuyor. Psikologlar, bastırılmış duyguların direksiyon başında ortaya çıktığını söylüyor.
Her yıl binlerce kişinin hayatını söndüren, yüzlercesini sakat bırakan trafik kazalarının baş nedeni aşırı hız. Özgürlüğün simgesi olarak görülen "otomobille hız yapma" sevdası, her yıl Türkiye genelinde meydana gelen kazaların yüzde 48'ine neden oluyor. Sadece İstanbul'da bir yıl içinde 60 bin kişi aşırı hız yaptığı için radara yakalandı. Yine İstanbul'da bir yılda meydana gelen kazaların ortalama yüzde 53.29'u aşırı hızdan kaynaklanıyor. Diğer nedenler ise şöyle sıralanıyor: Aşırı alkol, uykusuz ve dalgın araç kullanma, hatalı sollama, hatalı park etme, sürücü, yaya ve yolcuların eğitim eksikliği, trafik kültürü eksikliği, karayollarının yük ve yolcu taşımadaki yükünün ağır olması, yollardaki altyapı eksikliği, ağır yük taşıyan araçların kapasitesinden fazla yüklenilmesi, kuralların ihlal edilmesi durumunda verilen cezaların caydırıcı olmayışı, yollardaki mühendislik hataları, denetim eksikliği, kavşaklarda geçiş üstünlüğüne uymama, hatalı dönüşler, ışık ihlali.
HIZA TEK ÖNLEM RADAR AMA... Hız yapan sürücüleri belirlemek için kullanılan en etkili yöntem "radar sistemi." Yollara konan radar araçları, hızdan meydana gelen kaza oranlarını düşürse de kesin çözüm değil. Trafik uzmanları bu durumu, hız kontrollerinin çoğu zaman yanlış yerlerde yapılıyor olmasına bağlıyor. Uzmanlar, radarların ıssız yerlere değil, yerleşim bölgelerine ve virajlı olmayan düz yollara konması gerektiğini belirtiyor. İTÜ İnşaat Fakültesi Ulaştırma Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadir Yayla, bazı yollarda hız yapmanın gerekebileceğini belirterek, "Aşırı hızın zararlı olmadığı yerler de var. Etrafta bina, tesis yokken devlet yolunda saatte 90 km gitmek gerekirken 110 km gidiliyor diye para alınıyorsa, burada amaç para kazanmaktır. Devlet yollarının hız sınırı saatte 90 kilometredir ve 105 kilometreyle gidildiği zaman bu bir kusur. Ancak bir sehir geçişinde, köye girişte hızın fazla olması kazaya sebep olabilir. Dağ başında biraz hızlı gidildi diye ceza yazılırsa, bu mantığın altında para kazanma isteği vardır. Hız kontrollerinin yapılacağı yerleri iyi seçmek gerek. Kontroller özellikle yerleşim bölgelerinde yapılmalı, kimsenin olmadığı yerlerde değil" şeklinde konuşuyor.
GENÇLER SUÇA DAHA MEYİLLİ Radarla sadece hız kontrolü yapılmıyor. Radarlı trafik otosundaki trafik ekibi, sürücülerin trafik kurallarını ihlal ettikleri bütün durumları tespit edebiliyor. Trafik ışıklarının, şerit kurallarının, kavşaklarda geçiş önceliklerinin ihlali de radarla belirlenebiliyor. Video- kameralı radarın azami görüş alanı 1600 metre. Yolların durumuna göre görüş alanı değişebiliyor. İstanbul'da 20 adet video-kameralı radarlı denetim otosu bulunuyor. Bu otolar, İstanbul trafiğinin yoğun olduğu, trafik kazalarının çokça yaşandığı kara noktalarda görev yapıyor. Peki, kanunlara rağmen trafik kuralları neden ihlal ediliyor ve neden özellikle hız sınırına uyulmuyor? Dünya standartlarına bakıldığında ölüm riski taşıyanlar, genellikle 18 - 24 yaş grubu arasında olan genç sürücüler. Bunun nedeni ise, bu yaştaki gençlerin suç işlemeye, kuralları çiğnemeye daha meyilli olmaları. Davranış bozuklukları daha bu yaşlarda görülüyor. Özellikle hız yapmayı özgürlüğün ve gücün simgesi olarak algılayıp kendilerini bu şekilde kanıtlamaya çalışıyorlar.
CEZASIZ SUÇ TEKRARLANIR Psikiyatrist Doç. Dr. Armağan Samancı, direksiyonun başına geçen sürücülerin birey olarak varlıklarını unuttuklarını belirterek, konuya şöyle açıklık getiriyor: "İnsanlar, chat yaparken nasıl kendilerini farklı kişilik olarak sunuyorlarsa trafikte de belli anlamda tanınmaz birisiniz ve sadece aracınızla tanınıyorsunuz. Kişi birey olarak kendi varlığını hissetmiyor. Kendi iç dünyasında yaşamak istediğini araç kullanırken yaşıyor. O nedenle agresif ve kural tanımaz oluyor. Bu durum genç grupta daha fazla görülüyor. Son yıllarda dünyada görülen bir kuralsızlık var bu trafiğe de yansıyor. İnsanlar, ceza almadıkları davranışlarını her zaman tekrarlar. Trafikte de bir sürü hata yapıp ceza almama durumu var."
AİLELERE DE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR Samancı, bastırılmış duyguların direksiyon başında ortaya çıktığını, bu durumun davranış bozukluğu olduğunu belirtiyor. İnsanların bir grubunun; hız, hayati tehlikeyle karşı karşıya kaldığında korkunun bedensel göstergelerini yaşamadığını da vurgulayan Samancı, "Terleme, heyecan, tedirginlik, huzursuzluk gibi korku belirtilerini yaşamadıklarını için hız gittikçe artan bir konuma geliyor. Yaşayanlar da diğerlerini kopya ediyor. Narsist yapılarda daha sık görülür. Ailelerin bazıları çocukların bu yanlarını onaylamasa bile karşı durmadıkları için sonuç kötü oluyor. Problemleri olan çocukları farkedip otomobillerini vermemeleri gerek. Hız kurallarını birkaç defa ihlal edenlerin ehliyetleri iptal edilmeli. Kural uygulayıcıların daha net olması gerek" diye konuşuyor.
Pervin Metin / Mehmet Aktaran
|
|
|
|
|
|
|
|
|