kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Sade yöneticiler değil, seçmenler de sorumlu olmalı
Atanmış iktidar olmaya değer miydi?
Şaka

Sade yöneticiler değil, seçmenler de sorumlu olmalı

Padişah 2'nci Abdülhamid, ömrünün son döneminde yazdığı anılarında, onu Japon İmparatoru Meji ile mukayese edip, "Sen başarısızsın" diyen muhaliflerini akılsızlıkla suçlar.
Kitabı tatile çıkarken yanıma almadığım için satır satır aktaramıyorum merhum padişahın cümlelerini.
Hatırımda kaldığı kadarı ile siz sayın okurlarıma aktarayım:
- Japonya bir ada. Hepsi aynı dili konuşur Japonlar. İmparatorlarına adeta taparlar. Osmanlı topraklarında ise her milletten, her dilden, her dinden insanlar yaşar. Osmanlı toprakları içinde bir iş yaptığınız zaman ya Ruslar, ya Avusturyalılar, ya da başka devletler rahatsız olur. Ermeniler bomba patlatır, Bulgarlar veya Sırplar ayaklanır. Beni biraderim Meji ile mukayese etmek, akılsızlığın ta kendisidir.
Türkiye Cumhuriyeti de neticede, Osmanlı'nın çekirdeği değil mi?
Ortadoğu'da, Balkanlar'da ve Kafkaslar'da ne olursa, bunun yansımalarını Anadolu'da da hissetmiyor muyuz?
Bosna'da veya Çeçenistan'da, yahut Irak'ta olup bitenleri, hala "Bizim sorunlarımız" olarak algılamıyor muyuz?
Yetmezmiş gibi, kültür ve inanç çatışmaları da, olanca yoğunluğu ile hüküm sürmekte.
Batı dünyası, Türkiye'ye bu yüzden "İslam ülkesi demokrat ve laik olabilirmiş" diye özel bir dikkatle bakmıyor mu?
Aslında sade kültürümüz değil, ekonomimiz ve siyasetimiz de, özel bir konumda.
Kanımıza ve yapımıza sinmiş bir "Kökten Devletçi" ideoloji içinde, serbest piyasa ekonomisini yerleştirmeye çalışıyoruz.
Adı "Anayasal Çoğulcu Demokrasi" olan rejimimizde, egemenliğin millete mi, devlete mi ait olduğuna, henüz tam karar vermiş değiliz.
Demek istiyorum ki, böyle karmaşık yapıya sahip olan bir ülkeyi yönetmek de, o ülkenin vatandaşı (veya seçmeni) olmak da, büyük sorumluluklar getiriyor herkese.
Kendimize benzemeyen yurttaşlarımıza kızıp, "Ah Atatürk yaşasaydı böyle mi olurdu" demek, ne bilimsel akla, ne çağdaş gerçekçiliğe sığar.
Bazen başı örtülüleri, Bazen Kürt kökenlileri, bazen de başkalarını işaret edip "Cumhuriyet Muhafızı" rolüne soyunmak, bu ülkenin dirliğini ve düzenini sarsan gelişmelere yol açabilir.
Hafta sonu Zaman'da Nuriye Akman'a konuşan Prof. Dr. Kemal Karpat'ın bazı düşüncelerini hatırlatarak bu yazıyı noktalayalım:
- Kararlarımızı şu ülkenin nasıl oluştuğunu öğrenerek, yaşanmış olaylara hürmet ederek ve bu toplumun tarihini bilerek alalım. Peşin hüküm vermeyelim. Aman Avrupa'da şöyle olmuş, Amerika'da şöyle olmuş diyerek değil, bu toplumda ne olmuş, bunu biliyor muyuz, bilmiyor muyuz? Ben diyorum ki doğru dürüst bilmiyoruz.
- Hayatımı bu toplumun tarihini, yapısını anlamaya adadım. Bunların neticesi olarak diyorum ki, laiklik konusunda bu toplumun evrimini göz önünde tutmak zorundayız. Bu toplumda bugün, laikleşme, Atatürk'ü kabul etme, çağımıza uyma, artık toplumun ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bunu görmeyen bir dinci, İslam'a göre bir düzen kurmaya kalkarsa, başarı sağlayamayacağı gibi, bu toplumun başına ancak dert açabilir.
- Ama, şunu da unutmamak gerekir ki, bu toplumun bir tarihsel, kültürel kimliği vardır. İslam da bunun bir parçasıdır. Bu toplumun geleneğine göre gelişmiş bir din anlayışı vardır. Bunu laik geçinen kimselerin anlaması, laiklik eşittir dinsizlik gibi bir mana çıkarmaması lazım. Her dini çıkışı laik aleyhtarlığı olarak görürseniz, o zaman bu toplumun gerçek kimliğine cephe almış ve ikilik yaratmış olursunuz.
- Dinci denilen cephe, hiç olmazsa şimdiki görüntülerine göre, demokratik, laik, Atatürkçü bir çizgiye girmiştir. Yani AK Parti'yi kastediyorum. İslamcı grubun barışa doğru çok büyük bir adım attığına inanıyorum. İkinci adımın öbür taraftan gelmesi lazım.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 "Ölüm" olabilir ama "istifa" olamaz şeyler mi?   / 25-07-2004
 "Hızlı tren şovu"nun aktörleri istifa etmelidir!..   / 24-07-2004
 İç hesaplaşmamızı aralık sonuna kadar erteleyelim   / 23-07-2004
 Yabancılarla ortaklık pazarlığı yorucudur   / 22-07-2004
 'Kemal Derviş Sorunsalı'nı aşmak zor değil   / 21-07-2004
 Yarışın değil, 45-60 yaş kategorisinin birincisi olmak üzerine..   / 20-07-2004
 Hiçbir olay üç kişinin arasında saklı kalamaz ki   / 19-07-2004
 Silahın gerçeğinden de kurusıkısından da uzak durun!.   / 18-07-2004
 Turizm, hizmet sektörünün herhalde en zor dalıdır   / 17-07-2004
 Sade yöneticiler değil, seçmenler de sorumlu olmalı   / 16-07-2004
ERDAL ŞAFAK
Kapanmayan hesap
"Hukuka en çok ben saygı duyuyorum.
AHMET HAKAN COŞKUN
Açık konuşalım
Diyelim ki bu hükümeti son tahlilde...
MEHMET BARLAS
Tren faciası, siyasi bir faciaya...
ÖMER ÇELİK
Kendi kendini terhis eden adam...
Her şeyin her türlü...
ERGUN BABAHAN
Medeniyet testi
Geçen hafta Pamukova'da meydana gelen...
İkili oynuyorsun
İkili oynuyorsun
Başkan hariç, yönetim içinde beni istemeyen isimler var. Zaten...
Büyük oyuncu
Büyük oyuncu
Cordoba, "Maç sattığımı iddia edenleri, Tanrı'ya havale ettim. Eğer...
Ecevit gözyaşlarıyla
Bülent Ecevit, DSP'den "Güle güle, iyi bak kendine" şarkısıyla,...
Kimse partiyi karıştıramaz
Kemal Derviş bir şeyi eleştirmek istiyorsa buyursun gelsin partinin...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.