|
|
Yeni programın hatları oluşuyor
Başbakan Tayyip Erdoğan; Avrupa Birliği, demokratikleşme ve ekonomik istikrar yolunda atılan bunca adıma rağmen, medya başta olmak üzere bazı kesimlerin keskin çıkışlarından hayli rahatsız. Aslında yaz rehaveti ile kamufle olan gerçek şu ki, hükümete açılan kredi doluyor. Yakın zamana kadar krizlerden bunalan ve istikrara prim veren geniş halk kitleleri artık rahatça soluk almak istiyor. AB'den müzakere takvimi alınması halinde bir süre daha sabır göstereceği tahmin edilen toplum, süratle yeni arayışlara girerse kimse şaşırmasın. İşte bu nedenle, hazırlıkları devam eden yeni ekonomik program büyük önem taşıyor. Devlet Bakanı Ali Babacan'ın koordinatlarını açıkladığı program şu sac ayağına oturacak: 1- Kayıtdışı ekonominin daraltılmasına paralel olarak vergi oranlarının indirilmesi 2- Sosyal güvenlik sisteminin rehabilite edilmesi ve işsizliğin azaltılması 3- Bankacılık sisteminde etkinliğin artırılması 1990'lardaki hovardalığın gerek kamu gerekse özel bankalar dolayısıyla ağır faturası oldu. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) güncelleştirilmiş bedeli özelde 46 milyar dolar olarak açıkladı. Peki, bankacılık sistemimiz ne durumda ve hangi sorunlarla karşı karşıya? Geçen hafta değindiğimiz "TBMM Bankacılık, BDDK ve TMSF Araştırma Komisyonu Raporu"ndaki uyarılara kulak vermekte yarar var. Rapora yansıyacak kritik bölümler şöyle:
Kredi riski Tüketici kredilerinde görülen hızlı artış dikkate alındığında kredi riski, bankacılık sektörü açısından diğer risklerden daha fazla önem arzediyor. Kredi kullandırımlarında emniyet ve verimliliğin gözetilmesi, istihbarat çalışmalarının daha etkin şekilde yapılması gerekmektedir. Tüketici kredilerindeki artış hızı, enflasyonist bir etki yapabileceği gibi cari işlemler açığında da bir baskı yaratabilir.
Bankacılıkta risk Bankacılık sistemine ilişkin dikkate değer bir konu da Devlet İç Borçlanma Senetleri'nin (DİBS) mali bünyelerine getirdiği risktir. DİBS'lere yapılan plasmanlar nedeniyle asgari sermaye bulundurma zorunluluğu olmadığı için bazı bankaların risk algılaması zayıflamıştır.
Kısa vade sorunu Yüksek enflasyon ortamı ve belirsizlikler tasarruf sahiplerinin kısa vadeye yönelmesine yol açmış, bankaların varlık ve yükümlülükleri arasındaki vade uyumsuzluğunu da artırdı. Bu uyumsuzluk bankalarda likidite riskine yol açmaktadır.
İşlemler kaçıyor Bankaların aracılık maliyetlerinin yüksek olması, sistemin yurtdışına taşımasına neden olmaktadır. İşlemlerin yurtdışında gerçekleştirmesi de denetim ve gözetim faaliyetlerini zayıflatmakta, denetleme otoritesinin etkinliğini azaltıyor.
Kamu bankaları analizi Kamu bankalarının sahip olduğu menkul kıymet portföyü ile özelleştirilmesi kısa vadede zor olacaktır.
|