|
|
Defterin günlüğü
Sevgili günlük... Biliyorum hayli saçma bir durum, bir defterin günlüğünün olması... Ama burası Türkiye, olmayacak şey yok... Benim de derdim dünyalar kadar ve ancak sana içimi dökebiliyorum. Anıtkabir'de Atatürk'ün Şeref Defteri olabilmek belki dünyanın en şerefli ve kutsal görevi. Bu defterlik görevine getirildiğim zaman dünyanın en mutlu defteri ben oldum. Yapraklarım çocuklar gibi yerinde duramıyordu. Ama son günlerde ıstırabım büyük. Defter olalı böyle zulüm görmedim. Önce Bush, sonra Baykal... Hele o Bush denen adam üstüme kaleminin mürekkebini dökünce sinirden ne yapacağımı bilemedim. Mürekkebi geri püskürtmek istedim yüzüne ama memleketimi düşündüm, vazgeçtim. Baykal'ı karşımda görünce ise açılmamak için çok direndim. Utanmadan neler yazdı ama yazdıklarını o gittikten sonra değiştirdim. Hem de bak nasıl: "Atam, kurduğun büyüttüğün, Türk demokrasisine armağan ettiğin koca partiyi bu hale getirdim ya, valla ne desen haklısın. Hiziplerle küçüle küçüle büyüteçle görülebilecek durumdayız. Padişah gibi de başından ayrılmıyorum." Nasıl iyi yapmış mıyım? Ya işte böyle günlük. Derdim büyük bu aralar. Sen de deftersin, halimden anlarsın.
|