|
|
|
|
|
ABD, İran'ı ikna etmesini istiyor
|
|
Başbakan Tayyip Erdoğan, bu haftaki İran gezisinde iki günlüğüne iç kamuoyundaki sıkıntılardan uzaklaşıyor olsa da, dış dünya açısından daha büyük bir cadı kazanına adım atıyor. İran, bugünlerde herkesin baş meselesi. Hem de öyle böyle değil. Geçen haftalarda ABD'de 11 Eylül'ü araştırmak amacıyla kurulan partilerüstü komisyon, uzun raporunda İran'ın saldırılar öncesi ve sonrasındaki 11 Eylül ekibi dahil bir çok üst düzey El Kaide militanının geçişine izin verdiğini açıkladı. ABD'liler bunların Devrim Muhafızları'nın bilgisi dahilinde olduğunu söylüyor. Seçim yılında iyice kızışan Amerikan siyasetinde Bush'a muhalif bazı Demokratlar fırsattan istifade "Yanlış "Ira"yı işgal ettik. IRAn yerine neden IRAk'tayız!" diye bas bas bağırıyor. Hem Amerikan politikası, hem de uluslararası camia açısından El Kaide bağlantısından daha vahim olan durum, İran'ın nükleer hırsı. Bu noktada Amerikalılar Irak Savaşı'nda olduğu gibi yalnız değil. Tam tersine Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) dahil herkesin başını ağrıtıyor İran'ın gizli uranyum zenginleştirme çabaları. Tahran nükleer programının sivil amaçlı olduğunu söylese de, Avrupa Birliği dahil kimse buna inanmıyor. İran'ın bir anda atom bombası sahibi olması, Orta Doğu'daki tüm denklemleri altüst edecek bir durum. Atom bombanız olunca, kimse size gıkını çıkaramıyor.
ABD'NİN "UYARIN" İSTEĞİ Bu tabii Ankara'nın da tercih etmediği bir durum. Amerikan yönetimi yakın zaman önce Erdoğan'a İran'ın nükleer faaliyetlerinin ne aşamada olduğunu aktarıp Tahran gezisinde konuyu gündeme getirmesini, İranlılar'ı uyarmasını istedi. Erdoğan'ın meseleyi gündemine alıp almayacağı belli değil. Ama şu ana kadar İran'ı ikna etmeyi kafasına takan İngiliz Dışişleri Bakanı Jack Straw Tahran'dan eli boş döndüğüne göre, Erdoğan'ın telkininden de büyük sonuç beklememek lazım. Mollaların hesabı ortada: Bombamız olursa kimse bize dokunamaz; yoksa sıra bize de gelecek. Bu analiz yanlış değil. Peki ne yapmalı? Uluslararası camia bu soruyu cavaplamakta çaresiz. Irak'ta kitle imha silahları konusunda faka bastıktan sonra (ve Irak'ta istiktarı sağlamada İran'ın gizli desteğine muhtaç olduklarını bildikleri için) Bush yönetimi bu konuda "öncülük" yapmaya niyetli değil. Uluslararası kamuoyu yoluyla İran'a baskı sürecek. Amerikalılar ileri geri konuşabilirler. Ama en az kasım seçimlerine kadar (ve muhtemelen daha da sonrası için) Amerika'dan bunun dışında askeri boyutu olan ciddi bir İran politikası beklememek lazım. Washington'da herkes, İran'a karşı el kaldırmanın Saddam'ın "kağıttan kaplan" sayılabilecek ordusuna karşı üç haftada kazanılan zaferle uzaktan yakından alakalı olmadığını biliyor. Neo-con'lar için bile masada askeri bir seçenek yok. İran'da herkesin beklediği karşı-devrim, yani mollaları devirecek bir halk hareketi de gelecek gibi değil. Diplomasi derseniz, şu ana kadar İran'a zaman tanıma dışında faydası olmadı. ABD, konuyu Tahran Üçlüsü denilen Almanya-İngiltere- Fransa inisiyatifine devretti. Ama son dokuz aydır süren temaslar yalnız İran'a gizli uranyum operasyonunu ilerletme şansı verdi. IAEA'ya göre İran şimdiden uluslararası nükleer konvansiyonlarını çiğnemiş durumda. İsteseler BM Güvenlik Konseyi'nden ambargo uygulayabilirler. Ama bu taktiğin Kuzey Kore'de faydası olmadı; tam tersine açıkça "Biz de o zaman bomba yapıyoruz" diyerek nükleer oldular. ABD ve AB çaresizlik içinde Irak ve Kuzey Kore'deki hataları yapmadan İslam rejiminin nükleer kulübe girmesini engellemeye çalışıyor ama nasıl?
"İSRAİL PLANI DOĞRU" Bu günlerde Washington'da bazı çevrelere cazip gelen bir başka seçenek, İsrail'in, 1982'de Saddam'ın Osirak reaktörünü bombaladığı gibi, İran'ın Buşehr nükleer tesislerini bombalamasına "göz yummak." İsrail İran'ı kendine yönelik "bir numaralı tehdit" olarak görüyor ve ne pahasına olursa olsun atom bombası sahibi olmasını engellemeye kararlı. İsrail hükümetine yakın kaynaklar, geçen haftalarda İngiliz basınında çıkan ve İsrail'in İran'daki nükleer hedefleri havadan vurması amaçlı askeri bir planın varlığını doğruluyor. Bu haberin sızmasının kime mesaj amacıyla olduğu ise belli değil. İsrail böyle bir operasyonu ancak Türkiye ya da Irak üzerinden yapabilir. Fakat bu ortamda Ankara'nın böyle bir uçuş izni vermeyeceği de açık. Şu an için Kasım'a kadar Bush yönetimi bölgede herhangi bir çalkalanma, açık bir İran-İsrail kavgası istemiyor. Ama ondan sonra ne olacağı belli değil. Hem Kerry, hem Bush harıl harıl önümüzdeki dört ay içinde nükleer güç sahibi olacak İran'la ilgili ne yapılabileceğini düşünüyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|